BENİM GİBİ Mİ ?

155 9 0
                                    

bu bölüm baha'nın ağızından oldu umarım beğenirsiniz :)

*BAHA*

Psikopat abimde nerden çıkmıştı ölmemiş miydi bu? Veya doğru ya bu herif dokuz canlıydı! Ya hayır yani bi ölsen güzel olucak! Adamın işi gücü bizi mutsuz etmek. Zaten küçükkende manyaktı bu. sinekleri öldürür sonrada bacaklarını kopartıp kavonozda biriktirirdi! O zamandan belliydi psikopat oluşu!

Ama asıl önemli olan şey onun bu okula gelişi değildi. Asıl önemli olan denizi tanımış oluşuydu. Şimdi demeyin nasıl tanıdı diye. Veya anlatayim. Biz küçükken denizlerin çok yakın aile dostlarıydık ve abim denize aşıktı. Ama bir sorun vardı bende o zamanlar denizi seviyordum ve abimle hep o yüzden kavga ediyorduk. Sonra bir gün ortak karar alıp denizi ikimizinde unutacağına söz verdik. Ve sonuç. İkimizde unutamadık.

Hatta abim denizi unutmak için başka kızlara saldırdı. Kızlara eziyet ederken onların acı çekiş sesleri abime dünyadaki en güzel şarkı gibi geliyormuş. Böylelikle birkaç günlüğünede olsa denizi unutuyormuş.

Benmi bunları nerden biliyorum? Abim her gün ya yanıma gelir kurbanlarının nasıl acı çektiğini anlatır yada mesaj atardı yada biz ona mesaj demeyelim roman yazardı. O kadar detaylı anlatırdıki okurken tiksinirdim.

Hayatımdan çıktı derken tekrar hayatıma girişi beni sinirlendirmişti. Çünkü artık hayatımda denizde vardı. ayrıca ben o manyağın benim meleğime zarar vermesine izin vermeyeceğim.

Denizi koruma görevini aldığım zaman o kadar çok sevinmiştim ki üç gün uyumamıştım (küçük çaplı uyumalar sayılmaz yoksa üç gün uykusuz insan yaşarmı). Hem sevdiğim kızın yanında olucaktım. Hemde onu erkeklerden yani benden başka erkeklerden koruyacaktım. Ve kötü kişilerden. Aslında o erklerden koruma anlaşmanın içinde yoktu ama O ARTIK BENİM OLDUĞUNA GÖRE sorun yoktu.

Birden kolumun sertçe dürtülmesiyle dünyaya döndüm. Karşımda uçlu kalemi koluma batıran bir denizle karşılaştım.

-bahaaa!! İyimisin abin gideli on dakika oluyor ve sen hala aynı yöne odaklanmış ateş püskürtüyorsun. İyimisin?

-deniz nasıl iyi olabilirim? Psikopat geri döndü işte. Ya sana zarar verirse? ya sana dokunursa? Ya senin yanından geçerse?

-oldu o zaman biz kalkalım baha. Benim uzaya taşınmam gerekte. Hah tabi abin orayada gelmezse.

-deniz saçmalama otur oturduğun yere!

-peki komutanım.

-aşkım biliyorum benim moralimi düzeltmeye çalışıyorsun ama olmuyor üzgünüm.

-peki o zaman

Sesi o kadar kırık çıkmıştı ki dayanamadım. onun üzümlüsüne dayanamıyordum. Onu hemen şu an mutlu etmem gerekiyordu. Ve şaşırtmam gerekiyordu böylelikle aklındaki kötü şeylerden kurtula bilirdi. Ve birden... tabiki öpmedim!! Daha onun için vakit var! (bekleyin arkadaşlar üzgünüm :D)

Birden onu kolundan tutup dışarıya çıkarttım. Ve birazcık bahçede el ele dolaştık. Herkez neden bize bakıyorki. Sanki hayatlarında ilk defa sevgili görüyorlar!

Ama bize neden baktıklarını anlamam kısa sürdü deniz beş dakika kadar önce elimi bırakmıştı ve koluma girmişti. Ve kolumdan çıktığını anlamamış olacağım ki deniz yerde yatıyordu. Bayılmıştı!!

-ne bakıyorsunuz gerizekalılar!! Ambulansı arasanıza!

Emirim üzerine birkaç kişi okula koşarak girmiş birkaç kişide elinde telefon ambulansı arıyorlardı. Şu lanet telefonumda tam bozulacak zamanı bulmuştu!

Ambulans geldiği zaman hemen sedyeyi indirdiler ve denizi sedyeye taşıdılar diyeceğim ama hayır! Onu sedyeye ben yatırdım. Birde onların narin meleğime dokunmalarına izinmi verecektim? Hadi ama yapmayın! Onun üzerine konan böcekten bile denizi kıskanırken bide bunların elinemi verecektim? Katiyen olmaz!

Ambulansın o iğrenç sesinden hep nefret etmişimdir. O sesi beni çok kötü yapıyordu. Sanki kulaklarımı parçalayacaktı.

Hastaneye geldiğimiz zaman denizi bir odaya soktular ve beni içeriye almadılar. Ne olduklarını öğrendikleri zaman beni içeriye alacaklarmış. Hele bir kötü bir şey çıksın bu hastaneyi başınıza yıkmazsam benim adımda baha değil!

Denizi beklerken dizlerimi kendime çektim ve ellerimle başımı sardım. Ve o anki sinirle bir ileri bir geri gidiyor bir yandanda ağlıyordum. Ya ona kötü bir şey olursa?

Küçük ve yumuşak bir elin omzuma dokunulmasıyla ağlamayı bırakıp omzuma dokunan kişiye baktım. Bu küçük bir kız çocuğuydu tahminen beş veya altı yaşlarındaydı. bana sarılıp neden ağladığımı sormuştu bende "hayatımın anlamı hastalandı ve durumunun kötüye gitmesine korkuyorum" diye bilmiştim. Küçük kızsa bana yaklaşıp saçalarını tutu ve aşyağıya doğru çekti eli bir topak saçla dolmuştu ve bana bu soruyu yöneltti "odamı benim gibi?"

Küçük kızın dediği şeyle dona kalmıştım. Küçük kız belikli lösemiydi.

-hayır tatlım o senin gibi değil.

-peki onun nesi var?

-bilmiyorum.

-Umarım iyileşir onunla tanışmayı çok isterim senin gibi yakışıklı bi abinin kalbini çalmışsa belikli güzel bi abla.

Kıkırdayarak söyleye bilmişti son dediklerini. Ve gülüyordu. Onun gülüşüne bende karşılık verdim.

-inan bana o dünyanın en güzel kızı.

- biliyormusun benimde annemle babam beni görünce gözleri doluyor. Bugün annemle babamı doktor amcayla konuşurlarken duydum tedaviye cevap vermezsem benim bir melek olacağımı söyledi doktor amca.

Küçük kızın bu deyişleri kalbimi delip geçmişti.

-peki ne demek istediler ben anlayamadım çünkü.

-bilmemki tatlım bence bunu annenle babana sormalısın.

Sadece bunları diyebilmiştim. Eğer söyleseydim küçük kızın kalbi kırılırdı. Ve benim en son isteyeceğim şey bir kızın kalbini kırmak. Heleki bu karşımdaki şirin küçük kızsa.

Bir sessizlik olunca küçük kızın gittiğini anlamıştım. Bende tam yine düşünmeye dalacakken doktor yanıma doğru yaklaştı.

görünmez kızın gizli güncesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin