Alp öğretmenimin yanına koşturdum. Ondan akan litrelerce kanı gördüm. Parmağımla kanından bir damla aldım her kez yanımdan geçiyor ve beni ittiriyordu bense şoka girmiştim öylece parmağımdaki kana bakıyordum ve hop birden ünlü siyah nokta büyümüştü ve nerde deniz yerde deniz aaa çok garip.
Gözlerimi hastanede açmıştım. Daha önceden de söylediğim gibi kan görmeye gelemem direk bayılırım. Melis karşımda ağlıyordu bana dokunamıyordu sadece karşımda bana bakarak hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.
Melis'e dönerek :
-Melis neden bana öyle bakıyorsun?
-b..,be...ben ... şey ... doktorlar. Dedi ve bu sefer daha çok ağlamaya başladı.
-Melis !! anlat hemen!
-ben yapamam deniz. Üzgünüm sana anlatamam.
-kafan iyi heralde senin... of herneyse zaten bende hemşireyi çağıracaktım. kendime bir baktım. Veya sen çağırsan daha iyi olur. Dedim gülümseyerek.
-peki.
Hemşire odaya girdi. Melis hemşireye bir şeyler fısıldadı sonrasında bana bir "seni seviyorum ama üzgünüm bunu yapamam iyiliğin için" bakışı attıktan sonra yine ağlayarak dışarıya çıktı.
Hemşire bana:
-kafan acıyormu?
-biraz sanki.
-kesin cevap verirmisin.
-evet acıyor.
-pekala. O zaman dur bakalım sen burada. Ben bir doktoru çağıracağım.
Dur bakalım mı? Sen iyimisin hemşire hanım zaten yerimden kalkamıyorum 'birde bana dur bakalım' diyorsun. He zaten bende birazdan kalkıp horon tepecektim. sen neyin kafasını yaşıyorsun?
Doktor geldi ve bana birkaç soru sorduktan sonra kafamda elini gezdirdi ve birden doktorun eli kan oldu. Yinemi ya hayır ben kaçar doktor bey öteki dünyada görüşmek üzere. Sorarlarsa fazla kan görmekten bayıldı ve öldü dersiniz.
Ve tahmin ettiğiniz gibi ben yine bayıldım. Uyandığımda yine aynı odadaydım bu sefer yatağın çarşafları değiştirilmişti çünkü kafamdan akan kan yastığa geçmişti.
Doktor:
-Deniz kafana aldığın ağır bir darbe sonucu kafan yarılmış bu yüzden kafana dikiş attık. Şanlısın eğer daha sert bir darbe alsaydın ölebilirdin. Ayrıca ayağın kayarak sol ayak bileğini incitmişsin.Yani korkulacak bir durum yok. birazdan taburcu olacaksın yani evine gidebilirsin.
-peki sağolun doktor bey.
Vay arkadaş ne biçim düşmüşüm öyle kafam ayağım gitmiş. Ben ne diyorum ya bu benim için normal bir şey.
Çıktığım zaman Melis'i bulmak için çıkışa doğru gidiyordum.
Melis'i bulduğum zaman ağlamaktan gözleri şişmiş ve morarmıştı ama hala ağlıyordu.
-Melis bu kadar ağlamana gerek yok sadece bileğimi incitmiş ve kafamı yarmışım pek bir şey değil yani.
-Deniz ama sadece onun yüzünden ağlamıyorum sen bayıldığın zaman sınıftan birisi seni kucaklayıp ambulansa bindirirken bende o sırada senin eşyalarını toparlıyordum. Tam telefonunu da çantana koyacakken bir mesaj geldi bilinmeyenden. Bende o mesajı okudum. Alp öğretmenle ilgili bir mesajdı zaten silmedim mesajı okursun eve gidince.
-seni ağlatacak düzeydeki mesaj ha öylemi? Vay be. Ama Melis sadece bu yüzden ağlamıyorsundur sen başka ne oldu?
-sen kafanı sıranın tam köşe kısmına kafanı öyle bir çarptın ki kafandan akan kanları görünce kendimi tutamadım o an ki kafanı çarpışın hep aklıma geliyor o yüzden bu kadar çok ağlıyorum. Ha bide şu bilinmeyen meselesi yüzünden.
-ben kafamı sıraya mı çarptım?
-evet tam köşesine.
Olabilir çünkü bizim sıraların köşeleri sivriydi. Ama kafamı yaracak şekilde sivride değildi. Beklide o kadar sivridir. Ama bilmiyorum sonuçta sıraların köşelerini incelemiyorum.
Melis arabasını çalıştırdı ve evime doğru yol aldı.
Kapıdan içeriye girdiğim gibi hizmetliler direk yardıma koştu.
-geçmiş olsun Deniz. İyimisin kızım? veya "geçmiş olsun Deniz. Bir şey istiyormusun?"
-teşekkür ederim sadece biraz uyumak istiyorum.
Odama geçtim ve kendimi biricik yatağıma attım. Bana yardım eden hizmetliler sadece hafta içi geliyorlardı iyi ki de hafta içi geliyorlardı.
Melis yatağımın karşısındaki koltuğa oturmuş bana bakıp bakıp ağlıyordu.
-Melis sen iyi değilsin bak eğer biraz daha bana bakıp ağlarsan seni deli hastanesine kapattırırım. Kendimi çok kötü hissediyorum ağlama.
-peki bana böyle bir şey olsa sen ağlamazmıydın?
-ağlardım ama senin gibi değil ben daha çok sana yardım ederdim.
-peki o zaman benden istediğin bir şey varmı?
-yastığım biraz aşyağıya kaydı onu yukarıya alırsan sevinirim.
-kendin alamıyomusun.
-alamıyorum varmı diyeceğin.
-var
-neymiş?
-bilmem ama bulurum bir şeyler sen hatta kal.
-peki belkiyorum ama fazla uzatma ondan sonra fatura çok geliyor.
-tamam o zaman ben kapatıyorum laf bulduğum zaman seni ararım.
-peki ama çabuk ara.
Tamam hadi hadi faturan fazla gelecek bay.
-bay
Birden ikimizde kahkaha attık. Biraz daha sakinleştikten sonra Melis telefonumu eline aldı ve yine gözleri doldu.
-Deniz senin şu arkadaşın Yıldız ne zaman geliyor?
-Bilmiyorum gelir heralde yarın fazla kalmıcaktı zaten.
-bence yarın gelemiyecek.
-neden böyle bir şey dedin?
-sana mesaj geldide orda onunla ilgili bir şey yazıyordu.
-ver bakayim telefonumu
-tamam
Telefonu elime aldım ve 1 mesaj bilinmeyenden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
görünmez kızın gizli güncesi
Ficção AdolescenteDeniz : görünmez kız Melis : okulda ve normal hayatta çevresi geniş inatçı,hırslı Denizin yakın dosttu. Yıldız : 5 yaşında arabanın altında kalarak bacaklarını kaybeden engelli bir kız Denizin çok yakın dostu hatta kardeşi dediği düzeyindeki arkadaş...