Anlaşma

115 7 2
                                    

      Koşar adımlarla hastanenin merdivenlerini çıktım. Şeyda’ya ve Samet’e olan sinirim aynı şekilde Sevtap’a karşıda dayanılmaz şekilde büyümüştü. Elbette daha öncede çoğu kez kavgalarımız olmuştu ama nedene bu söylediklerini hazmetmem uzun sürecek gibiydi. Sanki ne söylerse daha fazla canımı yakabilir diye kapsamlı bir araştırma yapmış ve o şekilde kurmuştu cümlelerini.

          Ben soyunma odasına girdiğimde herkes üzerini giyinmişti. Sevtap’ın yanından onu yok sayarak geçtim ve hemşire önlüklerimi giyindim. Bana engel olmasın diye saçımı daha sıkı bir şekilde at kuyruğu yaptım. Çıkardığım eşyalarımı dolaba geri tıkarken Emel hanım içeri girdi. Ben odadan çıkarken arkamdan ‘Eylül sen kal’ diye seslendi. Sırtım ona dönükken gözlerimi devirdim ve ona dönerken 32 diş sırıttım.

‘Eylül kafanı kırsam yeri değil mi, o izni sana fink at diye vermediler. Bu hafta her gün nöbete kalıyorsun.’

‘Tamam’

   İtiraz etmememe şaşırdığı belliydi, belki gece nöbetlere kalırsam ve yeterince meşgul olursam durmadan düşünmeyi bırakırım. Belki kafamı bir şekilde meşgul etmeliyim. Başka türlü benim için zaman geçmek bilmiyor. Baktığım her yerde ya Samet’i görüyorum ya Şeyda’yı.  Hadi onları geçtim aklıma Hakan’la olanlar geliyor. Allah’ım bu kabus falan mı acaba. Bir insanın hayatı nasıl böyle değişebilir aklım mantığım almıyor.

      Benim departmanıma yeni biri geldiği için beni çocuk bölüme verdiler. Resmen bir işkence. Sürekli ağlayan bebekler, iğneden korkup kaçan çocuklar. Bebek yani bu yavrucak konuşsa zaten derdini anlatacak ona bir şey demiyorum da şu ağlayıp duran çocukların ağzına bir tane çakasım var. Sürekli kaçmaya çalıştıkları için iğne yaparken bende tedirgin oluyorum. Yanlışlıkla iğnenin ucu falan kırılır hiç gerek yok böyle maceralara.

     Akşam 18:45 gibi mola verdiğimde ilk iş Emel’i aradım ama nerelere baktıysam da bulamadım kadını. Umudumu kesip ellerimi ceplerime soktum ve soyunma odasına doğru merdivenleri çıkmayı başladım ben merdivenleri çıkarken Güray’da merdivenlerden aşağıya iniyordu. Beni görmemesi için Allah’a yalvardım. Beni kenara çeker konuşur falan sanıyordum ama gözlerimin içine baktığı halde hiçbir şey demeden yanımdan geçti gitti. Aslında bozulmadım değil bozuldum arkasından ona şaşkın şaşkın bakarken biri bana seslendi.

‘Sana hayatının eskisi gibi olmayacağını söylemiştim’

Sese doğru döndüğümde Hakan dudağının kenarıyla  gülüp merdivenleri aheste aheste indi ve tam yanımda durdu. Ne işi var bunun burada diye düşünürken ‘Karnın aç mı’ diye sordu. Gözlerimi irileştirip ona baktım, gerçekten berbat görünüyordu gözleri kanlanmıştı. Nedense bir an endişelendim.

‘Ne oldu sana böyle, yorgun görünüyorsun’

Derin bir nefes aldı, bir süre yanakları şiş şiş, aldığı nefesi vermeden durdu ve hızla geri üfledi.

‘genelde sorduğum sorulara cevap verilmemesine sinirlenirim.’ Dedi. Bir müddet etrafa baktı sonra devam etti ‘ama bunun için bile uğraşmak istemiyorum’ sonra merdivenleri yürümeyi yeni öğrenmiş küçük çocuklar gibi dikkatli dikkatli ve yavaşça indi. Tıpkı Güray’a baktığım gibi onunda ardından baktım. Soğuktan ürperdim ve sağ elimle sol kolumu ovuşturup merdivenleri çıkmayı başladım. Odaya çıkınca sadece çantamı aldım, üstümü giyinmeye bile üşendim.

   Odadan çıkınca Emel’le karşılaştım. Hemen konuşmaya başladım.

‘Emel hanım, yalvarırım beni alın çocuk bölümden. Vallahi yapamam ben orda. İnsanların sağlığı için ya yeni gelen kız gitsin o tarafa’

RüyamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin