22☄

1.1K 78 50
                                    

"Bu orangutan yüzünden oluyor hep bunlar." Diye homurdandım. Az kaldı ağıt yakacaktım. Ya yaprakları patlatıyor ya da kalın ve kısa yapıyordum. Hiç bir tane düzgün olmamıştı. Ki yolda gelirken telefonunu versene dakikam yok deyip annemi arayacağım ayağına yaprak sarması nasıl yapılır diye internetten bakmıştım. Ne yapayım olum? Öğrenci adamız. İnternet paketimi ona mı harcayayım? Baran beni babannesiyle yaşadığı eve değil başka bir eve getirmişti. Neresi olduğunu sorduğumda Mehmetin evi olduğunu söylemişti. Kızları falan atıyormuş buraya. Bunu öğrendiğimde iğrenerek etrafa baksam da, yatak odasında yaprak sarmadığım için umursamamıştım. Yani mutfakta öyle şeyler olmazdı bir kere. Çarpılırlardı.

Peki ben burada yaprak sararken Baran ne yapıyordu sizce? Bildiğiniz göbeğini kaşıya kaşıya içeride playstation oynuyordu. Bir de bana mısır patlattırmıştı. Öküz herif. Ben burada beni affetsin diye şekilden şekile gireyim. O orada playstation oynasın.

Tekrar üstten ve alttan patlayan yaprağa gözlerimi kıstım. "Sende bir rahat dur be götün başın ayrı oynuyor." Onu öyle pişiremeyeceğim için ayağa kalkıp çöpe attım. "Allahım, hangi akılla her şeyi yaparım dedim. Bu hallere düşecek kız mıydım ben? " Arkamı döndüm. Ve masanın üzerinde bir kara fatma gördüm. "Heh bir de sen geldin tam oldu." Yaprakların üzerine doğru ilerlemeye başladığında dehşetle ona baktım. Ve salona yardırarak etrafta terlik aradım. Gerçi Mehmet'in eve kız atmak için kullandığı evde ne terliği arıyordum. Bende anlamış değildim. Ama o yaprakları yıkayana kadar canım çıkmıştı.

Baranın ayağında terlik olduğunu gördüğümde, hala beni fark etmemiş olan Baran'a bağırdım. ''Hemen ayağını uzat'' Bir anda zıplayarak bana ''Ne diyorsun sarışın?'' dedi. ''Ayağını uzat diyorum hadi. Onu öldürmem gerek!'' Baran korkmuş olacak ki ne yaptığımı anlamaya çalışır vaziyette bana bakmaya devam etti. Onunla vakit kaybemek istemediğim için üstüne ''Hıağhh'' diye atlayıp ayağındaki terliği aldım. Acıyla yüzünü buruşturmuş bağırıyordu ama onu umursamadan mutfağa geri döndüm. O da arkamdan ne yaptığımı çözmek için koşuyordu. Hala kara fatmanın oraya ulaşmadığını gördüğümde, derin bir nefes alarak onu terlikle ezdim. ''Sen kim köpekte, benim iki saatir yıkamaya uğraştığım yapraklara yürüyorsun pis kafir!'' Bir kahkaha sesi geldiğinde kötü bakışlarımı Baran'a yolladım. ''Sen böcekle mi kavga ediyorsun?'' Gülmekten gözünden yaş gelmişti. Burnunu sıkmak istesem de kötü bakışlarımı yollamaya devam ettim. ''Tabi gülmek kolay iki saatir burada yaprak sarıyorum ben.'' Bir yaprak sarmalarına bir bana baktı. Sonra dehşetle ''Onları imha etmeliyiz'' dedi. Oraya yönelmeye çalıştığında, hemen önüne geçip onu engelledim. ''Nolamaz! Nayır! Onları yapmak için iki saatir uğraşıyorum ben. Sus şimdi. Bal gibi de yiyeceksin!'' Dudağını büzüp, yaprak sarmalarına bir bakış attı. Ve yenilmişlikle sandalyeye oturdu. ''Evde kalacaksın sen. Bu sarmalar ne kızım ya?''

''Ben zengin koca bulacağım. O yüzden hizmetçi olacağı için sorun olmaz'' deyip burun kıvırdım. Zengin koca bulursam cidden çok iyi olabilirdi. Evde yedi gün gel keyfim gel yatardım. Oh valla. ''Ben zenginim hatırlatırım.'' Göz devirdim. ''Kasın bile yok senin.''

''Allah Allah. Türk kası bu kızım! Her yiğidin harcı değil.'' kıkırdadım. Tabi, türk kası önemliydi. Babamda da türk kası vardı. Ama zamanında yakışıklı adammış vesselam. Türk kası ayrı bir hava katıyordu, babamın müthiş vücuduna. ''Tabi benim vücudum müthiş. Senin göbüşüne mi kaldım dersen haklısın güzel kızsın.'' deyip beni alıcı gözüyle -daha çok bacaklarımı- süzdüğünde, kafasına bir tane geçirdim. ''Gazetede; Uçan tekme attı. Evlendiler!' diye başlık çıkacak diye çok korkuyorum Gece. Her gördüğümde bana şiddet uyguluyorsun. Adliyeye gidip, rapor alacağım bana on kilometre yaklaşamayacaksın.''

Güldüm. ''Koca istiyom gel beni al.''

''Senin neyini alayım be şu sarmalara bak.'' Dudağımı büzerek sarmalara baktım. Tamam biraz kalın ve kısa olabilirdi. Ama çok güzel olmuşlardı eminim. ''Sen usta Gece Arslan'ın işine karışamazsın! Onların içi güzel. Hii! Sen her şeyi dış görünüşüyle mi yargılıyorsun?Ayıp sana Baran!'' deyip ayıplarcasına ona baktım. Benim sarmalarıma laf edemezdi bir kere! Onları ben sarmıştım. Tabi ki güzel olacaklardı.Zaten benim yaptığım her şey güzeldi. Egoma bir beşlik çakıp, hep orada kalması için uyardım. Canım egom.

Abrazo #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin