İçsellik

27 7 0
                                    

İçeri girdiğimde annem uyumuştu ve rahatsız olmasın diye yanındaki gece lambası söndürdüm. Odama çıktığımda telefonumun ışığı yanıyordu. Benan'dan üç cevapsız çağrı ve iki yeni mesaj vardı. Kapının önündeyim yazmıştı. Anlaşılan kapı zili yine bozulmuştu. Merdivenlerden sessiz ve hızlı bir şekilde inip kapıyı açtım. Ona kocaman sarıldım. Ben de seni özledim dedi naif sesiyle. Hadi gel odama gidelim dedim. "Sevil teyzeme geçmiş olsun demem gerekiyor. " Annem şimdi uyuyor,merak etme yarın bizde kalırsın,o zaman konuşursunuz dedim.

Odaya girdiğimizde odamın toplu olması bir şey ifade etmiyordu çünkü iki en iyi arkadaş birlikte çok eğlenirler. Bu da bir odanın toplu olma ihtimalini yok ederdi. Bizim her zaman geleneksel bir oturuş şeklimiz vardı. Yatağımın üstünde karşılıklı bağdaş kurarak otururduk. Sırayla birbirimize o gün yaşadığımız güzel veya kötü şeylerden bahsederdik.

"Anlat bakalım Eylül. İçine attıkça sadece kendini sıkarsın. Birlikte sıkılalım."
Bende bilmiyorum ki neler hissettiğimi artık. Kafam çok karışık. Ya da hissetmekten korkuyorum. Ne düşüneceğimi bilmez haldeyim.Annemin hastaneye yattığı geceyi hatırlıyor musun?
"Evet,kötü gece. Neden ?"
O akşam hava almak için çıktığımda Hakan dışarıdaydı ve kafamı karıştırdı. Söyledikleri denge bozucu şeyler. Ben bu durumdan hoşnut değilim. Seviyorsa neden ayrıldı,sevmiyorsa neden böyle davranıyor? Allak bullak oldum.
Ne dedi ki sana diye sordu Benan meraklı gözlerle.
İşte düşman değiliz,ben hiç kimse değilim falan dedi. Belki de bu cümlelerde hiçbir şey yok. Ama ben onun her cümlesinin altından milyonlarca anlam çıkartıyorum. Milyonlarca şey umut ediyorum. Düşman değiliz dedi. Ben hiç kimse değilim dedi. Bununla mutlu oldum. Bu cümleler yüzünden başka bir şey düşünemez hale geldim. Kafamın içinde susmayan sesler var. Her bir hücrem Hakan diye sayıklıyor sanki. Tam olarak kafayı yedim diye düşünmeye başladım.
"Hayır,kafayı yemedin. Böyle düşünmen çok normal. Daha yeni ayrıldınız sayılır ve onu sevmen ya da düşünmen çok normal. Onunla ilgili farklı anlamlar çıkartman da. Peki bir şey soracağım. Tekrar deneyelim dese, sana gelse kabul eder misin ? "
"Şems ile Mevlana'yı bilir misin? Şems,Mevlana'nın dostudur,hocasıdır,öğrencisidir. Kısaca her şeyi olmuştur birbirlerinin. Derin bir iç çekerek tıpkı bizim gibi dedim. Sonra Şems onu terkeder ve Mevlana çok üzülür. Ondan haber almak için her şeyi yapar. Bir gün Şems geri döner ama Mevlana artık mutlu değildir ve olamaz da. Çünkü bir kere terkedilmiştir,bir kere hissetmiştir acıyı en derinden. Bu bir kez daha olabilir ihtimali onu mutsuz eder. Bir kez yaşamıştır terkedilmenin hissettirdiklerini ve tekrar yaşamaktan öylesine korkar ki artık mutluluk çok uzaktadır Mevlana için. Ben de Mevlana gibiyim şu an. O ihtimal bile canımı yakıyor ve ben bir daha onunla olamam. Zamanla her şey düzelir, bütün aşklar unutulur. O yüzden en iyisi bu konu hakkında konuşmamak."

Beni anlamaya ve rahatlatmaya çalışması Benan'ın en iyi özelliğiydi. O cidden gerçek bir dosttu. Sıra sana geldi dedim kendi konumu geçiştirmek istiyordum. Sen de durumlar nasıl? Artık seni biriyle everme vakti dedim gülümseyerek.
"Hahahaha. Cidden komiksin. Bilmiyorum,aşık olmak istiyorum ama yaşadıklarını görünce korkuyorum da. Bu kadar acıyı ben kaldırabilir miyim bilmiyorum. "
Benan o kadar saf,masum bir kız ki ben onun yanında çok kirli kalırım. Daha bir erkek eli bile tutmadı. Onun için en iyisini isterim. Aslında Korhan onun için uygun bir aday olabilirdi. Tabi Korhan'ın çapkınlıklarına biraz dur demesi gerek. Bir gün umarım bu ikisinin arasını yapabilirim.
Bir gün sende aşık olacaksın,birini seveceksin. Hem en güzel aşk bu zamanlarda yaşanır,sana göre biri mutlaka karşına çıkacaktır. İki gün sonra doğum günün,hiç heyecanlanmıyor musun kızım dedim elini tutarak. Sanırım ben daha fazla heyecanlanıyordum.
"Aslında çok heyecanlıyım ama çaktırma. Annemin öksürükleri arttı. Biraz o canımı sıkıyor. "
Aycan teyzemi bir doktora gösteririz,olur biter. Ayrıca sen kimin kızısın,o çok güçlü biri. Tıpkı annem gibi. Sende güçlüsün ve doğum günün çok yaklaştı. Partilere bayılıyorum dedim.
"Cidden alemsin,birini daha tavlarsın artık."
Tabi kızım aşk acısı da neymiş,elimi sallasam ellisi. Keyfim biraz daha yerine geldi sayende.
"Keyfin geldiyse benim de gitme vaktim geldi. Yarın akşam sizdeyim. "
Tamam diyerek ona kocaman sarıldım. Sonra Benan'ı kapıdan uğurladım ve odamda yalnızlığım ile baş başa kaldım.

Günlüğümü elime aldım ve içimdekileri sanırım kağıda dökme vakti gelmişti.

Sevgili Günlük;
                                  
İnsanın hiç suçu yokken ağır bedellerin altında ezilmesi büyümekmiş meğerse. Daha annemin karnında olduğum bir zamanda babam tarafından terkedildim. Şimdi de Hakan. Artık eski sevgilim. O da terketti beni. Çok güçlü bir insanım doğru,ama nasıl başa çıkacağım bilmiyorum. Bunlarla başa çıkmayı öğrendiğinde büyüyorsun galiba.Annemi üzmek istemiyorum,çünkü biliyorum ben üzülünce o iki kat fazla üzülüyor. Bunu anneme anlatamam kısacası. Benan iyiki var. Çok uzaklara gitmek istiyorum, boğulduğumu hissediyorum. İlk defa derinden bir şeyler hissettim birine ve ben bu kadar acı sonuçlanacağını tahmin edemezdim. Keşke mutlu son değil de acı son olsaydı. Acı,bir şekilde bitiş noktası olsaydı. Sürekli acı hissetmek insanı bu kadar mahvetmeseydi...

Kırık Bir Yaşanmışlık Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin