Nathalie'nin bakışları ve vücut dilinden onun ne düşündüğünü çözemeyen Reina cevap alamayınca onu ikna etmenin yollarını aradı. "Seni anlıyorum. Bugün öğrendiklerin yüzünden kafan karışmış olmalı. Ama bir an önce kendini toparlamalı, yaptığım teklifin ne kadar kârlı olduğunu düşünmelisin. Ben parfüm formülüne, sen ise babanın servetine ve soyadına kavuşacaksın. Böylece annen de mezarında rahat uyuyacak."
Onun sözleriyle genç kadın alay eder gibi gülmeye başladı. Tıpkı günler öncesinde Reynaldo'nun yaptığı gibi. "Benim ne paraya, ne de o adamın soyadına ihtiyacım var. Kaldı ki, intikam gibi bir derdim olsa bunu kendi başıma da halledebilirim. Neden senden yardım alayım ki?"
Bu sefer gülme sırası Reina'ya gelmişti. "Güzel olduğun kadar da safmışsın. Onlar sıradan insanlar değil. Köklü ve güçlü bir aile, karşılarında hiç şansın yok. Koparacağın yaygaranın onlara dokunmayacağı konusunda seni uyarmalıyım sanırım. Ne de olsa akrabayız. "
Söz düellosuna dönüşen konuşma Reina'nın telefon numarasını Nathalie'e vermesiyle son buldu. "Teklifimi yarın öğlene kadar düşün. Kararın olumlu yönde olursa tüm gün ofiste olacağım."
Reina ince topuklularıyla kıvırarak Nathalie'nin yanından uzaklaşırken genç kadının telefonu çaldı. Ekranda, annesinin İspanya'da ki avukatının ismini gördüğü an, avukatın ona cenazeden sonra görüşme talep ettiğini hatırladı. Telefonu meşgule bırakıp önce havaalanını arayarak biletini iptal ettirdi. Ardından da internetten Valensiya'nın en prestijli otellerinden birisini bulup rezervasyon yaptırdı.
***
Birkaç saat sonra süitin de aldığı duştan sonra, günlerden sonra yapacağı görüşmeler için telefonunu alarak bornozuyla yatağa uzandı. Uzun uzun ekrana baktı önce. Aslında ilk kimi araması gerektiğini biliyordu, ancak ne söyleyeceğini bilemiyordu. İki yıldır birlikte olduğu futbolcu sevgilisini yaşadıklarının dışında bırakarak çok üzdüğünden emindi. Fakat başka türlü davranmak istese de olmuyordu.
Arama tuşuna bastıktan sonra gözlerini sımsıkı kapatarak gelecek sese kulak verdi.
"Sevgilim!"
Endişe... Hüzün...Sitem.... Bir adam, tek bir kelimeye aynı anda bu kadar çok anlamı nasıl yükleyebilirdi. Erkek arkadaşının hitap şekline karşılık, sıradan birisiyle konuşuyormuş gibi sadece, "Fransuva!" diyebildi.
"Bebeğim üç gündür sana ulaşamıyorum. Meraktan çıldırmak üzereyim!"
Camila'nın ölümünden bir gün önce futbol şampiyonası için Brezilya'ya gitmişti genç adam. Nathalie, annesiyle erkek arkadaşı arasındaki yakınlığı bildiği için, maç arifesinde onun psikolojisini etkilememek adına annesinin vefatını gizlemişti. Lakin hesaba katmadığı bir şey oldu. O da, Fransuva'nın medya sayesinde her şeyi öğrenmiş olmasıydı. Genç adam, sevgilisinin yanında olamasa da onu defalarca aramış, Nathalie hiçbirisinde cevap vermemişti.
"Özür dilerim!" dedi. Onu deli gibi seven adama verdiği iki kelimelik cevap o kadar soğuktu ki. Aralarındaki kilometrelerce uzaklığa rağmen telefonun ucundaki Fransuva her şeyin farkındaydı. Ama Nathalie'e olan sevgisi o kadar güçlüydü ki, bir gün aralarındaki tutkunun aşka dönüşebileceğine inanmak istiyordu. " Şişşt! Özür dilenecek bir şey yok bebeğim. Asıl yanında olamadığım için benim özür dilemem gerekiyor. Camila için çok üzgünüm."
"Her zaman bu kadar iyi olmak zorunda mısın? " diyen genç kadın tekrar ağlamaya başladığında Fransuva onun için daha da endişelendi. "Lütfen Nathalie, sen güçlü bir kadınsın. Ve ben seni çok seviyorum. Üç gün sonra dönüyorum. Lütfen ağlama artık dayanamıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"PARFÜM" Tamamlandı
Ficción GeneralEn az 2500 kokuyu ayırt edebilen, ender rastlanan bir yetenek olabilirim. 28 yaşımda olmama rağmen dünyanın önde gelen markalarının peşinde koşturduğu ünlü bir parfümörde olabilirim. Hatta milyon dolarlar kazanan , herkesin gıptayla baktığı imkanlar...