4- Acılarla Süslenen Hayat

33 9 0
                                    

Mesaj atan kişinin Mert olduğunu anladığımda eve geçip hızla notu aradım nereye koyduğumu hatırlamıyordum en son elimdeydi. Elimi anlıma koyup düşündüm. Konferans salonundan çıktıktan sonra elimi çantama ya da cebime atmadım. Gerçi oralarda baktım yoktu! Kayhan gelmişti sanırım onunla konuşurken yere düşürmüştüm. Şimdi ne diyecektim ve not da ne yazıyordu. Hem mahcup olacaktım Mert'e ve aynı zamanda merakımdan da ölecektim.
Elime telefonumu alıp hızla mesaj yazdım. ' Üzgünüm ama notu kaybettim. Hiçbir yer de bulamıyorum.' yazdım.

Çok geçmeden cevap geldi. ' Sana verilen şeylere hep böyle mi davranırsın ?' yazdığı mesaj ile oldukça utanmıştım.

' Hayır sadece dalgınlığıma gelmiş'

'O zaman okuma şansını kayıp ettin Karmen.' yazdı.

Ne yazıyordu ki ? Acaba önemli bir şey miydi ?

' Ne yazıyordu önemli mi ?'

'Bilmiyorum.' yazdı. Sonrasında gönderdiğim mesajların hiçbiri iletilmemişti. Oldukça sinir bozucu bir durumdu. Telefonu hızla yatağımın üzerine fırlatım aynı şekilde kendimi yatağa attım. Düşünmem gereken şeyler vardı. İlaçlarımı bıraktım ve Sanrılarım tuhaflaşmıştı. Her birinin içinde o vardı. Okula gelir gelmez tuhaf bir şekilde ona yaklaşmıştım. Sayi onun eline ne yazmıştım ben ? Hatırlayamıyordum. Onun yazdığı da silinmişti zaten. İlaçlarımı ya da en azından iğnelerimi yanımda taşımalıydım. Daha da şiddetlenebilirdi. Gördüğüm sanrılar tuhaflaşmıştı. Onları sanki gerçekten yaşıyordum. Derin bir nefes aldım. Bu çocuk önceden bizim okulda kaptanmış peki bunu neden ben bilmiyordum. Kendime sorduğum sorular artığı gibi aynı zamanda da tuhaflaşıyordu. Gittikçe yabancılaşıyor gibiydi şehir. Yoksa ben mi yabancılaşıyordum. Kendimi onlardan soyutşamıştım. Birden çıkagelen bu çocuk beni onların tam ortasına aldı ve hepsinin bana olan ön yargılarını yıktı. En azından şimdilik çünkü uzun zamandır kriz geçirmiyordum. Evet sanrı görüyordum ama kriz benim için çok çok daha farklı bir şeydi! Bu nedenle iğnelerimi yanımda taşımalıydım. Mert'e benim ile ilgili olan gerçeğin bir kısmını söyledim ama ne bir uzaklaşma ne de başka bir şey yaptı. Kabul oda tuhaftı! Ruh hali biraz değişken ama karşısındaki insanın yani en azından benim duygularımı incitmemişti. Biraz daha düşünürsem bana destek bile çıkmıştı. Oda insanları pek sevmiyordu onlara tahammül edemiyordu. Bir ortak noktamız olduğunu söylemişti. Bilmiyorum onun hakkında tam olarak ne düşündüğümü ne hissettiğimi bilmiyorum. Bir kaç gün öncesedinden onun gibi birinin bana bakacağını hatta beni beğeneceğini düşünsem. Kendim bile bu düşünceye gülerdim. O oldukça çekici biri sanki üzerime bir mıknatıs koymuş ve beni kendine doğru çekiyordu! Bende buna izin veriyordum. Bana kendimi tuhaf ya da kusurlu değil normal hissettiriyordu.

Kapı hızla çalınca yataktan zıplayıp kapıya doğru ilerledim. Beliz'in çığlık atan sesini duyunca kapıyı hızla açtım. Ne olduğunu sormama fırsat vermeden beni itirerek kendini içeri attı. Kaşlarım çatılarak ona baktım ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Kapıda üç ayrı kilit vardı. Hepsini teker teker kilitledi ve sırtını kapıya doğru yaslayıp gözlerini kapatarak derin bir nefes aldı. Kapı ile sırtı buluştuğunda ağzından acı çektiğine dair bir inleme çıktı. Hala ona bakıyordum sorarcasına ama o sanki ben yokmuşum gibi davranıyordu. "Beliz!" sanki onun adı değilmiş gibi tepkisiz kaldı.Tekrar adını söyledim kendine gelmesi için, gözlerini açıp nefes alışverişini yavaşlatıp bana baktı. Üstü başı sırılsıklamdı. Bu yağmurda dışarı çıkarsa normaldi bu kadar ıslanması. Hala konuşmuyordu dilini yutmuş gibi tekrar adını söyledim. Bu sefer gözlerini kapatı. Titreyerek "Biri beni takip ediyordu!" ağzımdan sadece "Ne!" sesi çıkmıştı. Ayakabısını ve kabanını çıkardıktan sonra odama geçti hızla.. Hala sakinleşmesini bekliyordum. Kıyafetleri çok ıslanmıştı. Dolabımın önüne geçip Beliz'i ısıtacak bir şeyler verdim. Benimde hala üstümü değiştirmemiş olduğumu fark ettim. Aynı şekilde kendime de uzun bir tişört ve rahat edebileceğim bir alt aldım. Yağmuru dinlemek için penceremi açmıştım bu yüzden içerisi oldukça soğuktu. Hızla pencerenin yanına gidip penceremi kapattım. Beliz'in rahat rahat giyinebilmesi için odamdaki banyoya gidip orada giyindim. Formamı katlayıp banyodan çıktım. Beliz de üstünü giyinmişti. Formamı dolabın üst kısmına koyup Beliz'e döndüm.
" Evet artık anlatacak mısın ne olduğunu ?" biraz daha kendindeydi. "Yağmur nedeni ile parti iptal oldu bende çok sıkıldım size gelmek istedim.Otobüse bindim ve sizin evinize yakın olan durağa geldiğinde indim ve yürümeye başladım. Sol tarafımda kendi gölgemin dışında başka bir gölge olduğunu fark ettim. Merakla arkamı dönüp gölgenin sahibine baktım. Kimse yoktu. Herhalde ben yanlış gördüm diyerek önümü döndüm ve o !" dedi durdu. Sanki tekrar yaşıyormuş gibi anlatıyordu. Çok korkmuşa benziyordu. "O kim ?" dedim merakla. Devam etmeye çalışarak titreyen dudağın eşliğinde anlatmaya başladı. "Sanırım katil!" söylediği şeyler gözlerim büyümüştü. Nasıl yani bizim evinin yakınında mıydı ? Sırtını kaşırken acı çekiyormuş gibiydi.
"Katil olduğuna emin misin ?" Başını evet anlamında salladı. Elini sırtından çekip önüne gelen saçlarını geriye doğru yavaşça attı. "Peki nasıl ?" durdu. Gözlerime bakamıyordu. "Bana kolunu açıp, hani konferans salonunda ölü bedenlerin üzerinde gördüğümüz o sembol.." sözünü kesip "Damga!" dedim "Evet.. evet işte o bileğine bıçak ile kazınmıştı. Yüzü gözükmüyordu. Bedeni olduça büyüktü ve siyahlara bürünmüştü. Yüzünü ise siyah bir bandana ile kapatmıştı." derin bir nefes aldı. " Bana sıradaki.." durdu tekrar derin bir nefes alıp devam etti. " Sıradaki kişinin sen olduğunu söyledi!" söylediği şeyle başımdan kaynar sular akmıştı. Soğuk soğuk terlediğimi hissediyordum. Şaka yapar gibi bir halide yoktu. "Peki ya sonra ?" dediğimde gözleri gözlerimi buldu. "Seni öldüreceği tarihi söyledi!" dedi. Titrediğimi hissediyordum. Ne yani psikopat bir seri katil şimdi benim peşimde miydi ? Duyduklarımı sindirmeye çalışıyordum. Beliz son söylediği şeyden sonra bana kocaman bir şekilde sarıldı. Sarılmasına karşılık veremedim. Tamam ölmeyi bir çok defa istemiştim ama bu şekilde ölmek! Gözümün birinden yaş gelmişti Beliz görmeden geri sildim. Derin bir nefes aldım. Geri çekildiğinde.. " Polisi aramalıyız !" dedi. Evet polisin aranması gerekiyordu ama ben hangi tarihte öldürüleceğimi merak ediyordum. " Ne zaman öldüreceğini söyledi ?" sorduğumda tekrar gözlerini kaçırdı. Üçüncü dolunayda." dedi. Bu ne demek oluyordu. Beliz ağlamamak için kendini zor tutuyordu bu her halinden beliydi. "Bilmiyorum internetten bakalım istersen ?" karşılık vermeden ayağa kalkıp çalışma masamın üzerinden leptabımı alıp yatağa geçtim. Beliz de hemen yanımda belirdi. İnternete yazıp bekledim.

SOĞUK KARANLIK  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin