Poyraz ve Sabutay büyük bir dağın yamacına oturmuş, yükseklikten dolayı küçücük gözüken Akıncı Karakol'una bakarak konuşuyorlardı. Konuşmaktan çok kavga ediyorlar desek yeriydi. Çünkü Poyraz, Sabutay'ın zevzekliğine dayanamayıp çenesine sert bir yumruk atmıştı. E tabi Sabutay'da durur mu? O da karşılık vermişti ve şuan Poyraz, onun üzerine çıkmış yüzünü yumrukluyordu. Bir yandan darbeleri savurmaya çalışan Sabutay bir yandan da çene çalmaya devam ediyordu."Ahh yavaş lan!! N'olmuş timde kız var mı diye sorduysam. Hem dediğin gibi bir tek Esila denen kız varmış. Güzel mi diye soruyorum yumruk atıyosun. Aahhh!!! Seksi mi diyorum dirsekle vuruyosun. Lan yeter gözüm gitti!! Niye bu kadar dellendin anlamadım ya."
Poyraz birden durdu ve düşündü. Sabutay'ın her kıza sulandığını biliyordu. Şimdiye kadar onu kaç kızla konuşurken hatta yatarken görmüştü ve hiçbirşey dememişti. Daha doğrusu alışkındı bu duruma. Ancak Sabutay Esila'yı sorduğunda niyeyse gözü dönmüştü. Kendine hakim oldu ve vurmayı bırakıp yerde yatan Sabutay'ın üzerinden kalktı.
"O kıza sulanmayı aklının ucundan bile geçirme. Kalk şimdi karakola gidelim, merak etmişlerdir bizi."
Sabutay yerden kalktı ve üzerini silkeledi. Belli ki henüz aklı başına gelmemişti. Yüzüne piç bir gülümseme ekleyerek konuştu.
"Ben şimdi çözdüm işi. Sen dişi kuşu çoktan kapmışsın. Ondan benim yaklaşmamı istemiyosun dimi, çakaaal."
Poyraz'ın tepesi yine attı. Ama bu sefer kendine hakim oldu ve karakola doğru yürümeye başladı. Uzun bir süre yürüdükten sonra karakolun önüne geldi ve kenarda bankta oturan Esila'yı gördü. