6- Biraz Eksik

27 8 0
                                    

Bölümü okurken dinlemeniz için bir müzik bırakıyorum.. Yazmışken bekletmek olmaz diye düşündüm. İki günde iki bölüm.

Yüzüme hafifçe bir kaç kez darbe aldığımda gözlerimi zorla açtım. Kendime gelmem için elleri ile yüzüme su serpiyorlardı. Kollarımdan yavaşça tutup kapının önünden kaldırdılar ve koltuğa oturtular. Hala gördüğüm şeyi hatırladığımda idrak etmemeye çalışıyordum.

Umarım sanrıdır!

Umarım gerçek değildir!

Kendi kendime fısıldıyordum. Polis sirenleri duydum ve ambulans da ardından gelmişti. Evimizin içine girdiklerinde etrafın kalabalıklığını dağıtmaya çalıştılar. "Sadece ev sahibi kalsın." diye herkese konut verdi. Herkes üzülerek bana son kez bakıp dışarı çıktılar. Bir tek ben kalınca bana doğru tedirgin bir şekilde yaklaştılar. Göz yaşımın bir biri ardına akarken burnumu çektim.
"Acı kaybınızdan dolayı üzgünüm." dedi.

Bir de bana sor!

Benimle konuşmaya çalışan polise baktım. Ambulans görevlileri ve polislerin göz üzerimdeydi. "Ceset nerede ?" diye sordu. Onun bedeni artık ceset olmuştu demi ? Hıçkırıklarımın arasında nefes almaya çalışıyordum. İşaret parmağı ile odamı gösterdim. "Aa...annemin kendini astığı oda orada!" diye bilmiştim. Son kez anne kelimesini kullanışımtı.

Bir kayıp daha..

Polislerden biri "Onu bu halde ilk ne zaman gördünüz ?" sorusuna odaklanmaya çalışıp, düşünmeye başladım.

"Okulumdan geç çıkmıştım, eve geldiğimde onu bu halde gördüm.Yarım saat ya geçti ya da geçmedi" dedim. Polis söylediğim her bir kelimeyi harfiyen yazdı.

"Son zamanlarda intihara teşebbüs eden bir takım hareketler sergilemiş miydi ?" polise gözlerimi devirerek baktım.

"Bu ne biçim soru böyle!" polis iç geçirdi ve göz teması kurmaya özen göstererek konuştu " Acınız daha taze ama bunları öğrenmek sorumluluğundayım. Bu bir intihar da olabilir cinayette!"

Cinayet mi ?

Kullandığı cinayet kelimesi tüylerimi ürpetmişti. "İyide nasıl cinayet olabilir ?" diye sordum. Açık açık intihardı kendini asmıştı. Peki neden asmıştı ? "Şehrimizde şuanda seri bir katil var ve uzman olduğu şey öldürmek."

Doğru!

"Bunu intihar olarak göstermiş olabilir. Şuanda her şey muhtemel. Otopsi raporu olmadan bir teoride bulunmak zor." dedi.

Yarım saat ifade verdikten sonra adımın yazılı olduğu yere imzamı atmamı istedi. İmzamı attım ve kapıdan çıkarken ifademi alan polis bu gece evde yalnız kalmamamı söyledi. Dudaklarımu düm düz yapıo başımı selam verir gibi aşağıya eydim. Dikkate alacağımı anlatan bir ifadeydi. Kapıyı kapatığımda artık güçlü görünmek zorunda değildim. Ama ağlayamıyordum da sanki göz yaşlarım kurumuştu. Yalnız kalmalı mıydım yoksa birini aramalı mıydım?

Kimi arayacaktım ki ?

Arayacak kimim kalmıştı ?

Kapıya yaslanıp yavaşça aşağıya doğru kendimi bıraktım. Vücudum yerle buluştuğunda derin bir nefes aldım. Bu gerçek miydi yoksa benim bir hayal ürünüm müydü ? Bir kaç dakikadır burada oturmuş düşünürken bir ses duydum. Katil mi gelmişti yoksa ? Korkarak ayağa kalktım. Gözümdeki yaşı sildim önümü net görebilmek için. Yavaşça yürüyordu! Benim odamdan geliyordu ses. Işıkları açmaya korkuyordum evi aydınlatan tek şey pencereden gelen ayın ışınlarıydı. Duvardan sürtünme sesi geliyordu. Korkudan hareket edemiyordum. Bu insan yürüyüşü değildi. Odamdan yavaşça çıktığında gözlerim büyüdü. Bir Geyikti! Beni fark etti ve hızla bana koşarak geldi. İçimden geçti refleks olarak gözlerimi yumdum. Bir acı hissetmemiştim. Gözlerimi açtığında boynuzları çelik kapıya saplanmaştı. Boynuzunun birinde not vardı. Notu aldım ve yazan şeye baktım. 13 rakamı yazıyordu. Ardından geyik buharlaşarak yok oldu. Kapıya baktığımda boynuz izi yoktu. Yine sanrı mı görmüştüm. Kendime sorduğumda elimdeki not bana cevap vermişti. Bu sanrı değil gerçekti. İyide nasıl ? O geyik eve nasıl girmişti ve nasıl benim kapattığım yoldan hiç bana çarpmadan geçmişti ve boynuzlarını kapıya saplamıştı. Bu çok rahatsız ediciydi ve 13'ün anlamını bilmiyordum. Elimdeki notda farklı bir dilde yazdığını fark ettim. Günümüzün dillerinden biri değildi. Alfabeyi daha önce hiç görmemiştim. Telefonumun sesi evin içinde yankılanınca onu aradım. Sesin geldiği yeri bulamıyordum. Koyabileceğim her yere baktım ama hiçbir yerde yoktu. Sanki burdaydı ama yoktu. Kafayı yiyor olmalıyım. Sol elimi anlıma götürdüm ve derin bir nefes aldım. "Şimdi ne yapacaktım ben ?"

SOĞUK KARANLIK  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin