GüzeIIiğin bir damIası oIan LEYLA için uykuyu haram etmek çok değiIse, GüzeIIiğin kaynağı için bir ömrü feda etmek az biIe
Sabah uyandığımda kereme sarılmıştım beni bir babanın kızını korumaya çalışırmışçasına kollarına almıştı hava çok soğuktu üstümüzde iki yorgan olmasına rağmen soğuktu keremle bu kadar yakın olmamıştık evet tensel olarak olmuştuk ama ruhen bunun yanından bile geçemezdik ama beni korkutuyor çünkü ne zaman yakınlaşsak ne zaman şafak vakti gibi sabahla gecenin birleşmesi gibi kavuşsak birbirimize mutlaka birimiz doğuyor birimiz batıyordu kendimizi bulamıyorduk onunla tanıştığımdan beri umursamadığım sevmediğim hayata neden tutunuyordum bilmiyordum bana ne yaparsa yapsın umurumda değildi ne yaşadığını bilmiyordum ama annemin ölümünden yıllar sonra ilk defa taş yüreğimde yağan yağmurun azaldığını hissediyordum ilk defa yaşamak nedir biliyordum ama gerçeklerde orada durmuş bana bakıyordu çünkü kalbinin atışlarını dinleyerek bütün gece uyuduğum yüzüne baktığımda dudaklarındaki masum tebessümlü bir oğlan çocuğu gözlerini açtığında canavara dönüşecekti biliyordum o masum tebessümü soğuk ve acımasız yüz hatları işgal edecekti biraz doğrulup o kalemle çizilmiş yüzünü okşamaya başladım ama elimin titremesine engel olamıyordum yavaşça masumca okşuyordum saçlarımı arkaya atıp hafif sakallı yanağına öpücük kondurdum bana ne yaparsa yapsın ondan nefret edemem çünkü ben çok yalnız ve çaresizdim o yüzden ona borçluydum beni bu derinlikten kurtardığı için onun sayesinde güneşi gördüğüm için yaptığı tüm işkencelere ses çıkartmayacaktım ama herhalde yanağını öpmemden huylandı ki beni kendine çekip uyku sersemiyle öpücük kondurdu
Leyla leylam dedi bana
bir an yanından kalkıp banyoya gidip sessizce ağlamaya başladım banyoda yere çöktüm ve kollarımla bacaklarımı sardım neden ağladığımı da bilmiyordum evet ondan nefret etmiyordum ama ona aşıkta değildim sadece acıma duygusu vardı ve kader ortağım gibi bir şeydi ama hala neden ağladığıma dair hiçbir fikrim yoktu ama leylayı çok merak ediyordum kerem onun adını sayıkladığına göre kerem için çok değerli olmalıydı ve birden kapı vuruldu
Ay diye yerimden sıçradım ve elimi kalbime koydum kerem ise uykulu sesle
Sabah sabah cırlama kafamda Şebnem çık dışarı dedi öküz hala öküz
Bekle bir dakika gebermezsin maalesef
Bana ters ters cevap verme ağızını kırarım işim var gücüm var lan dedi ve elimi yüzümü yıkamaya kalmadan kapıya bodoslama daldı kas hayvanı ve bana bakarak
Ağladın mı sen dedi meraklanmış olabilir düşünesini es geçerek
Sana ne kerem ha sana ne dedim
Doğru düzgün konuş benimle diye üzerime geldi zümrüt yeşili gözleri bana tepeden bakıyordu ve banyonun dolabına tosladım ve o harika ötesi zümrüt yeşili gözleri benim kalbimin dört bir yanını sarmış gibiydi ve üzümde bir sıcaklık hissetim anlamıştım keremden utanıyordum tamam sevişmiş olabiliriz ama yine de çoğu erkekle yakın mesafeler yaşadığım halde hiç biri kerem gibi kalbimi küt küt çarptırmamıştı sonunda gözlerini yeşillerinden ayırarak ayaklarımıza baktım
Im şey ben çıksam iyi olur dedim utanarak sonra keremin kahkahaları duyuldu şaşırmış bir şekilde
Ne utanıyor musun benden dedi gülerek istemeden panikleyerek
Ne ben mi utanacağım senden dedim
O zaman neden yüzüme bakmıyorsun dedi ve o muhteşem tariz parmaklarıyla çenemi kaldırmaya çalıştı bu sefer bundan rahatsız olarak
Ne yapıyorsun çeker misin ellerini dedim ve ani bir hızla onu itip banyodan dışarı çıktım
