eren

23 0 0
                                    

Çalan şarkının sesi gece kulübünün derinliklerine doğru ilerledikçe daha da artıyordu. Gerçi artık girdiği yere gece kulübü denemezdi. Olduğu yer daha çok bir mağarayı andırıyordu. Bütün hayatında kazanacağı paranın bile alamayacağı kadar pahalı bir ses sistemiyle donatılmış bir mağara.

Bölüm bölüm insanlar çılgınca vücutlarını ritme uydururken bazı yerlerde parça parça bölünmüş tamamen sohbete dalmışlardı. İnsanları yararak ilerledi. Buraya tek başına gelmişti. Peki tek başına böyle bir partide ne yapılırdı? Kafa bulunurdu.

Barı gözünün ucuyla kestirince hemen oraya yöneldi. Onlarca insan ona sürtünüyor, terli vücutlarını ister istemez onunkine dayıyorlardı. Bazıları hoşuna giderken bazılarından rahatsız oluyordu. Bu rahatsızlığın birkaç içkiden sonra geçeceğine emindi, bu yüzden hoşuna gidenler için yolundan vazgeçmedi.

Sonunda bara ulaştığında kendine boş bir yer buldu ve kollarını tezgahın üzerine koyarak ağırlını tezgaha verdi. Etrafına bir göz attığında esmer bir kızın ona bakmakta olduğunu gördü. Önce gözlerini kaçırdı. Sonra buraya zaten bunun için geldiğini hatırladı. Sırıttı. Gözlerini kıza çevirdi. Kızın gözleri ağzına götürdüğü bardaktaydı. Boğazımı temizledim, "Onun içtiğinden bir tane."

Sesimi çıkarmamla en az beş kafa birden bana döndü. Bunun "onun" dememle bir ilgisi olduğuna dair bir hisse kapıldı. Bakışlarını tekrar kaçırmamak için kendiyle savaştı. Kız, barmenle kısa bir bakışma yaşadıktan sonra ona döndü. Başıyla onayladı. Barmen anında bir bardağa yeşil bir şey doldurup çocuğa uzattı.

"Burada yenisin." Kızın ona seslenmesiyle çocuk az daha ağzındakini tükürecekti. Etrafındakilerden öyle bir tepki geldikten sonra kızın onunla ilgilenmesini beklememişti. Şimdi baktığında kızla arasında ve kızın öteki tarafında duran adamın ilgilerini kaybettiğini gördü. Bundan ne çıkaracağımı bilemedim.

"Öyleyim." dedi, kıza bakmamıştı. Göz ucuyla kızın dikkatle onu süzdüğünü gördü. Gülümsüyordu. "Bir şeyleri mi unutmak istedin? Kafanı dağıtmaya mı ihtiyacın vardı?" Kız bunları söylerken aralarındaki adam, kızın hafif bir el hareketiyle aralarından çekilmişti. Kız şimdi çocuğun dibinde duruyordu. Çocuk bakışlarını bara çevirdi. Dikkatini kıza vermek istemiyordu. Ama barmen bile öyle yapmamı istiyormuş gibi dik dik bana bakıyordu.

Sonunda dayanamadan bakışlarını kıza çevirdi. "Cevap vermeyecek misin?" kızın baştan çıkarıcı bir sesi vardı. Artık neredeyse kızın nefesini boğazında hissedebilmesi de çocuğun işine gelmişti. Kafasını hafifçe sola çevirdiğinde kızla göz göze geldi. Kızın ela gözleri barın mavi ışığıyla parlıyordu. Yutkundu.

"Adın ne?" diyebildim en sonunda. "Ceren. Ya sen?" "Eren." "Mağaraya hoşgeldin Eren." "Pek hoş bulduğumu söylemeyeceğim." Kız çocuğun gerçekliğine pek de emin olmadığı bir kahkaha attı. "Doğru söze ne denir." kız iki saniyeliğine gözlerini başka yöne çevirdiğinde onu incelemek için fırsat buldu.

Kızın kısa kıvırcık saçları kulaklarının altında sona eriyordu. Işıktan dolayı rengini tam çıkaramasa da koyu tonlarında olduğunu söyleyebilirdi. Kızın üzerinde v yaka siyah bir tişört ve deri ceket vardı.

Kızın aniden bakışlarını çevirmesiyle göz göze kaldılar. Bakışlarında bir şey vardı. Çocuk ona ve bulunduğu yer hakkında hiçbir şey bilmediğine dair bir hisse kapıldı. "Belki de bana burada işlerin nasıl yürüdüğünü gösterebilirsin." dedim içkimi bitirirken.

