1 HAFTA SONRA
Prens ile en son birlikte olduğumuzun sabahı konuşmuştuk. Kral Namjoon ile birlikte Japonya'ya bir iş görüşmesi için gitmişti. Bugün döneceklerdi. Sarayda koltukta oturmuş dışarıyı izlerken atların sesini duydum. Kraliçe o yöne doğru gidiyordu ve bende kalkıp peşinden gittim. Çünkü onları karşılamamız gerekiyordu.
Onları karşıladıktan sonra Kral ve Kraliçe saraya ilerlediler. Yoongi bana yaklaşıp sıkıca sarıldı. Dudaklarıma yaklaştığı sırada başımı çevirdim. Derin bir nefes alıp rahatsızlığını belli etti. Saraya girip odamıza çıktık. O birşeylerle meşgulken midemin bulandıgını hissettim ve lavaboya koştum. Lanet olsun bu da neydi? Ağzımı kurularken Yoongi yanıma geldi.
''Sorun ne?'' diye sordu. Yüzümü okşama ya başladı. Bilmiyorum anlamında başımı salladım. Havluyu yerine bırakıp odaya geçtim. Yoongi ile aşağıya yemeğe indik. Yemekteki kızarmış et kokusu midemi alt üst etmişti. Kraliçe Rose bizlere dönerek sevecen bir şekilde konuşmaya başladı. ''Düşündük te çocuklar bu eve artık bir çocuk sesi lazım.'' bu sözüyle ilgilenmemiştim. Çünkü ben 17 yaşındayım. Büyük ihtimal bu sözü bana değildir. Diye düşünüyordum ki gözlerin benim üzerim de olduğunu fark ettim. Yoongi'nin konuşmaya başlamasıyla herkes ona döndü.
''Çocuk mu istiyorsunuz? Bu evde zaten bir çocuk var.'' dedi bana bakarak. Çocukça hareketlerimin olduğunu düşünüyordu. Bu sinir bozucuydu. Ama asıl sinir bozucu olan çocuğu Yoongi'nin 24 yaşında olan kuzenlerinin eşleri olan Hana ve Solar değil de benden istemeleriydi. Lanet olsun bu evde kim 17 yaşında olduğum için bana merhametli davranıcak.
Yemek bittikten sonra Yoongi çalışma odasına gitti. Bende yatak odasına çıktım. Mide bulantılarım tekrar başlayınca lavaboya gittim.Çıkınca kapı çalındı ve içeri Mina girdi. ''Prenses Prens Yoongi sizi çalışma odasında bekliyor.''başımla onayladım. O çıkınca bende arkasından çıkıp çalışma odasına gittim.
Kapıyı çalıp içeri girdim. Yoongi koltuğunda yayılmış bir iki kağıt inceliyordu. Bana bakıp dudaklarını yalayıp alt dudağını ısırdı. Üzerime bakıp yalnışlıkla gecelikle mi geldim diye baktım. Ama hayır elbisem vardı. Eliyle bana gel işareti yaptı. Yanına gittim. Elime bir kağıt verdi. ''Ailen mektup göndermiş.'' dedi. Mektubu açıp okumaya başladım. Annem yazmıştı. Klasik sözler vardı ama duygulanmıştım.Onları göremiyor olmak canımı yakıyordu.Annem mektupta en çok özlediği şeyler arasında korsemi sıkıca bağlamak olduğunu yazmıştı ve bu gülümsememe neden olmuştu. Mektubu okuduktan sonra Yoongi'ye baktım.''Peki. Teşekkür ederim.'' dedim. Tam kapıya yönelicekken elimden tutup beni kendine çekti ve kucağına oturmamı sağladı. Kalkmak için çabaladım.Neden direniyorum ki eğer o istiyorsa alır. Midemin bulanmaya başladığını fark edince belimdeki elini bıraktı.
Kalkıp odama koştum. 1 haftadır midem alt üst oluyordu. Lavabodan çıkınca elimi mideme koyup yatakta uzandım. Kapının çalması ile ayaklandım. Içeri Kraliçe Rose ile iki kadın girdi. Tuhaf bakışlarla onlara baktım. ''Tatlım Yoongi iyi olmadığını söyledi. Bu bayanların sana bakmasına izin ver lütfen.'' dedi Kraliçe Rose Küçük gözlerini bana dikerek. ''Ben iyiyim. Sadece midem...''sözümü tamamlamadan kadınlar bana doğru geldi. Kraliçe Rose dışarı çıktı. Neden bu sarayda kimse beni dinlemiyordu.
PRENS YOONGİ'NİN AĞZINDAN...
Çalışma odamdan çıkınca annemi gördüm. Bizim yatak odamızdan çıkıyordu. Neler olduğunu az çok tahmin ediyordum. Yanına gittim. ''Anne herşey yolunda mı?'' biraz gergin görünüyordu.''Tatlım bilmiyorum. Eğer Lisa hamile ise bu halk tarafından da diğer ülkeler tarafından da ki özellikle Güney Kore Kraliyetı tarafından hoş karşılanmaz.Çünkü o 17 yaşında.''sinirlenmiştim. Cevap verecektim ki içerden gelen Lisa'nın iniltileri beni durdurdu. Canını yakıyorlardı.Dayanamayıp içeri girdim. Üstünü düzeltiyordu Lisa. Kadınlar bizi görünce hafif bir tebessüm yerleştirdiler sevimsiz yüzlerine. ''Pekala sonuç ne?'' diye sordu annem. Lisa'ya baktığım da halinden pek memnun görünmüyordu. Kadınlardan biri konuşmaya başladı.''Tahminen 1 haftadır bu durum var ama Prenses kesin olarak Hamile.'' annem ufak bir kahkaha patlatmışti. Lisa neye uğradığını şaşırmış bir şekilde kadınlara bakıyordu. Ben ise mutluydum. Annem bana sarılıp tebrik etti. Aynı şeyi Lisa'ya da yaptı. Ardından müjdeli haberi herkese vermek üzere odadan ayrıldı. Az önce endişeli olan annemin bunu yapması beni şaşırtmıştı.
Kadınlar çıktıktan sonra Lisa yanıma geldi. Yüzüme bakıp yanağıma sertçe bir tokat attı. Refleks olarak yüzüm yana dönmüştü. Her ne olursa olsun bunu yapmamalıydı. Hamile olmasaydı onu cezalandırırdım. Ondan intikam almak istercesine bir kahkaha attım. Ağlamaya başlayınca bunu kestim. ''Bebeğim sakin ol. Bak bu o kadar da kötü bir şey değil.''dedim yüzünü okşarken.
''Yoongi senden nefret ediyorum.'' hüngür hüngür ağlıyordu. Onu sakinleştirmeye çalışıyordum. ''Beni evime götür. Bu kadar yeter.'' dedi.
''Lanet olsun Lisa sakin ol artık. Sen benim karımsın ve burda kalacaksın. Senin yerinde olup benim altımda attığın çığlıkları atmak için kaç kız herşeyini verirdi biliyor musun? '' diye bağırdım. Ama pişman olmuştum. Çünkü daha fazla ağlıyordu. Onu kendime çekip iyice sarıldım. Yarım saat sonra uyuya kaldığını fark ettim. Kucağıma alıp yatağa yatırdım. Korsesinin iplerini çözüp nazikçe elbiseyi çıkardım. Çok seksi görünüyordu. Üzerine tül gibi birşey geçirdim ki uyanmasın. Zaten zorlukla sakinleşmişti. Üzerini sıkıca örttüm. Sanırım 17 yaşında ki bir kız için bu gerçekten de ağırdı.
LÜTFEN OY VERİN VE YORUM YAPIN