Sonra bir şekilde üzülüyoruz işte.
Gözyaşları siliniyor, anılar saniye saniye kazınıyor akla ziyan...
Her salise hırpalanıyor sofistike düşünceler. Ve her saniye kalp krizi geçiriyor bu düşündüğümüz niceler...
TUĞRUL:
Gözlerimi gökyüzünden kaçırarak dereye odaklandım. Pencerenin kulpunu kendime çekip kafamı evin arkasından akan dereye yaklaştırdım. Ara ara muhteşemlikle yerleştirilmiş kayalar dikkatimi çekti. Soğukluk ve acımasızlıkla çarpan sulara kayalar yön veriyordu. Her yerde böyleydi. Her şeyin bir hükümdarı vardı bu evrende. Bense hızlı atan kalbimin anlamını Yakut'un hükmünde arıyordum. Buldum diye düşündüm. Yıllar sonra kendim gibi birini bulabilmiştim. Eğer kelebeği elimden kaçırırsam eski paspal hayatıma döneceğimi düşündüm. Nasıl olurda bunca yıl takım elbise giymemiş bir adamı eritebilmişti nu kız? 30 yaşına kadar varlık içinde yaşamış hayatını kendi kendine çöpe çeviren bir adamı nasıl oldu da bir ucundan kıvılcımlandırabilmişti? Farklı olduğunu benimsemiştim.
Her ilişkiler 'sen diğerlerinden farklısın' sözcükleriyle başlar 'eskisi gibi değilsin' cümlesiyle biterdi. Değişmeyeceğini umdum. Yakut'un masum acılar çektiğini biliyordum. Fakat Yakut bu acıları atlatabileceğini bir hırsızla tanışarak kanıtlamıştı. İlk gün... Kolay kolay güvenemediğini söylemişti. Dün kollarımda ağlarken tam anlamıyla benimsemiştim onu.
YAKUT:
Gözlerimi sıradanlıkla açtım. Alarm çaldı, kapattım ve her zamanki gibi ayıkmayı bekledim. Gözlerim siluete kaydığında Tuğrul'un yanımda dikildiğini fark ettim. Pencereden dışarı bakıyor, ağlıyordu. Ellerini Pantolonu'nun cebine götürüp sigarasını çıkardı, kendi yatağının yanındaki komodinin üstündeki çakmakla beraber ellerini dudaklarına siper edip sigarasını yaktı. Bal rengi gözleri daha fazla açıklaşmış korkunç bir ifadeyle kaşlarını çatmıştı, şarkı sözleri mırıldanıyordu.
I love it when your around
Senin yanımda olmanı seviyorum
Listen and feel the sound
Sesini duymayı ve hissetmeyi
You took my life
Hayatımı aldın
I wake up, I'm lost
Uyandım ve kayboldum
I need you right now
Şimdi sana ihtiyacım var
I need you the most
En çok sana ihtiyacım var
Stay with me now
Şimdi benimle ol
Love me forever''
Beni sonsuza denk sev
(play & win)
Bu şarkı sözlerini biliyordum, yabancı bir grubun şarkısıydı. Ellerimle yastığımdan güç alarak ayaklarımı yataktan sarkıttım. Tuğrul'un kolunu tutarak kalkmaya çalışırken tedirgin olmuş bana dönmüştü. Diğer elimi bileğimden kavrayıp kalkmam için yardımcı oldu. Ayaklarıma değen damlalardan ürpermiştim. Pencerenin önüne yaklaştığımda eliyle belimi destekliyordu. Rahatsız olmamıştım... Daha çok güven verdiğini düşündüm. Ağzım açık kalmış gördüğüm manzara karşısında büyülenmiştim. "Yağmur yağıyor sanmıştım." yaşlı gözlerle bana bakıp gülümsedi gece uyuyamadığını düşündüm gözlerinin altı torbalanmış, sanki her şeyden bıkmış gibi bakıyordu. Sessizliğine eşlik edip onunla beraber dereyi izlemeyi başladım. Hızla akan sular üst üste geldiğinde damlalar halinde bize dönüyordu. Kafamı hafifçe ona çevirdiğimde süveterinin kollarıyla yüzümü silmeye çalıştı, tekrar gülümsedik.