BALO GÜNÜ
Hastane çıkışı Reynaldo ile birlikte genç adamın evine doğru yola çıkan Nathalie başını koltuğa yaslayarak gözlerini kapattı. Verilen sakinleştirici nedeniyle kendini öyle bitkin hissediyordu ki, sanki günlerce uyuyacakmış gibi.
Yol boyunca gerekmedikçe ikisi de konuşmadı. Özellikle, Reynaldo'nun onunla kalması konusundaki ısrarından sonra ki mesafeli tavrını garipseyen Nathalie, başta onu avucunun icine almanın kolay olacağını düşünse de bir an için yanılıyor olabileceğini düşündü.
Kırkbeş dakikalık yolculuk sonrası geniş güvenlik önlemlerinin alındığı alenen gözlenilebilen eve geldiklerinde, çevresindeki hareketlilik Nathalie'nin dikkatini çekti. Özellikle de korumaların abartı sayıda olmasıyla genç kadın bu evi bu kadar özel kılan şeyin ne olduğunu merak etti. İçinden, Bütün bunlar bir parfüm formülü için değildir herhalde, dediği an meraklı bakışları Reynaldo'nun bakışları ile kesişti.
"Artık inebiliriz," dedi genç adam.
Şapşal şapşal etrafı izlerken yakalanan genç kadın kapıyı açan koruma eşliğinde al al olmuş yanaklarıyla arabadan inerken, Reynaldo'da yanındaki yerini aldı.
Karşılıklı iki hizmetkarın selamladığı Fransız kapılardan geçen ikili önce konukların ağırlandığı salona doğru ilerlediler.
Antreden geniş hole geçtiklerinde Nathalie'nin ilk etapta gözüne çarpan duvarları süsleyen Rönesans dönemine ait eserler oldu. Buram buram tarih kokan evi hayranlıkla adımlarken, çok fazla yer kaplamayan, gösterişten uzak antika mobilyalar bu adamın geçmişe ne kadar önem verdiğini gösteriyordu.
Birlikte salona geldiklerinde, şöminenin üzerinde duran tablo ise Nathalie'nin o ana kadar gördüklerinin arasında en sıra dışı olanıydı. Orta çağ insanında hakim olan karabasan ve ölüm düşüncesine vurgu yapan tabloya bakarken sözcükler dudaklarından kendiliğinden döküldü. "Bu... Bu insanı ürpertecek kadar harika!"
Onun hayranlıkla izlediği tabloya yanında durarak bakan Reynaldo "İlginç," dedi. "Çünkü genellikle görenleri korkutur."
Onlar derin bir sessizliğe gömülürken evin hizmetkarlarından birisi geldi.
"Hanımefendiye kalacağı odayı gösterir misiniz?"
Reynaldo'nun umursamaz tavrı Nathalie'i sinirlendirse de sahte bir tebessüm takınarak iyi geceler diledi.
Gece yatağın üzerinde bulduğu pijamaları giyen genç kadın sabah kalktığında ne yapacağını düşünürken odanın kapısı çaldı. Sonrasında arka arkaya içeriye giren üç çalışan, kucaklarındaki kutuları ve içinde kıyafetlerin olduğu gamboçları yatağın üzerine bıraktılar. İçlerinden birisi, "Efendim bunlar sizin için," diyerek diğerleriyle birlikte dışarıya çıktılar.
Nathalie neler olduğuna anlam veremeyip kutulardan birisini açtığı an bir çift bej rengi stiletto ile karşılaştı. Üstelik ayak numarası onunkiyle aynıydı. Şaşkınlıkla diğer kutularda da aynı numaradan iki çift farklı renk ayakkabıyla karşılaşınca, bu adam delirmiş olmalı! dedi kendi kendine.
Üç gamboçta bulunan, modeli birbirinden farklı elbiseleri gördüğünde ise yok artık! dedi. Bedenleri kendi ölçülerine uyuyordu. Reynaldo'nun jestine karşı gülümseyen Nathalie'nin birden yüzü asılırken cep telefonu çaldı. "Efendim Reina!"
"Akşamdan beri sana ulaşmaya çalışıyorum Nathalie! Lanet olsun neredesin? Medya lansman rezaletiyle sallanırken hangi cehenneme girdin?"
Reina'nın üslubundan hoşlanmadığından dişlerini sıktı. "Benimle düzgün konuş Reina! Kiminle konuştuğunu hatırlatmama gerek yok sanırım. Eğer bir daha bana bu şekilde sesini yükseltirsen, anlaşma biter. Formül karşılığı senden alacağım bilgileri kendim edinmek zorunda mı kalmalıyım?"
Aldığı tehditle, Reina telefonun ucunda kendini sakinleştirmek için derin derin nefes aldı. Şimdi Nathalie ile ters düşecek zaman değildi. "Beni yanlış anladın sevgili kuzenim. Sadece seni merak ettim."
Nathalie içinden ha şöyle yola gel dese de bunu yüksek sesle dile getirmedi. "Reynaldo'nun evindeyim Reina. Merak etme, her şey yolunda."
