Bakışlarını aynada kendisine dikmişti. Siyah saçlarını at kuyruğu yaparken odasının kapalı perdelerinin arasından sızan cılız ışık kendisini görmesi için yeterliydi. İç çekerek kendine bakmayı sürdürdü. Aklı boştu. Hiçbir şey düşünmüyordu. Yaz tatilindeydi. Endişelenmesi gerekecek bir şeyi yoktu. Sınavları yoktu. Etrafında sevmediği insanlar yoktu.
Kapısına aniden serçe vurulmasıyla olduğu yerde sıçradı. Kapıyı açmaya yeltenmedi. Kapının ardındaki kişi birkaç kez kapı kolunu çevirmeye çalıştı fakat Eylül kapısını kilitlemişti. Sesini çıkarmadan olduğu yerden kapıya baktı.
"Eylül? Kapın niye kilitli senin?" Cevap vermesi gerektiğini biliyordu ama içinden vermek gelmiyordu. "Eylül?" ses bu sefer kızgın gelmişti. "Baban bugün eve gelmeyeceğini söyledi." ses sakinleşmişti, "Sadece haber vermek istedim."
Kız hızla ayağa kalkarak kapıya koştu. Kapının kilidini çevirdi ve kapıyı açtı. Karşısında duran annesinin yüzünde hüzünlü bir ifade vardı. Kız kendini gülümsemeye zorladı. Annesi ellerini önünde birleştirmiş kızına bakıyordu ki gözlerini kaçırdı. Eylül öne atılarak ona sarıldı. Annesi de ona sımsıkı sarılırken aralarındaki bağ elle tutulacak gibiydi.
"Anne... lütfen." dedi kız yalvarırcasına. "Bilmiyorum kızım." "Anne! Böyle yapma lütfen." "Bizi bulamayacağı bir yere gidemeyeceğimizi biliyorsun. Hiç kimsemiz yok." "Polise gidebiliriz anne." "Yok." "Anne..." "Yok dedim. Olmaz. Senin baban sonuçta." "Umrumda değil. Yeterki sen iste. Hemen arayabiliriz anne." "Hayır Eylül." "Gidecek miyiz peki? Bu tek şansımız olabilir. Lütfen iyi düşün annem lütfen." "Eylül... Bunu daha fazla konuşmayalım."
Kız gözlerinin dolduğunu hissediyordu, "Söz vermiştin."
"Eylül-" "Söz vermiştin! Şansımız olduğunda kaçacağız demiştin." diye bağırdı kız. "Bağırma." dedi annesi, "Birileri duyacak." "Çık odamdan." "Kızım." "Çık odamdan anne!" dedi kız sesini yükselterek. Umutları bir kez daha yerle bir olmuştu.
Annesi geri çekilirken kız kapıyı sertçe kapattı ve kilitledi. Gözleri dolmuş, görüşü bulanıklaşmıştı. Daha fazla burada bulunmak istemiyordu. Kendi kısıtlı ve gerici fikirlerine hapis olmuş annesi, kendini bu işletmenin patronu gibi gören babası ve bütün bunlar hakkında hiçbir şey yapamıyor olmasından bıkmıştı.
Birkaç saat sonra sakinleşmişti. İnternetten daha önceden beri takip ettiği dizileri izliyordu. Karnının acıktığını hissediyordu fakat annesiyle konuşmak hatta görmek istediğine emin değildi. Böyle olmasına rağmen bir yandan da onu üzmek istemiyordu. Kadın zaten yeterince üzülüyordu, bir de kızından çekmesi gerekmiyordu.
Tam odasının kapısına uzanmıştı ki dış kapının açılma sesini duydu. Ardından da bunu takip eden tok adım sesleri. Koltuğun yastıklarının sesi. Televizyonun açılması. Ardından da sinirli bir bağırış, "Yemek yok mu yemek?"
Annesinin mini mini adım sesleriyle, "Eve gelmeyeceksin sanmıştım. Bir şey yapmadım." "Demek öyle. Ne yiyeceğim ben şimdi?" birkaç saniye sonra annesinin, "Hemen bir şeyler hazırlayayım." diyen sesi duyuldu.
Eylül gözlerini yumdu. Bundan sonra olacakları duymak istemiyordu. Hemen kapı kolunu bıraktı. Kulaklıklarını taktı. Odasında bulduğu bir su şişesindeki son damlaları içerek açlığını bastırmaya çalıştı.
Fakat şarkının piano fonu arkadaki gürültüyü bastırmaya yeterli değildi. Eylül yastığını kaptığı gibi başını arasına gömdü. Gözlerinin yaşardığını hissediyordu. Burada kaçmak istiyordu artık. Buna dayanamıyordu. Sadece bu da değil. Annesinin gururunu ayaklar altına alarak kendine çektirdiği bu eziyeti de anlamıyordu. Onu seviyordu ama onunla hemfikir değildi.
Gözlerini açtı.
Hap.
Orada.
Çantanın gözünün içinde duruyordu.
Yavaşça doğruldu. Şarkı da onunla birlikte hızlandı. Ayaklarını sürüye sürüye kendisini çantasına doğru yürümeye zorladı.
O böyle bir kız değildi. Alkolden nefret ederdi. Daha önce sigara denemiş ama ağzına aldığı anda nefret etmişti. Sigara içenlerin yanında ise bir dakikadan daha fazla duramazdı. Ama böyle anlarda aklından bunları yapmasının daha iyi olacağını düşünürdü. Onu içinde olmak istemediği bu gerçeklikten kurtarabilecek bir şeylerin her daim yanında olması iyi olurdu.
Babasının annesine yaptıklarını duymak zorunda kalmasa... Hayat sadece birkaç saniyeliğine sessizleşebilse çok daha iyi olurdu.
Küçük bir paket içinde ona verilen hapı çıkardı.
Telefonundan şarkıyı değiştirdi. Daha hareketli bir parça kulaklarını doldururken hap elinde odasının penceresinin önünde gitti. Gözlerini gökyüzüne dikti. Derin bir nefes aldı. İlk defa bir uyuşturucu alıyordu. İlerde buna pişman olacağını biliyordu, kendine bir kerelik denemeden bir şey olmaz demek de istemiyordu ama yakında bu evden kaçacağı bir gerçekti. Polislere gidecek, her şeyi anlatacak ve annesini de bu cehennem çukurundan çıkaracaktı.
Evet, bunları yapacaktı.
Sadece bu geceyi atlatması gerekiyordu.
Hapı ağzına attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
obeson
Science Fictionobeson by MarvelousAnnabelle (Türkçe) farklı kaynaklardan aynı hapları alan insanların bu haplar sayesinde geçtikleri paralel evrendeki hikayeleri