Kızın gözleri bir saniyenin yarısı içinde başka bir yöne kaysa da sonra tekrar bana döndü. "Daha iyisini yapabilirim." dedi. Ona döndüm. Dik duruyordu. Omuzlarını geri çekerek kızla olan boylarını iyice öne çıkardı çünkü kızın öyle bir aurası vardı ki çocuğa kendini önemsiz hissettirmişti.

İçkinin az da olsa etki etmesiyle daha alaycı bir tavra büründü. Kızın sözüyle onu doğru eğildi. Aralarında beş santim var ya da yoktu. "Sana bunu yaşatabilirim." diye fısıldadı kız. Çocuk etrafındaki insanların kıpırdadığını göz ucuyla gördü. Bakışlarını barmene çevirdi. Bu tarafa doğru geliyordu. Kızın arkasında oturan, az önce kaldırdığı adama baktı. Kaşları çatık bir şekilde ikisini izliyordu. Aslında etraflarındaki herkes onları izliyordu.

Barmen ikisinin olduğu yerde, tezgahın diğer ucunda durduğunda ellerini tezgahın üstüne koydu, kıza bakarak anlamadığım dilde bir şeyler söyledi. Kız kendini geri çekti. Aynı dil diye tahmin ettiğim bir dilde cevap verdi. Adam daha sinirli bir şekilde bir şeyler söylediğinde kız bağırarak birkaç şey daha söyledi.

Neler olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Bir noktadan sonra da anlamaya çalışmadım. Daha önce hiç böyle bir içki içmemiştim.

Kafasını giderek daha da uçtuğunu hissediyordu. Hala mantıklı kararlar verebilirdi fakat bu kararları hatırlar mıydı emin değildi. Kız adamla olan tartışmasını kazanmış olacak ki bana döndü. "Hadi gidelim." dedi ve beni elimden tuttuğu gibi sürüklemeye başladı.

Kız onu sürüklüyordu. Bir sürü insanın aralarında geçiyorlardı. Kalabalığın içinden bazıları kıza yol açarken o geçtiği gibi kapatıyor, çocuğun insanlara çarpmasına sebep oluyorlardı. Biri ona sertçe çarparken Eren ona çarpan kişinin arkasından saydırdığını duydu. Hayal meyal dış görünüşünü çıkarsa da dönüp ona kafa tutamayacak kadar kısa bir süre içerisinde kız onu oradan çekip götürmüştü.

Ya kız tahmin edemeyeceği kadar güçlüydü ya da çocuk o anda içkiden dolayı sarsaklaşmıştı çünkü kız onu hızlı ve güçlü bir şekilde hedefine çekiyordu.

En sonunda mağaranın karanlık bir köşesine onu çekti. "Seni uyarıyorum." dedi. Sesi daha ciddileşmişti şimdi. "Sadece en kötü halindeysen bunu al. Bundan geri dönüş yok." Güldüm. En kötü ne olabilirdi ki? Elini saçlarının arasından geçirdi. Sırtı duvara dayalıydı. Kız bir adım atsa göğüs göğüse geleceklerdi. Karanlıkta olabildiğince kızın yüzünü incelemeye çalıştı. Acaba ona ne tür bir şey satmaya çalışıyordu? Önemli değildi. Ne olursa olsun alacağını biliyordu.

"Geri dönüş isteseydim buraya gelmezdim." diye cevapladı kızın sorusunu. Kız hala oldukça ciddiydi. Durdukları küçük çıkıntının ucuna bakarak biri peşlerinden geliyor mu diye kontrol etti. Daha sonra cebinden iki küçük hap çıkardı. Hapın bir kısmı sarı, diğer kısmı mavi, şekli ise altıgendi. Öylece bakınca herhangi bir eczanede bulunabilecek bir şeye benziyordu.

Gözlerimi kırpıştırdım. Tekrar karşımda duran esmer kızın gözlerinin içine bakarak elindeki haplardan bir tanesini aldı. Bu yola girmek istediğime pek emin olduğum söylenemezdi. Ama içindeki bir şey onu buna itiyordu. Ne olduğunu bilmiyordu. Başına neler gelebileceği hakkına hiçbir fikir yoktu. En çok kafası biraz iyi olur ve belki de yarın pişman olacağı şeyler yapardı değil mi?

En kötü ne olabilirdi?

obesonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin