Korku

84 8 4
                                    

(En son isteyeceğim şey bölüm yüklemek için beğenilerde veya yorumlarda sınırlama getirmek. Ama lütfen bana destek olun. Hataları birlikte bulalım yada eksik yerleri beraber tamamlayalım. Desteklerinizi bekliyorum çünkü gerçekten yazmak için heves gerekli ve bunun içinde desteğinize ihtiyacım var. Keyifli okumalar  )

* Ve ek olarak bu sefer fotoğraf var. Artık her bölüm fotoğraflarımız olacak :)

   Hakan sanki ona dünyanın en büyük hakaretini etmişim gibi ‘Git dedim Eylül’ diye bağırdığında bir iki adım gerileyip ellerimi ondan çektim. Ani tepkisinin oda farkına varmış olacak ki elini saçına daldırıp biraz karıştırdıktan sonra sakin bir şekilde tekrar konuşmaya başladı. Bana döndüğünde gözlerinin yaşlandığını anlayabilmiştim. Karşımdaki Hakan değil de, bir başkasıydı sanki. Belki de şuan yüzüne taktığı tüm maskelerini  düşürmüştü. O güçlü adamdan eser yoktu ve ne yapacağını bilmez görünüyordu..

‘Birde senle uğraşmayayım , annemi de Ezgi’yi de al git buradan. Aklım sizde kalmasın.’ Gözüm Hakan’ın annesini bulduğunda yıkılmış görünüyordu ve tabiî ki Ezgi’de öyle. Hayatlarının en büyük şokunu ve üzüntüsünü yaşıyorlardı. Anne kız birbirine sarılmış şuursuzca ağlıyorlardı. Hakan’ın annesi Ezgi’yi göğsüne bastırmış, Tahir beyin cansız bedenini görmesini engelliyordu.

Onlara göre Hakan soğuk kanlı davranmaya çalışıyordu ama ne yaparsa yapsın bu onun içinde oldukça zor bir durumda. Hakan’ın annesi başını iki yana sallayarak

‘Bırakmam, onu burada bırakmam tamam mı.’ derken şiddetli bir şekilde ağlıyordu. Onu o halde görünce bende ağlamaya başladım. Bir insan için zor olmalıydı hayat arkadaşını kaybetmek. Sevdiği adamdan ölüm ile ayırılmak. Zamanında Hakan içinde zor olmuş olmalı. Sevdiğini toprağın altına gömmek. Tüm bunlar aklıma geldiğinde Samet’in sağ olmasına yüzlerce kez şükür ettikten sonra gelinliğime basmamaya çalışarak Ezgi’ye doğru ilerledim ve ona sarılıp odadan çıkardım. Kapının önünde Nihal ve Sevtap’ı görünce otomatik olarak bende ağlamaya başladım ama Ezgi’yi daha fazla üzmemek için belli etmemeye çalıştım.

Gözyaşlarımı elimin tersiyle silip Ezgi’ye döndüm ve yüzümü genleştirmeye çalışırken ‘Burda olmamız hiçbir işe yaramayacak Ezgi, hadi gel seni yaşadığım yere götüreyim’ dedim. Sevtap’a onaylaması için bakarken. Sevtap bakışımı fark edince yapıcı olmaya çalışarak ‘Evet, hadi canım. Annen ve abin her şeyi hallederler’ dedi bir yandan omzunu sıvazlarken.

‘O benim babam, nasıl bırakıp gidebilirim.’ Cümlesini tamamladıktan sonra biraz daha ağladı ve ekledi ‘Aynı şey senin babana olsa bırakıp gidebilir miydin’ Sevtap’la göz göze geldiğimizde ikimizinde canının yandığını hissetmiştim ama hiçbir şey söylemeden onu ikna etmeye çalıştım. Aynı abisi gibi inatçı bir kız olacak ki Nihal’de şansını denedi fakat bir türlü onu ikna edemedik. Odanın önündeki oturaklarda otururken kendimi yorulmuş hissettim. Başımı bir ara kaldırdığımda Samet’i gördüğümü sandım ama anlık bir şey oldu tekrar baktığımda orada değildi.

Ayağa kalkıp koridorun sonuna doğru yürümeye başladığımda bir yanım Samet’i görebilmek için yalvarıyordu. Tam koridorun sonuna varmıştım ki Hakan’ın sesini duyup geriye döndüm. Gittiğimde Ezgi’yle konuşuyordu. Ona ne söyledi bilmiyorum ama her ne söylediyse Ezgi eve gitmek istediğini söylüyordu. Hakan dünyanın en büyük problemini çözmeye çalışırcasına bizi eve götürecek birini arıyordu.

RüyamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin