Bu döngüden sıkılmıştı artık.
Eren, gözlerini bir kez daha nerede olduğunu, buraya nasıl geldiğini ya da neler olduğunu anlamadan açtı. Aklının köşelerinden çıkardığı her türlü küfrü içinde bulunduğu duruma savursa da sözlerinin durumuna yardımcı olmadığının farkındaydı. Söylenmeyi kesip cevaplar alması gerekiyordu.
Dirseklerinin üzerinde doğruldu. En azından bu sefer soğuk betonun üstünde uyanmamıştı.
Dört duvarı da griye boyanmış bir odadaydı. Altında yatak niyeti gören bir battaniye ve başının altında da bir yastık vardı. Görebildiği kadarıyla odanın kare biçimindeki tek penceresi de parmaklıydı ve arkasından görünen tek şey mordan laciverte dönmekte olan gökyüzüydü.
Ayağa kalkmaya yeltecektim ki ellerimi istediğim gibi kullanamadığımı fark ettim. Birkaç küfür daha savurdum. Giderek öfkeme yenilmeye başlıyordum. Eren'in elleri arkadan bağlanmıştı.
"Uyandın demek." duyduğu sesi görüntü izledi. Onu kaçıran, uyuşturan ve bağlayan insan grubundaki o beyaz tenli kız. Nyx.
Kız temkinli adımlarla odanın içinde birkaç adım atarken Eren sessiz bir şekilde onu izledi. İstediği cevapları almak istiyorsa zeki olması gerekiyordu. "Nyx." dedi, sesini olduğunca etkili kullanmaya çalıştı. "Adın bu değil mi?"
Sırtını duvara yaslayan kız, yerde dirseklerine dayanmış bir şekilde oturan Eren'e üstten baktı. "Evet." diye cevapladı. "Seni beni gözlemekle mi görevlendirdiler?" bunu sorarken gözleri kızın bel kemerinde asılan iki küçük bıçağa kaymıştı.
"Evet." dedi kız. "Hep böyle çok konuşur musun?" "Evet."
Eren kaşlarını kaldırarak gözlerini kaçırdı. Kızın ten rengini görmek bile garip hissetmesine yol açıyordu. "Neredeyim ben?" Eren bıkkın bakışlarını kıza çevirdiğinde kızın gözlerindeki merakı gördü. "Nerede olduğunu bilmiyor musun?" diye cevapladı. "Biliyor gibi mi görünüyorum?" Eren üste çıkmak istememişti ama içinde bulunduğu durum onun sinirlendiriyordu. Kız cevap vermedi.
"Beni neden burada tutuyorsunuz? Ayrıca neden bağlıyım?" Kız hiç kıpırdamadan onu izlemeye devam ediyordu. "Söyleyemem." Gerçekten çok cana yakınsın, diye düşündü Eren. Aklında birden şimşekler çaktı. O çıkmaz sokakta konuşulanları hatırlamıştı.
"Bunun hayalet dediğiniz şeylerle bir ilgisi var mı?" Kızın ifadelerine bakacak olursa turnayı gözünden vurmuştu. Fakat istediği şekilde değil. Kız anında üstüne doğru yürüyerek birden Eren'in yakasına yapıştı. Kaşla göz arasında belindeki bıçaklardan birini çıkarıp Eren'in boğazına dayamıştı.
"Hayaletler hakkında ne biliyorsun?" Eren boğazına dayalı metalin soğukluğunu hissetse bile korkusunu dışarı vurmadı. "Hiçbir şey." dedi. Kız inanmışa benzemiyordu. "Sizi konuşurken duydum. İçinizden biri bir hayalet olabileceğimi söyledi. Beni burada tutma sebebiniz budur diye düşündüm."
Kızın bakışları yumuşadı, bıçağı ise milimetre kıpırdamadı.
Eren o ana kadar tehlikede olan hayatına o kadar odaklıydı ki beyaz tenli kızın ne denli yakınında durduğunu fark etmemişti. O sırtüstü yatarken kız bir elini Eren'in soluna koyarken sağına oturmuş, çocuğun vücudunu kendi vücuduyla kıstırmıştı. Bıçağı tuttuğu sol eliyse hemen çenesinin altındaydı.
Eren derin bir nefesin ardından sakinleştiğini hissetti. Akıl ve mantık buraya kadardı, duygulara başvurma vakti gelmişti. "Nyx," diye fısıldadı. Kısık sesinin kızda yaptığı etki anında görüldü, kaşlarını çattı. "Bak bana. Tenimin rengine bak. Buraya ait gibi mi görünüyorum?" Kızın açık yeşil sarı karışımı gözleri Eren'in yüzünde dolaştı. "Burası neresi, buraya nasıl geldim hiçbir fikrim yok. Güven bana, hiçbir şey bilmiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
obeson
Science Fictionobeson by MarvelousAnnabelle (Türkçe) farklı kaynaklardan aynı hapları alan insanların bu haplar sayesinde geçtikleri paralel evrendeki hikayeleri