Soğuk...
Garip hissettiriyor.
Nefes alıyor muyum?
Bilinci açık fakat gözleri kapalıydı. Açmak isteyip istemediğine pek emin değildi. Çok garip hissediyordu. Elleri ve ayakları havada süzülüyormuş gibi geliyordu ki bunun nasıl mümkün olabileceğinden emin değildi. Yavaşça gözlerini açtı.
Gerçekten de ayaklarının altına bir zemin yoktu. Sadece sonsuzluğa gidiyormuş gibi görünen koyu yeşil ve siyah renklerinin karışımından oluşan bir boşluk. Sonunda ne gördüğünün bilincine vardığında şimşek çarpmışa döndü. Kıpırdamak istiyordu fakat buna çok korkuyordu.
Ayaklarını oynatsa ne olurdu? Yine havada mı kalırdı yoksa hızla aşağı düşmeye mi başlardı?
Bunları düşünürken gözüne boynundan çıkan bir şey takıldı.
Bir şey değilde bir kaç şeydi doğrusu. Kafasını daha iyi görebilmek için hafifçe çevirdiğinde boynundan çıkarak havaya doğru süzülen şeylerin baloncuklar olduğunu gördüğü anda her şeyin farkında vardı.
Ayaklarını yavaşça birbirine çekerek doğruldu ve ellerini aşağıya doğru hareket ettirerek kendini yukarı doğru itti.
Suyun içindeydi.
"Sonunda uyandın."
Duyduğu sesle arkasına döndü ki bu dönme hareketi ayaklarını kullanarak dönmediği için çok daha yavaş olmuştu. Önce ne gördüğünü idrak edemese bile aklı teker teker gördüğü ve şu ana kadar öğrendiği her şeyi veri tabanına işlerken göğsünde hızla bir şeyin yükseldiğini hissetti.
Panik.
Gözleri anında doldu. Suyun içinde olmasını rağmen gayet net bir şekilde duyduğu bir çığlık koyuverdi.
Yüzebildiği kadar hızlı bir şekilde yüzeye doğru yüzmeye başladı. Kollarını çılgınca yukarı doğru aşağı hareket ettirerek, ayaklarını çırparak yüzeye doğru kulaçlar atıyordu. Eylül ne kadar panik halindeyken bunu çok idrak edemese de etrafındaki suyun kaldırma kuvveti daha önce yüzdüğü herhangi bir su kütlesinden daha fazlaydı. Kendini yukarı doğru çekerken çocukken girdiği denizden çok daha az kuvvet harcadığı söylenebilirdi.
Böylece çok da yorulmadan kendini yukarı çekmeyi sürdürdü. Birkaç dakikadır yüzüyordu. Burası ne kadar derindi böyle?
Yüz. Yukarı yüz. Allah'ım. Ölmek istemiyorum.
Kalbi güm güm atmaya devam ederken o da yüzmeye devam etti. Anksiyete nöbetlerinden bir tanesini daha geçirdiğine emindi. Şu ana kadar da nefesinin bitmemesi, az önce karşısına çıkan şeyin hala onu takip ettiğini görmesi daha da panik olmasına sebep oluyordu. Neler oluyordu?
Derken onu gördü. İçinde olduğu su kütlesinin genel rengi olan yeşilden farklı bir şeydi bu. Daha açık bir renkti. İçinde bir parça olsa bile bir umut kırıntısı belirdi. Buradan kurtulacaktı. Evet, yüzeyi bulmuştu. Az sonra sudan çıkacak, gökyüzünü görecek, sesleri olduğu gibi duyabilecek ve sıradan bir şekilde nefes alacaktı.
Ayaklarını daha hızlı bir şekilde çırparak yüzeye ulaştı. Yeşil suyun üzerindeki yerin çok daha açık renk olduğunu görebiliyordu şimdi. Sabah olmalıydı. Güneş ışığını görmeye hazır bir şekilde elini suyun yüzeyine uzattı.
Ve dokundu.
Bir an için nerede olduğunu unuttu. Kafası iyice karışmıştı. Burası yüzeydi, öyle değil mi? İki elini de suyun bittiği ve açık renkli yerin başladığı yere koydu. Biraz dikkatli baktığında bu yerin üzerinde desenler olduğunu gördü. "Bu... Taş mı?" farklı hissettiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
obeson
Science Fictionobeson by MarvelousAnnabelle (Türkçe) farklı kaynaklardan aynı hapları alan insanların bu haplar sayesinde geçtikleri paralel evrendeki hikayeleri