TUĞRUL:
İçeri girdiğimde Yakut'un oturduğunu gördüm odayı inceliyordu.
Gözlerini kapatıp gülümseyerek bana döndü,
''Beğendin mi odayı?''
Düz bir ifadeyle cevapladı.
''Çok''
Tereddütlü yüz ifadesinden korkmuştum ayağa kalkıp yanıma geldi.
''Teşekkür ederim.''
Eğer ellerini boynumda birleştirince eşsiz bir hisse kapılacağımı bilseydim, bütün varlığımı onun üzerine yapardım.
Zaman durmuştu benim için nerde olduğumuz önemsizdi sadece biz vardık yine gülümsüyorduk, sanki... Sevgiyle sarılıyordu daha çok bana, bir teşekkürden çok gitme dermiş gibi.
Kıpırdanarak kafamı omzuna yasladım bu kokusunu bol bol içime çekebilmem için büyük fırsattı.
Kafasına yakın bir yerlerden mandalina kokusu geliyordu.
''Saçlarına parfüm mü sıkıyorsun?''
Ağzından alaycı bir kahkaha kaçmıştı.
''Parfümün kulak arkasına ve bilek içlerine sıkıldığını bilmiyor muydun?''
Sevinmiştim, onu özlediğimde kafamı boynuna yakın bir yerlere yaslamama gerek kalmayacaktı, ellerini yüzüme yaklaştırmam yetecekti.
Birbirine bakan sandalyelere oturup düzeni konuşuyorduk.
''Kahveye bakacak kişileri ben ayarladım, makinelerde tamam, farklı bir fikrin var mı?''
''B-bilmiyorum, kendimi iyi hissetmiyorum.''
''Neden?''
''Sanki ailemden gizli bir şeyler yapıyormuşum gibi hissediyorum.''
''Senin...''
Pot kırdığımın farkında bile değildim. Ellerim ağzıma gittiğinde çok geçti.
''Evet, bir ailem yok ama varmış gibi işte.''
Söylemek istemediğini dudaklarını sürekli kıpırdatmasından anlamıştım. Ne olmuştu ki şimdi?
'' Hırsızlardan, küçüklükten beri korkarım yani... Çok uyanık, cesur ve her şeyi yapabilecek kapasitede geliyorlar.''
''kimse durduk yere hırsızlardan korkmaz!''
''Babam eğer bir hırsızla beraber kahve açtığımı duyarsa... Kalp krizinden öleceğini biliyorum.''
Sinirlenmiştim, tamam... Belki düzenli olarak kitap çalıyordum ama insanlara zarar vermezdim bilmiyordu ki benim neden hırsızlık yaptığımı!
Sinir hücreleri beynimde daha hızlı hareket ederken ellerim titremeye başlamıştı hızla kahveden uzaklaştım.
***
Holding asansörünü beklerken her şey yolunda gözüküyordu. Altından yapılan kapı Erdem Erdal'ın odası olduğunu belli ediyordu. Yakut'la beraber istediği ağaçları dikmiştik sıra benim paramdaydı.
Çelikten yapılan siyah süet kasa'nın kapağını açtığımda soğuklukla karışık makine kokusu yüzümü yalamıştı. Şu kokuya nasıl dayanıyordu bu adam? Yüzüm istemsizce buruşmuş bulunduğum yeri terk etme isteği hissetmiştim. Bir hırsız olarak paraların hepsini almam gerekirdi, ama ben kitap hırsızıydım.