Abrazo #Wattys2017

18☄

Elimi çeneme koymuş, gözlerimi kısarak önümdekine bakıyordum. Sabah sabah sırf onun yüzünden isyan ederek uyanmıştım. Ve odamdan dışarıya adım bile atamıyordum.

''Uzaklaş. Uzaklaşmazsan sahibin ölür''

Hala orada durduğunu gördüğümde sinirle soludum. Bunu hangi akla hizmet buraya koymuşlardı? Ben şimdi odamdan nasıl çıkacaktım? Tekrar oflayarak olduğum yere çöktüm. Sabahın yedisiydi. Anneme bağırırsam, beni kırk beş kere bıçaklayıp, gelinlik giydirip, terlikle dayak atıp, söve söve dereye falan atardı herhalde. O yüzden yerimden kıpırdayamıyordum. ''Ya Allah için bir git ya. Kim koydu seni buraya? Bir bulursam, ona Ajdar dinletip kafa bulduracağım.'' Tekrar hiç bir tepki vermediğinde sinirle soludum. Bir şekilde buradan çıkmam gerekiyordu. Hazırlanıp okula gitmeliydim çünkü. Gerçi gitmesem de benim için hava hoştu. Fırsat verseler önümüzdeki bilmem kaç yıl okula gitmezdim. Ama annem uyandığında gitmediğim için, bir posta terlik atar, Güney'in çorabı yüzünden gitmediğimi öğrendiğinde ise bir posta daha terlik atardı. İki ucu boklu dereydi anlayacağınız. Tekrar sinirle soluyarak Güney'in çorabını oradan çekmek için bir şeyler aradım. Hayır yani odamda her bir şey vardı. Tabaktan tut, banyo süngerine kadar. Ama neden daha mantıklı şeyler olmaz. Gerçi aklımdaki şey de pek mantıklı değil ama olsundu. Ama yine de vileda sopasıyla o çorabı oradan çekebilirdim değil mi ?

O çorabı oraya koyanı bulursam cidden 45 kere bıçaklayıp dere kenarına atmayı düşünüyordum. Ya da Bahar Candan izletebilirim.

Ben hain planlar kurarken kapı birden açıldı. Gelenin Güney olduğunu gördüğümde yağ çekmeye başladım.

''Güney canım kardeşim bir tanecik abim benim. Ne olursun şu çorabı çek şuradan. Allah için ne istersen yaparım.'' Normalde üvey evlat muamelesi yaptığım Güney'e şu anda abi çekiyordum. Büyük ihtimal o bunu oraya koymuştu da, işimi gördükten sonra dersini verirdim. Şu anda tek istediğim bunun oradan kalkmasıydı.''Hadi ya niye yapacakmışım bunu ?"

''Ben senin çok kıymetli kız kardeşin olduğum için?'' diyerek şansımı zorladım. İkimizde görünüşte birbirimize değer vermiyorduk. En azından birbirimize öye gösteriyorduk. Fakat birbirini sevmeyen kardeş olmazdı değil mi? Cevap olarak ''Siktir deli.'' deyip gülmesi buna aykırı olsa bile.

Ellerimi önümde birleştirdim.
''Ne istiyorsun?'' Bir süre düşünürmüş gibi yapıp havalı bir biçimde duvara dayandı. Ulan senin neyine havalı olmak? Ben senin boklu hallerini biliyorum be. Bir keresinde sekiz yaşındayken, sevdiği kız ona selam dediği için altına sıçmıştı. Ve bütün mahallede adı çıkmıştı. Küçüklükten belliymiş geri zekalı olacağı.Ama ben biliydim böyle olaceğini. Boşuna telefonumda sıçmık diye kayıtlı değildi ayıkss.

''Bugün Nil'in doğum günü partisi var. Ve senin kadar cilveli olmadığım için annem ve babamdan izin almam oldukça zor. Sen iki göz kırpıştırıyorsun anında izin elinde. Fakat ben yapınca mandaya benziyorsun diyorlar. Neyse. Annem ve babamdan ikimizin adına bu gece için izin alacaksın. Benimle aynı yere gelmek zorunda değilsin. Ki gelme zaten de git. Defol git. Az öteye git. Ama aynı anda eve dönmeliyiz. Bu yüzden o çorabı buradan almam karşılığında, bana bu gece yardımcı olacaksın. Başka çaren yok.'' Ağzım açık bir şekilde dediği şeyleri sindirmeye çalıştım. Resmen önce bu planı yapmış, sonra da şantajla beni bunu yapmaya zorlamıştı. Ama sorun yoktu bence. O çorabı aldıktan sonra yoluma bakabilirdim. O zaman tehdit edeceği bir şey kalmazdı.
''Bu arada, hiç işim biter diye düşünme. Dolabında üç tane daha çorap var. İşimi gördükten sonra onları alabilirim.'' Yaptığım planın suya ani bir iniş yapmasıyla omzumu düşürerek Güney'e kötü bakışlar attım. ''Pis şantajcı''

Onayladığımı anladığında -ki başka çarem varmış gibi- kapının önündeki çorabı çekti. Ben de ona Mickey mouseli terliğimi atarak kapıdan çıktım. Hey gidi günler hey. Bu terliğin tadına zamanında Baran beyefendi de bakmıştı. Aklıma Bahar geldi lan tövbe.