Duyduklarıyla Reina şaşkınlıkla oturduğu koltuktan kalkarak ofisin içinde dolanmaya başladı. "Ciddi olamazsın!" dedi. Çünkü Reynaldo gibi bir adamın değil evine girmek, onunla yakınlık kurmak bile neredeyse imkansızdı. Başarmıştı. Bir yanı bu duruma sevinse de diğer yanı içten içe kıskandı.
Reina ile yaptığı sinir bozucu görüşmeden sonra duşa girdi. Çıktığında ise, kendisine gönderilen elbiseler arasından siyah olanını seçti. İçinden Reynaldo'nun kadın vücudunu çok iyi tanıdığını geçirirken cep telefonu bir kez daha çaldı. Bu seferki arayan annesinin avukatıydı ve defalardır reddettiği konuşmayı sonunda yapmak zorunda kalarak cevap verdi. "Öğleden sonra Madrid'de olacağım. Gelince yüz yüze görüşürüz.
Yemek salonuna indiğinde masada onu bekleyen genç adamla karşılaştı. Reynaldo Nathalie'nin gelişiyle ayağa kalkıp oturması için sandalyesini geriye çekti. "Teşekkür ederim."
Genç adam onun makyajsız halinin daha güzel olduğunu düşünürken kaçamak bakışlarla vücudunu süzdü. Mükemmel görünüyordu. "Rica ederim. Umarım gece rahat uyuyabilmişsindir."
"Evet rahat uyudum. Misafirperverliğiniz ve kıyafetler için çok teşekkür ederim."
Sıradan konuların konuşulduğu kahvaltının ardından veda vakti de gelmişti. Reynaldo Nathalie'e kapıya kadar eşlik etti. "Şoförüm seni gitmek istediğin yere bırakacak."
Genç kadın gülümseyerek elini uzatırken karşısındaki adamın suratı her zamankinden daha da asıktı. "Valensiya da uzun süre kalacak mısın?" diye sorduğunda, "Hayır. Bugün Madrid'e dönüyorum," diye cevap verdi.
Nathalie arabaya bindiğinde Reynaldo elleri cebinde onu izliyordu. Genç kadın o an huzursuzluk duydu. Nefret ettiği adamın oğlundan uzaklaşmak neden huzurunu kaçırmıştı anlam veremiyordu.
☆☆☆☆
Madrid'de avukatla görüşen genç kadın annesinin Madrid'de bir evi olduğunu öğrenince çok şaşırdı. Çünkü Camila ona bundan hiç bahsetmemişti. Avukattan adresi ve anahtarı aldıktan sonra eve gitmek için yola çıktı.
Şoförün onu indirdiği evin önünde önce birkaç dakika bekledi. Sonra anahtarla içeriye girdiğinde karşısında duran fotoğrafla gözleri yaşardı. Tam girişte duran annesinin kendisine hamileyken çekilmiş resmi onun yokluğunu, artık bu dünyada tek başına olduğunu bir kez daha hatırlatmıştı.
Resmi uzun uzun inceledikten sonra evi dolaşmaya başladı. Her şey yerli yerindeydi ve ev tıpkı annesinin zevkine göre döşenmişti. Odalardan birisinin kapısını rast gele açtığında burasının annesinin yatak odası olduğunu anladı. Çünkü komodinin üzerinde birlikte çekilmiş resimleri bulunuyordu. Yılda sadece iki günlüğüne geldiği ülkede annesinin kendisine ev açması çok ilginç geldi. O ikisinin resmini alıp annesinin alnına öpücük bırakırken yatağın diğer tarafında duran komodin dikkatini çekti. Çünkü annesinin hiç bir zaman vazgeçemediği, üzerinde Camila yazan günlüklerden birisi tam da üzerinde duruyordu. Hemen ayağa kalkıp yatağın etrafından dolanıp defteri almak için elini uzattığında kafasına inen sert bir cisimle yere yığıldı.
***********
"Nathalie!!!"
Derinlerden gelen sesle gözlerini aralamaya çalıştığında sisli bir görüntünün ardından Reynaldo'nun beliren yüzüyle kıpırdanmaya çalıştı. Başını tutarak kalkmaya çalışırken genç adam yardımcı olarak onu yatağa oturttu.
"İyi misin?"
"Ben... ben... bilmiyorum," derken aklına defter geldi. Gözlerini komodine çevirdiğinde olduğu yerde durduğunu gördü. Sonra tekrar Reynaldo'ya baktı.
"Senin ne işin var burada?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"PARFÜM" Tamamlandı
Ficção GeralEn az 2500 kokuyu ayırt edebilen, ender rastlanan bir yetenek olabilirim. 28 yaşımda olmama rağmen dünyanın önde gelen markalarının peşinde koşturduğu ünlü bir parfümörde olabilirim. Hatta milyon dolarlar kazanan , herkesin gıptayla baktığı imkanlar...