14.Bölüm Koruyucu Melek

1K 44 0
                                    

S*ktir Et 14.Bölüm Koruyucu Melek

"Kaybetmekten korkma. Bir şeyi kazanman için bazı şeyleri kaybetmelisin. Ve unutma; Kaybettiğinde değil, vazgeçtiğinde yenilirsin." - Che

Siz hiç katil oldunuz mu hayatınızda hiçbir şey masum değilken bu dünyada siz inandınız mı bu dünyada masum olan bir şeye ben kötüyüm etrafım kötü her şey kötü benim hayatımda temiz olan hiçbir şey yok her şey kirli ve pisti benim hayatımda şimdi masum bir küçük nokta benim pis ve acımasız ellerime bırakıldı hıçkırdım ilaçlara bakmaktan kendimi alamıyordum sonunda gözlerii kapattığımda annemin güzel sesini duydum

Geçmiş

Yine 5 yaşındayım günlerden ne olduğunu bilmesem de mevsim kıştı ve o kış yılın en sert soğuğu ile yarışıyordu adeta yere düşen her kar damlası annemi benden almaya bir adım daha yaklaşıyordu sıcacık odamda oturduğum yerden kalkıp cama iyice yaklaştım o zaman çocuktum ve neler yaşayacağımı bilmiyordum bilseydim annemi alır uzaklara götürürdüm baba mı hiç affetmeyeceğimi nereden bilebilirdim ki annemin ölümü onun suçuydu ve onu affetmeyecektim bunu biliyordum çocukluk gözlerimi kırpıp daha demin annemle yaptığım kavgayı hatırladım onun en sevdiği elbisesini giymiştim ve yanlışlıkla yırtmıştım annem seni doğurmaz olaydım demişti çok üzülmüştüm ağlayarak odama kaçıp camdan yeryüzünden düşen kar tanelerini izlemeye başlamıştım daha sonra annem yanıma gelip arkadan sarılmıştı onu ittirip yatağıma oturdum annem yine o merhametli sesiyle

Şebnem im sen benimle küsmüşün kızım demişti beş yaşında ki ben kollarımı kavuşturarak

Evet küsüm dedim annemse bu çocuğa gülüp

Olur mu öyle şey Şebnem manneye küsülür mü dedi sevecenlikle

Sen beni sevmiyorsun ama beni istemiyorsun senin kızım olmasaydı keşke dedin ağlayarak annemse yanağımdan akan göz yaşlarını eliyle sildi ve bana yaklaşıp beni kucağına alıp saçlarımı okşuyordu

Anneler bazen çok üzüldüklerinde yada sinirlendiklerinde ağızlarından kötü sözler çıkabilir ama şunu bil Şebnem im benim güzel kızım canımın parçası güzel kızım seni yeniden doğurmak isteseydim geçmişe gitseydik seni yine doğurur yine bu denli seni severdim bunu bil canımın parçası hangi anne evladına kıymak ister ki ha dünya kötü bir yer olabilir ama şunu bil balım Anneler nerede ne zaman olursa olsun evlatlarını korur çünkü bir gün bir çocuk varmış anne ve babası yokmuş anne ve baba diye kimse kimseye seslenmiş çocuk bu kötü dünyada o kadar zarar görmüş ki tanrı onlara üzülüp meleklerinin çocuğunu anne olarak yeryüzüne yollamış ve bu yüzden bütün çocukların koruyucu melekleri vardır onlarda anneleridir sizi kendimizden bile koruruz bazen dedi ve öptü

Şimdiki Zaman

Çocukluğumun gözlerini kapatıp bu günüme ait olan gözlerimi açtım Annemin sesi kulaklarımda çınlıyordu bütün çocukların koruyucu melekleri vardır onlarda anneleridir sizi kendimizden bile koruruz bazen hemen elimdeki ilaçları birer birer tuvalete döküp çıktım çıktığımda kerem kapının önünde uyumuştu onun yüzüne baktığımda melek yüzlü bir şeytan olduğunu kimse anlayamazdı çünkü çok masumdu ama ben onun içindeki korkunç ve acımasız karanlığı biliyordum bir veba gibi bana da bulaştırmıştı ruhunu ama ben geçmişimin sayılı birkaç güzel anısıyla temizlenerek uyandım annem beni uyandırdı ve beni artık zehirleyemeyecekti kerem karnımı tutup küçük noktama şu sözleri söyledim

Söz veriyorum seni kendimden bile koruyacağım ama önceliğim babandan korumak seni sana söz veriyorum buradan kurtulacağız ve o bizi asla bilmeyecek dedim fısıtıyla

hafifçe keremin eline bastım biraz inlemiş gibi olsa da acıdan uyanmadı hemen kıyafetimi değiştirip aşağıya indim sonra kaç aydır fark etmediğim bodruma baktım gizlice aşağıya indiğimde buranın kütüphane olduğunu anlamak zor değildi bir sürü kitap ve defter vardı ciddiyim orta çağdan kalma damgalar tüylü kalemler ve sarı kağıtlar biraz ilerlediğimde elime çok eski bir kitap geçti adı kızıl damgaydı İngiliz bir yazara aitti okumaya başladığımda romanın beni bu denli saracağına pek ihtimal vermemiştim ama çok güzeldi ve kesinlikle Anna bana benziyordu

Yavuzun ağzından

Fransa da bağladığım işle rahatlamıştım ama şimdi kızımı kurtarmalıydım hemen Mahmutu aradım

Buyur abi dedi

İşi ayarladın mı

Evet abi dedi otel camından Eyfele bakarken

Mahmut mesaj at adresi bitirelim şu işi dedim sonunda

hemen üstümü başımı giyindiğim de kendime baktım uzun bir atkuyruğu olan kahverengi saç ela gözler ve bana hiçte yakışmayan spor kıyafetlerle boynumda asılı duran fular aynada kendime bakarken telefonumun titremesiyle ekrana baktım Lyon mu ta başka şehir e mi gidecektim ama gitmek zorundaydım burada aranıyordum ve anında içeri atılabilirdim hemen hava alanına gittiğimde kadın bana pasaport ve kimliklerimi vizemi sormuştu tabi ki de sahte belgeleri göstererek uçağıma yerleştim ve aklımda tek şey kızım Şebnem mecburen buraya gelmeliydim onun için gelmek zorundaydım eğer gelmeseydim kerem denilen velet kızıma karşı beni kullanıp ona eziyet edecekti buna izin veremezdim asla hem istanbul a geldiğimde kerem denilen velete harika sübrizlerim vardı kızıma yaptığı her şeyi bir bir ödetecektim ama planlı ve sakin düşünmeliydi yavaş ve sessizce canını alacaktım o itin ben bunları düşünürken sonunda gelmiştik indiğimde mis gibi deniz havasını içime çektim ve hazırdım bu sefer rotamı caddelere doğru çevirdim ve kendimi clair denilen bir ara sokakta buldum gelen uzun boylu adamla fularlarımız aynıydı onun olduğunu anladım

Şebnemin Ağzından

Kitabı sonunda bitirmiş ve gözlerim ağrıdan kıpkırmızı olmuştu neredeyse hava kararmıştı ve hiçbir şey yemediğimi fark etmiştim acaba kerem ne yapıyordu kitabı yerine koyup merdivenlere doğru yöneldim yukarı çıkarken birbirinden güzel tablolar vardı ve çok güzeldi eski olmasına rağmen harikaydı çıktığımda keremi oldukça sesiz ve mutsuz görüyordum bu fazlasıyla can sıkıcıydı diyebilirim onun yanına oturdum ve bana ters ters bakıp

Sen yemeğini yedin mi dedi ona baktım sadece baktım

Bir şey söylesene konuşsana dilin imi yuttun dedi sonunda ona baktım ve sonunda konuştum Z- Yemedim dedim soğukça keremse çatık kaşlarıyla

E ne duruyorsun yesene şu haline bak kemikten farkın yok dedi sonunda ona bakıp

Yesem de yemesem de kemikten farkım yok benim kerem değil mi gözünde diye baktım umutsuzca keremse hafifçe gülümseyip

Çocuğumu düşündüğümden yoksa umurumda değilsin ufaklık dedi yüzümü eğdim gerçekten çok acımazsızdı sonunda sinirle

Çocuğun değil çocuğumuz dedim öfkeyle oda güzel olmuş bir kafayla cevap verdi

Bak güzelim sen sadece onu taşıyorsun o kadar bense onu sana verdim tıpkı tohum ve tarla ilişkisi sen benim tohumumu taşıyorsun o sana ait değil dediğinde dehşete kapıldım

bir insan bu kadar iğrenç olabilmeyi nasıl beceriyordu yorulmuştum artık ayağa kalkıp keremin suratına okkalı bir tokat patlattım oda buna dayanamadı ve yerinden sıçrayarak beliğimi sıkıca tutup canımı yaktı ve bağırarak

Sen benim kim olduğumu unutmuşsun güzelim benim ne yapacağımı da unutmuşsun belli şimdi sana ne yapalım canını çok fena yakacağım

Bana güzelim deme pislik herif deme diye bağırdım ve eklimi büktüğünde

Ah diye çığlık attım ve yere düştüm bana çok kötü bakıyordu ve yine bir mucize yoktu yere eğilip bana dokundu ve

Şebnemcik baban olacak herif Fransa ya gitmiş seni unutmuş şimdi ne olacak sana ama üzülme babana bir video yollarız ha ne dersin hem Fransalarda aklı sende kalmaz deyip eli bluzumun üstüne gittiğinde duyduğumuz tek şey polis sesleriydi

S*ktir ETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin