5. Bölüm

665 26 2
                                    

Projektör ışıklarının  aydınlattığı mezarlığın  kapısının önündeki büyük kapıdan içeri girdik. Kapının yanındaki nöbet kulübesi önünde güvenlik görevlisi bir adamla konuşuyordu.

Geçerken “iyi akşamlar abi” dedik.

Güvenlik görevlisi ” bu saatte nereye gidiyorsuz?” diye sordu.
Saati net hatırlamıyorum ama muhtemelen 19:45 civarıydı.

Adama ” evimiz Akbelende, oraya gidiyoruz” dedik. 

Güvenlik görevlisi sesini çıkarmadı ve yanındaki adamla konuşmaya devam etti, biz de ilerlemeye devam ettik. Kapıdan mezarlığın içine doğru devam eden asfalt yol boyunca yürüyorduk. Sisten dolayı görüş mesafesi 50 metre kadardı. Mezarlık içerisinde belirli aralıklarla bulunan küçük aydınlatma direklerinin  aydınlattığı bölümler dışında kalan yerler karanlıktı. Sol tarafımız Hristiyan mezarlarının olduğu kısımdı. Bazı mezarların üzerinde mermerden devasa haçlar, bazılarının üzerinde gösterişli melek heykelleri vardı. Sağ tarafımız ise Müslüman mezarlarının​ olduğu kısımdı. Yaşlı çam ağaçları arasında, gece ortaya çıkan yırtıcı kuşların çığlıkları belirli aralıklarla yankılanıyordu. Yürürken bir ara hemen arkamızdan sanki demir bir çubuğun yere düştüğünde çıkardığı ses gibi bir ses duydum. Mustafa’yla aynı anda arkamıza dönüp baktık, yerde bir şey yoktu.

Mustafa’ya ” sen de duydun değil mi?” diye sordum.

“Evet” dedi titrek bir sesle.

MezarlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin