John beni yatağa bıraktığında gözlerimi sıkı sıkı kapalı tutuyordum. Johnun gömleğine sıkıca sarılıp "lütfen kal" diye fısıldadım. Kokusu beni rahatlatıyordu.
Yanıma yatıp sarıldı ve göğüsüne bastırdı beni. Evet burası beni rahatlatabilecek bir yerdi.
John saçlarımla oynuyor ve saçlarıma ufak öpücükler bırakıyordu. Fazla mı ileri gidiyorduk? Düşünecek durumda değildim. Sadece bir an önce sabah olmasını ve sabah olana kadar hiçbirşeyi düşünmemeyi tercih ediyordum.
~'~'
Güneş ışınlarını gözlerimde hissetmeye başladığımda gözlerimi açtım. John beni izliyordu.
"Heyy sen bu bakışla tüm gece beni mi izledin?"
"Evet hemde bir kere gözümü bile kırpmadım"
Kıkırdadığımda zaten yakın olan bedenlerimizi dahada yakınlaştırdı ve anlımdan öptü.
"Sana biraz kan getirelim. Aç bir melezle aynı odada kalmak isteyeceğimi sanmıyorum" dediğinde gülerek elimdeki yastığı ona fırlattım.
Daha sonra telekinezi ile onu yerden kaldırıp yatağa koydum. Evet telekinezi fakat sadece yastık gibi hafif ve küçük şeylerde işe yarıyor. Yani bir işe yaradığı yok. Üşengeçliğimin eseri
John elinde iki torba kanla odaya girdiğinde birini bana fırlattı. Tıpasını açmış olduğu kan direk üzerime döküldüğünde Johna 'bu beyin sana fazla ya' der gibi baktım.
"Hey çok özür dilerim! Üzerine dökmek istememiştim"
"Ama döktün"
"Bekle" dedi ve dolabına doğru ilerleyip bana bir tişört fırlattı.
"Al bunu giy" tişörtü elimde tuttum ve öylece johnun kanını içişini izlemeye devam ettim
"Tamam eliz görgüsüz olma sana bi torba daha vericem giyin önce"
"Eliz niye haraket etmiyosun?"
"Eliz?"
"Ya john sen aptalmısın? Çıkta giyiniyim!" Diye bağırdım sonunda
"Haa o şey mi pardon aklıma gelmedi" diyip odadan çıktı. Karşımda öküz gibi bakıp "hadi giyin" diyor. Çok istiyosan sen giyin.
Johnun verdiği ve bana bolda olsa onun kokusundan dolayı hoşuma giden tişörtle birlikte odadan çıktım.
Bu evi bilmediğim için biraz göz gezdirdim ve aşşağı kata indim. John mutfaktaydı ve elindeki kanı tam atacakken telekinezi ile havada tuttum ve yavaşça kendime çektim. "Sakin ol john birdaha üzerimi değiştirmeye niyetim yok"
"Sen.. Sen büyücü melezi misin?"
"Hayır ben vampir-kurt meleziyim. Kurt kokumu almıyor musun?"
"Alıyorum hemde nasıl" diyip burnunu tuttu ve kendini yelledi. "Ama bunu sadece büyücüler yapar"
"Demekki sadece büyücüler yapmıyormuş. Hadi gidelim artık"
John ile onun arabasına doğru ilerledik ve okula girdik. Kendimi fazla enerjik hissediyordum bugün. Direk spor salonuna girip kum torbasını aramaya başladım. İlk derse girmesemde olurdu. Kum torbasını bulduğumda memnuniyetle gülümsedim ve dolabımdaki siyah sporcu şortunu giyip kum torbasını yumruklamaya başladım.
Uzun süren yumruk ve tekmelerin ardından kendimi duşa attım. Tam suyu açmamla çığlık atıp kaçmam bir oldu. Suyu kapatamıyordum her yerim deli gibi yanıyordu ve ben okulu inletecek derecede bağırıyor ve uluyordum. Bir sürü kişinin aşşağı indiğini hissediyordum. Dünki sarışın çocuk, arkadaşları ve bir sürü kurt daha gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kötü Kızlar Kaybetmez
Vampire'Peki ailem bile olmadan bir Kurtadam olan Alberte güvenmek hata mıydı? Yada ona deliler gibi aşık olmak..' Birinin merhametine değil, bir mucizeye ihtiyacım var. "Ben.." diye fısıldadım. "Insanlara merhamet etmem. Ve kimsenin merhametine ihtiyacım...