"Ne hakkında konuşacaksın? Seni dinliyorum." dedim. "Arabaya bin." dedi. Emir verir gibi konuşmasından nefret ediyordum ama binmiştim yine de o arabaya. Bindim ve arabayı çalıştırıp hızlıca sürdü. Uzun ve sessiz bir yolculuk oldu. Sonra harika bir yere geldik ve ben inanılmaz güzel diyebildim sadece. Arabadan inip denizin muhteşem görüntüsüne bakmaya devam ettim. Güneşin verdiği kızılımsı renklerle gökyüzü ve bulutlar ahenkle dans ediyordu. Kimse yoktu,çimlere oturdum. Hakan da arabadan indi ve yanıma oturdu. "Annen bir iş teklifi aldı yurtdışından. Bunu sana söylemedi,söyleyemedi çünkü teklife sıcak bakmayacağını düşünüyor ve seni de tek bırakmak istemiyor burada. " dedikçe gözlerimin içine baktı. Gergin ve sıkıntılı bir ruh haline sahip gibiydi. " Bunları nereden biliyorsun ki ?" diyebildim ve bir yandan da yurtdışı fikrini kafamda evirip çevirip duruyordum. Hakan' a baktım. Ben buradan gidemem,gitmemeliyim. Yapamam. Hakan'dan,Benan'dan, Korhan'dan uzak kalamam. Ama annem... " Bunun bir önemi yok,annenle konuş ve buradan git. Burada kalmanın bir anlamı yok artık. Biz de birlikte değiliz. En iyisi buralardan tamamen uzaklaşman. " dedi. Yüzümü güneşe döndüm. Neden bu kadar canım yanıyordu ki ? Ona artık benim için bir öneminin olmadığını neden söylemiyordum,söyleyemiyordum? Bu kadar mı cesaretsizdim yoksa körkütük aptal bir aşık mıydım? " Gitmek istemiyorum. Konu da senin ilgi alanın dışında. Eve gitmek istiyorum artık. " dedim. "Kaldığına üzüleceksin,her gün beni başka biri ile gördüğünde canını yaktığımda pişman olacaksın. Buralardan git. Herkes için en iyisi. " dedi ve ayağa kalktı. Sinirlerime dayanamayıp önüne geçtim ve yüzüne dik dk baktım. "Biliyor musun,sen hasta ruhlunun tekisin. Eğer ayrıldığımız için üzülen biri varsa bu kişi sensin. Ve üzülecek olan da sensin. Çünkü hiçbir yere gitmiyorum. Ayrıca artık kiminle takıldığın umrumda değil. " dedim ve o an ondan bir saniye olsun nefret etmeyi diledim. Nefret edemedim. İçimin her bir hücresi kıskançlık düşüncesi altında esirdi. Başka kızlar,bu düşünce midemi bulandırıyordu. Ona dokunmaları tahammül edemeyeceğim bir düşünceydi. Umursamamayı artık öğrenmem gerekiyordu.
Arabaya doğru ilerledi. Bende oturdum koltuğuma. Bir süre sessizce oturup etrafı kontrol etti. Çok temkinli davranıyordu,sanki birilerinden kaçıyormuş gibi. Bir an ne olduğunu soracaktım ama arabayı çalıştırınca vazgeçtim. Bu yer başka bir zaman diliminde harika bir anı olarak zihnime yerleşebilirdi. Başka bir zaman diliminde. Hep başka bir zaman dilimi diyordum ama başka biri diyemiyordum. Zihnim henüz bu yeni düşünceye alışamamıştı. Hiçbir zaman da alışamayacaktı bence. Bu sefer yavaş gidiyorduk yolda. Hakan hiç bana bakmıyordu,bense arada onu kaçamak bir şekilde kontrol ediyordum. Umarım bakışlarımı farketmiyordur. Yol boştu ve hava kararmaya başlamıştı. Gün batımı hala çok güzeldi. Yolda bir an araba tekledi ve ne olduğunu ikimizde anlayamadık. Hakan " siktir ne oluyor şimdi?" dedi. Araba durdu ve Hakan çalıştırmak için bayağı çalıştırdı. " Daha yeni geldin. Hemen bozulamazsın,bozulmamalısın." dedi. "Sorun nedir? "dedim ama arabadan indi ve ön kapağını açtı. Bende arabadan indim. Olduğumuz yerden fazla uzaklaşmamıştık ve buralar çok ıssızdı. Yoldan tek bir araç bile geçmiyordu. Hakan hep böyle yerlerde takılan biriydi,sevgiliyken bile. Anlaşılan araba gerçekten çalışmayacaktı. Burda kalakalmıştık ve cidden Hakan'dan uzak durmam gerekiyordu. Yolun köşesine oturdum. Manzarayı izlemeye devam ettim. "Sanırım düzelmeyecek. " dedi ve arabanın kapağını kapattı. Hafif bir rüzgar esmeye başlamıştı. Altımda şort ve üstümdeki ince bluzla bu havaya ne kadar dayanabilirdim bilmiyordum. İstemsiz bir şekilde ellerim kollarıma gitti. Hakan üşüdüğümü anlamış olmalıydı ki arabadan gidip bana hırkasını getirdi ve omuzlarıma attı. "Gerek yoktu,teşekkür ederim. " dedim. "İncecik giyinmişsin. Birazdan biri alır bizi. " dedi. Hakan zengin bir ailenin çocuğuydu aile ilişkileri çok sıkı değildi ama ona para harcamaktan çekinmezlerdi. Hakan da sessizce bu oyunu oynardı. Aralarında gerçekten para ilişkisi vardı. Ailesiyle ilişkileri bu kadar basitti:para. Hava bana inat daha da serin esmeye başlamıştı. İçimden isyan ettim. Ya senin bu gün güneş açman gerekiyordu sadece,bu esinti nereden çıktı acaba ? Hakan ellerimi tuttu. "Buz gibi olmuşsun,gerçekten dayaklıksın." dedi ve beni kendine çekti. Ellerimi avuçlarının arasına aldı. Hakan sıcacıktı. Ona bu kadar yakın olmak,iyi bir şey değildi. Ben uzaklaşmak isterken hayatın bana oyunlar oynaması hoş değildi. Kokusuna dayanamıyordum. Nasıl gidebilirdim ki buradan, Hakan'a bu kadar aşıkken. Yapamazdım. İçimden keşke hiçbir zaman araba gelmese diye dua ettim. Dakikalar boyu bu şekilde kalmıştık. Hakan benim hayatımın aşkıydı ve aynı zamanda hayatımın acısıydı. " Isındın mı?" diye sordu. "Evet,teşekkür ederim. " dedim ve ondan uzaklaştım.
Yan yana oturuyorduk. İkimiz yalnızdık burda. İkimizdik sadece,ruhlarımız birbirinden çok uzakta olsa da. Tam derin düşüncelere dalmışken araba sesi duydum. Araba durdu ve arabadan yirmili yaşlarında bir genç adam indi. "Mithat sen bu arabayı hallet,biz gidiyoruz. " dedi Hakan ve bana elini uzattı kalkmam için. "Tamamdır Hakan bey. " dedi genç çocuk. Elinden tutmadım. Kendim de kalkabilirdim. Arabaya geçtim sessizce ve gözlerim kapanıyordu. Gökyüzü iyice kararmıştı. Yıldızlar gözükmeye başlamıştı. Telefonum çaldı. Arayan annemdi. "Alo,anneciğim. Merak ettin,biliyorum. Eve geliyorum. Yoldayım. " dedim. " Tamam. Eve gel,konuşmalıyız. " dedi. "Ne hakkında ?" diye sordum ve aklıma birden Hakan'ın bahsettiği iş teklifi geldi. "Eve gelince konuşuruz güzel kızım. Seni bekliyorum. " dedi ve telefonu kapattı. Belki de bu iş anneme daha güzel koşullar sağlayacaktı ama ben gitmek istemiyordum. "Kaşlarını çatma. Çok çirkin oluyorsun. " dedi. Suratına dik dik baktım ve sonra camdan dışarıyı izledim. Ülkemi seviyordum,yaşadığım yeri,arkadaşlarımı seviyordum. Burdan gitmek ölüm gibi olurdu benim için. İstemsizce gözlerim kapanıyordu. Tam o sırada bir yıldız kaydı. Bir dilek tutuldu. Küçük bir kız küçük bir kalbe sığdırdığı aşkın küçük hayatından gitmemesini diledi. Dileği kimseye söylemedi,söyleyemedi. Gerçekleşsin diye.