Bir süre hiçbir şey yapmadan birbirimizin gözlerinin içine baktık. Yavaş adımlarla ilerleyip yanına oturdum. Uzun bir süre sessizliğimizi koruduk. Sanki tek başımıza oturuyormuşuz gibi birbirimizin varlığını yok sayıyorduk.
‘Uzun zaman oldu gelip de içimi dökmeyeli deniz’ dedim.
‘İnsanlar çabuk değişiyor. Değişen insanlarla da hayatlarımız. Neyin içinde olduğumu bilmiyorum ve nereye kadar böyle devam edeceğini’ diye ekledim.
Sonrası yine sessizlik. Asla dönüp birbirimize bakmıyorduk. Ama yan yana oturmuş ayaklarımızı sallandırıyorduk. Aklıma geçmişimiz gelmiyor değildi. Şimdi her şeyi düzeltmeyi teklif etse asla geçmişi sorgulamaz kaldığımız yerden devam ederdim. O benim aldığım nefesti sanki. Ben kendimi bildim bileli bu adamı hayal ettim yanımda. Onu koydum ilerdeki çocuklarımın yanına baba olarak. Ama şimdi bana belki de sokaktan geçen herhangi birinden daha yabancıydı.
‘Hayat deniz gibi, asla durgun durmuyor. Durulduğunda deniz kirleniyor, deniz anaları çıkıyor suyun üzerine insanın etine değdikçe canını yakıyor’ dedi.
‘Denizi kendi kirli hayatlarımıza benzetmeye gerek yok. Deniz analarına değmediğin sürece sana zarar vermezler. Kötü olan insanlar. Canlarını yakmak hoşlarına gidiyor. Suçu deniz analarına atmak işin kolayına kaçmak olur. Canını yakmak istemiyorsan denizden uzak duracaksın’ dedim.
‘Denizi seviyorsam ne olacak’ diye sordu daha ağzımı bile kapatmadan.
‘O zaman deniz analarını göze alacaksın’ dedim.
‘Denizi temizleyen dalgadır.’dedi. ‘Ne kadar şiddetli gelirse, o kadar temizler’
Berbat görünüyordu. Bıkkın. En az benim kadar yorgun. Gözlerimin içine bile bakarken titreyen adama ne olmuştu bunu muhakkak öğrenecektim.
Birden olduğu yerden kalktı. Onunla birlikte bende kalktım. Bir süre ne yapacağına karar veremeyip öylece karşımda dikildi.
‘Bir yolu yok mu’ diye sordum.
‘ Keşke olsaydı’ dedi hızlıca.
Gözlerinin içine bakarken gözlerim dolmuştu. Bunun olmasından nefret ediyordum. Şuan ona sarılmamak için kendimi zor tutuyordum.
‘Eylül’
Birden Hakan’ın sesiyle irkildim. Ses arkamdan geliyordu. Samet’in bakışlarını takip ettiğimde gözlerim Hakan’ı bulabilmişti.
‘Hakan’ dedim yarım yamalak duyulacak bir ses tonuyla.
Gözlerini Samet’in gözlerinden ayırmayarak yanıma yürüdü. Bir kolunu boynuma atarken diğer elini de Samet’e uzatıp tokalaştı. Ortamın gerildiğini fark edebiliyordum. Hakan’ın umurunda olacağını sanmıyordum ama Samet bozulur gibime geliyordu.
‘Geç kalmadım değil mi’ diye sordu Hakan bana bakarak. Boyu benden uzun olduğu için kafamı kaldırarak yüzüne bakmaya çalışıyordum ki bu hiç rahat değildi. Nefesi nefesime değiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüyam
Teen FictionSevmek konusunda tecrübe sahibi fakat sevilmek konusunda başarısız kalmış iki insanın hastalıklı aşk hikayesi