BK-3

91 19 24
                                    

Hepinize iyi okumalar. Yıldıza dokunmayı unutmayııın!

*****
Hazal

Derin dün ben çıktıktan sonra olan olayları özet geçerken iflas eden kulaklarıma eşlik eden gözlerimi Deniz'e çevirdim. Bir köşede Kıvanç'ı sıkıştırıp hararetle bir şey anlatmaya çalışan arkadaşıma yalvarırcasına baktım.

Derin'in çenemden tutup çeviren elleri bu yakarışa engel olamadı. Saniyelik bir gözgöze geliş Deniz'e bütün hislerimi aktardı. Bundan emindim. Bu sırıtışın başka bir açıklaması olamazdı.

Ne sandınız?
Cidden yardım edeceğini mi?
Ah, hadi ama Deniz bu. Bu kızın hayat felsefesi bile 'Ekinler baş vermeden kör buzağı topallamazmış'.

Tamam. Belki bu konuyla pek ilgili gibi durmuyor ama zorlarsak mükemmel bir bağıntı çıkacağına bahse girerim.

Kanadığını hissettiğim kulaklarım beynime ses titreşimleri yerine 'Çözüm bul artık!' sinyalini yolladığında yapılabilecek tek şeyi yaptım ve yüksek bir sesle konuşmaya başladım.

"Ay canım da bir tutku çekti sanki. Ay, of of of! Evet, evet. Canım kesinlikle bir tutku çekti!"

Sınıftaki bir kaç kişi Tweety göndermeme tuhaf tuhaf bakarken umursamadım. Sonuçta ayak ucumda biten bir çift Converse mesajın gerekli yere iletildiğini gösteriyordu.

"Derin! Görmüyor musun canım arkadaşım kızın canı tutku çekmiş. Ne diye oyalıyorsun lan! Bilmiyor musun bir insan yemeksiz 3 hafta, susuz 9 gün, tutkusuz ise en fazla 3 saniye yaşayabilir. Yürü git lan! Gel canım aşkım Hazal."

Deniz'in son cümlede inceltip çocuksu bir hava verdiği sesi gülümsememe sebep olurken koluna girip Derin'in ifadesiz yüzüne sırıtarak baktım. Ve az ileride 'Gizli kapaklı işler çeviriyoruz' pozisyonunu alan Çağla ve Alya'ya seslendim.

"Kızlar biz kantine iniyoruz. İstediğiniz bir şey varsa sorun değil. Parasını verin alır getiririz. Ha, bir de taşıma ücreti vermeniz gerecek tabii."

Bir elini 'siktir git' edasıyla sallayan Alya'ya omuz silkip Deniz ile beraber kantine inmek için sınıftan çıktık.

Çok sevgili müdürümüz bizi bütün 10. Sınıfların aksine en üst kata (11 ve 12ler katı) yerleştirmişti. Neymiş efendim E şubesi potansiyel suçluymuş. Bizle en iyi 11 ve 12. Sınıflar başa çıkarmış. Zavallı... Bilmiyor ki biz sınıf olarak üst devrelerle gayet iyiyiz. Akıllı tahtadan aynı müziği son ses açıp tüm katı inletecek kadar hemde...

Beynimdeki saçma düşünceleri defedip Deniz'in az önce Kıvanç'a anlattığı otobüs macerasını bana da anlatmasını dinledim. O an Derin'den boşa kaçtığımı farkettim.

2. katın merdivenlerine henüz varmıştık ki Alya'nın sesi tüm okulu titretti.

"Okyanus, göl, akarsu,deniz. Hah, Deniz!"

Deniz'in baygın bakışları bakışlarına kıkırdamaya zaman bulamadan koşan arkadaşımın peşine düştüm. İndiğimiz basamakları koşarak çıkarken tökezlememi saymıyorum.

Sınıfta bir köşede oturup şaşkın şaşkın etrafa bakan Çağla bir eliyle diğer elini tutuyor, Derin onun yanında yerde oturuyor, bazı meraklılar onları süzüyor, Alya ise öğretmen masasına yaslanmış kahkaha atıyordu. Bu kızı tanımlayamıyorum.

Bizi boş yere koşturduğunu düşünen Deniz Alya'nın kafasına geçirirken gülerek diğerlerine baktım. O anda farkettim. O salağın eli mi kanıyordu?!

"OHA!"

Derin bana ifadesiz bir yüzle bakarken kısa bir an nedenini düşündüm. Bu aptal hâlâ onu ekmemi mi dert ediniyor yani?!

BEŞTEN KALANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin