Yoongi Prens Kai ile olan arasındaki mesafeyi kapatmadan önce beni biraz daha geriye itti. Prens Kai'nın kulağına birşeyler fısıldadıktan sonra geri çekilip yanıma geldi. Ortalıkta ki gerginlik hafif bir dans müziğinin başlamasıyla sona erdi. Ya da öyle görünüyordu. Etrafta Yoongi'yi arıyordum. Sonra fark ettim ki Kral Namjoon , Prens Kai ve Yoongi'nin kuzenleri de ortalıkta yoktu. Lanet olsun burda neler dönüyor.
PRENS YOONGİ'NİN AĞZINDAN..
Babam,Kai ve kuzenlerim.. Çalışma masasında oturmuş bu aptal gerginliği konuşmaya başladık. Babam söze başladı.
''Pekala çocuklar sorun ne?'' tam cevap verecektim ki atılgan kuzenim Jimin konuşmaya başladı.
''Anlaşılan Prens Kai Prenses Lisa'yı henüz unutamamış.''
hafif bir sırıtıştan sonra bana döndü. Kai ukalalıkla söze başladı.
''Şunu itiraf etmeliyim. Sizin ülkeler arası yaptığınız saçma anlaşmalardan dolayı Prenses benimle değil Yoongi'yle evlendi ve benim duygularım prensese karşı değişmiş değil. Eğer abim ve Lisa'nın ablası evlenmesiydi bizimde bir şansımız olurdu.'' ona ters bir bakış atıp tekrar konuşmasına izin vermeden ben konuşmaya başladım.
''Ama siz diye birşey yok. Lisa benim karım. Ondan umudunu kesmelisin Kai.'' dedim sırıtarak. Tekrar konuşmaya başladı.
''Tek bir şartım var Kral Namjoon ardından bir daha bu konu açılmayacak.'' babam Kai'nin ciddi konuşmalarına kulak verdiğini gösterecek bir bakış atınca Kai sözüne devam etti.
''Prenses ile kısa da olsa görüşmeme izin vereceksiniz.'' tam reddedeceğim sırada babam konuşmaya başladı.
''Buna hakkı olabilir Yoongi. Ancak bu görüşme bizim yanımızda gerçekleşecek. Yarın gölet kenarında olun. Lisa'yı getirmeyi unutma Yoongi.'' içimden savurduğum sayısız küfrün ardından odada kuzenlerimle başbaşa kaldık. Kuzenim Hoseok bu sefer konuşmaya başladı. Ona kulak verdim. Çünkü Jimin gibi her şeyi dalgaya almak yerine mantıklı konuşurdu.
''Yoongi senin de dediğin gibi Lisa senin karın. O sana ait. Ayrıca gözünüzün önünde konuşacaklar. Bunda bir sorun yok.'
' söylediği şey gayet mantıklıydı.Başımla onayladıktan sonra yerimizden kalkıp baloya döndük. Neredeyse herkes gitmişti. Lisa'yı bulmaya çalışıyordum ki bir köşe de öylece oturuyordu. Gözleri uykuya dalmak üzereydi. Yanına gittim. ''Artık uyusak iyi olacak.'' başıyla onayladıktan sonra koluma girdi ve merdivenlerden çıkmaya başladık. Yatak odasına girince o kıyafet odasına yönelip üstünü değiştirdi. Bu sırada bende üstümü değiştirdim. Yanıma gelip yatağa uzandı. Ben yarı çıplaktım.Bazen vücuduma bakıp ufak tebessümler ettiğini bir kaç kez yakalamıştım. Başını bana çevirip konuşmaya başladı. Dekoltesi ve mini geceligi beni çıldırtıyordu. Dudaklarına odaklandım. ''Neler oluyor Yoongi ?'' diye sordu yorgun sesiyle.
''Birşey mi olması gerekiyor hayatım.'' diye yanıtladım umursamazca. Cevap vermedi. Çünkü gözleri gittikçe uykuya dalıyordu. O uyuyunca üstünü örttüm. Ona biraz daha yakınlaşıp bende uyudum.___
PRENSES LİSA'NIN AĞZINDAN
Uyandığımda Yoongi aynanın başında elleriyle saçlarına şekil veriyordu. Uyandığımı görünce tebessüm etti.
''Bugün hiç uyanmamanı dilerdim.'' dedi. ''Neden?'' diye sordum
.''Boşver. Kalk ve giyin.Kahvaltıdan sonra yarım saatlik hatta daha az sürecek olan ki benim hiç olmamasını dilediğim bir işimiz var.'' söylediklerinden hiç birşey anlamamıştım. Oda bakışlarımdan bunu anlıyordu. Yataktan kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Ardındak kıyafet odasına girip üstümü değiştirdim. Korsemi bağlaması için Yoongi'nin yanına gittim. Artık ona alıştığımdan dert etmiyordum. Korsemi gayet nazik bir şekilde bağladıktan sonra boynuma ufak bir öpücük kondurdu. Buda içimde ki ona teşekkür etme isteğini yok etmişti. Bu konuda ondan hala korkuyordum. Saçımı da düzelttikten sonra birlikte kahvaltıya indik.