Birbirini daha önce tanımayan iki insan nasıl olurda birbirinin kaderi olabilir. Birbirlerine dair hiç bir fikirleri yok ama onlar birbirlerine muhtaçlar.
Sevmek konusunda yorgun, sevilmek konusunda tecrübesiz iki insan
O gece iki telefon çaldı.
İki farklı insan için iki farklı haber geldi.
Nereden bilebilirlerdi ki bu iki farklı hikayeden bir bütün oluşturacaklarını
O gün Hakan şehrin gözde mekanlarından birinde eğlencenin dibine vururken aylardır konuşmadığı babasından gelen aramayla eğlencesine kısa bir ara verdi. Normalde babasının telefonlarını açarken uzun süre düşünse de alkolün verdiği etkiyle bir anda açıverdi telefonu.
' Baba' sesi biraz özlem birazda tıpkı küçük çocukların babalarından korktuğu gibi korku dolu çıkıyordu.
'Alo biz hastaneden arıyoruz babanız olduğunu düşündüğümüz beyefendi..'
Hakan gerisini dinlemedi.
**************
Eylül günün verdiği yorgunlukla yatakta uyurken telefonunun sesine uyandı. Arayan yıllarını verdiği adamdı. Hala ondan gelen telefonlara ve mesajlara alışamıyordu zaten hep öyle olmaz mı insan ilişkilerinin başında kendini rüyada gibi hisseder.
' Efendim aşkım'
'Eylül yarın iş çıkışı seni alırım, konuşmamız gereken şeyler var'
' Görüşmek için bahane arıyorum demiyor da'
'.....'
Aslında yüzüne kapanan telefon konuşulacak konunun haberdarcısı gibiydi ama insan mal oluyor, beklide anlamak istemediğinden anlamıyor işte.
Eylül üzerindeki gelinlikle koşarken etrafta ona şaşkınlıkla bakan insanlar onun için önemsizdi. Ne yapacağını, ne düşüneceğini bilmediğinden sadece koşuyordu. Bir uçurumun önüne geldiğinde kalbi hızlı hızlı atıyordu. Ayağındaki ayakkabılarının birinin topuğu kırılmıştı. Hızla ayağından çıkarıp denize doğru fırlatırken bir yandan da küfür ediyordu.
En son 'Yeter!' diye feryat ettiğinde hiç gücü kalmadığını fark etti.
Rüzgardan dolayı uçuşan ve dudağındaki parlatıcıya yapışan saçlarını sinirli bir şekilde geriye doğru attıktan sonra yere yığılıp ağlamaya başladı. Öyle bağırarak ağlıyordu ki boğazlarının ağrıdığını hissetti ama kendini durduramıyordu. Sonra yavaşça ayağa kalktı ve boş gözlerle uçuruma baktı.
Belki de kendini oradan aşağıya bıraktığında ömrü boyunca çektiği tüm sıkıntılardan bir kuş gibi kurtulacaktı. İleriye doğru atılıyordu ki...
Hakan birden hemşirelerin seslenmesine uyandı , uyandığında hala gördüğü rüyanın etkisindeydi. Daha sonra sürekli ona bir şeyler söylemeye çalışan hemşireye döndü bu oydu az önce rüyasında gördüğü hatta rüya değil kabusundaki; gelinlikle deli gibi koşan, az kalsın kendini öldürecek olan kız.
İşte tam karşısındaydı. İnsan böyle bir durumda ne yapabilirdi ki?
( arkadaşlar bundan sonrasını Eylül'ün ağzından yazıcamm böyle çok resmi bir dil oluyo. Arkadaşlar aklımda çok güzel şeyler var lütfen bana destek olun:) şimdiden çok teşekkür ederiimm )
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüyam
Teen FictionSevmek konusunda tecrübe sahibi fakat sevilmek konusunda başarısız kalmış iki insanın hastalıklı aşk hikayesi