normalde keremi itmek gibi olanağım yoktu ama onu gafil avladığım en nadir zamanlara denk gelmiştim hızlı soluk alıp vererek kahvaltıyı hazırlamaya indim dolapta ne varsa çıkardım dağ başında olmamıza rağmen kerem beni aç bırakmıyordu bu gün ne yapacağımıza dair bir fikrim yoktu bu gün bana ne tuzaklar hazırladı acaba normal insanların hayatlarında bu gün okula ne giysem sınav var mıydı babam harçlığımı arttıracak mı gibi klasik soruları herkes düşünüyordu ama ben kerem bu gün ne yapacak nasıl işkence olacak canım yanacak mı kavga edecekmiyiz sonunda çayı masaya koydum ve kerem hızlıca merdivenlerden gelerek sofraya kuruldu ona bakarken düşündüm hep böyle mi olacaktı beni öldürüp serbest mi bırakacaktı yoksa bu belirsizlikten çok sıkılmıştım sonunda kerem ona baktığımı anlayınca
Ne bakıyorsun mal mal gelsene dedi aksi bir tavırla
kerem buydu işte ve kafamda bin tane soru işareti vardı az önce sonumuz ne olacaktı dedim ama sonumuz yoktu bizim bu hikayede prens olan kerem canavara dönüşmüştü ama onu adam edecek onu prense dönüştürecek olan masum akıllı ve güzel köylü bir kız değildim gözlerimi yumdum ve 10 dakikadır konuşmadığımız masada ağızıma tek lokma koymamıştım sonunda cesaretimi toplayarak kereme baktım
Sonumuz ne olacak dedim cevabı belliydi sercanı öldürdüğü gibi beni de öldürüp buralarda bir yere gömerdi bana sertçe bakarak
Sonumuz değil sonun Şebnem dedi soğukça gözlerimi yumdum biliyordum bizim her kader ortağı olduğumuzu söylesem de kerem haklıydı onun ne yaşadığını bilemezdim ve hayatın bize farklı sonlar hazırladığına emindim
Haklısın dedim umutsuzca kerem bana şaşırmış
Ne o aynı sonumuz mu olmasını isterdin
ama gerçek şu ki senin ne zaman nasıl nerde öleceğini biliyorum ama sen bunu bilmiyorsun dedi ve yine haklıydı sonunda canıma tak etmişti zaten umut denilen şey bende yokken kerem bana bolca çaresizlik veriyordu sonunda tiz sesimle
Ben sadece hayatımı umursamadım o kadar bu kadar büyük cezayı çekmek haksızlık değil mi dedim hafifçe başını kaldıran kereme ve bilmediğim bir şeye sinirlenmiş olmalıydı ki
Sen hayatı değil düşüncesizce başkaları için önemli olan insanları umursamadın onların ölümüne onların sevgisine inanmadın dedi tersçe
ben bu kadar kötü biri değildim tamam evet çoğu kişiyi umursamamış olabilirdim ama annemden başka kimse sevmezdi beni tek bir arkadaşım bile yoktu okulun en arka sırasında oturan sesiz bir kızdım sadece geçeleri bara gider kafamı dağıtrdım arada sigara içerdim ve içkide onun yanında cabasıydı kaç kez sarhoşken problem çıkartıp kavga ettiğimi bilmiyordum bile ama kimsenin ölümüne neden olacak kadar ileri gitmedim bunu biliyordum kerem yüzüme bakarak
Bir şey diyemiyorsun çünkü haklıyım dedi gıcıkça egosu sinirimi bozmuştu
Ne saçmalıyorsun bilmiyorum ama benim hayatımda kimse olmadı ne arkadaş ne sevgili nede normal ben yalnızlıkla büyüyen bir oldum daima dedim çatık kaşlarımla
Öyle mi gerçekten bu kadar masum musun peki ya baban bu kadar masum mu ha dedi şaşırmışcasına bakıyordum ama babam beni umursamazdı bile
Babamla ne ilgisi var babam bir kere olsun benimle ilgilenmedi sadece biyolojik kızıyım bu kadar net dedim keremse bu halime sinirle gülüp ayağa kalktı ve beni masadan kaldırıp kolumu sıkıyordu hemde kopartacakmış gibi kesin moraracaktı beni merdivenlere süründürerek götürürken onun hızına yetişemiyordum
Bak bakalım o kadar masum musun dedi ve çığlıklarımın arasında
Ah kerem bırak lütfen bırak diye gözümden iki yaş damla aktı
beni çatı katındaki görmediğim bir odaya getirmişti sonra kolumu sertçe bıraktı ve merdivenlerden sürterek çıktığım dizlerim kanamaya başladı yere çöktüm ve kerem bir kutu siğara çıkardı ve bir tanesini ağızına yerleştirdi ve çakmağıyla yaktı ona anlammış bir şekilde bakarken sigaradan dökülen izmaritleri koluma bastırdı ve gözlerim dolmaya başlamıştı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
S*ktir ET
RomanceZeynep yılmaz cihan yılmazın biricik kızı ve tek varlığı olarak karşımıza çıkıyor asi hırçın ve umursamazdır insanlar onun için sadece oyuncaktan ibarettir fakat babasının karanlık ve kötü geçmişi 17 yaşındaki bir kızın kabusu olmuştur geçmişin kara...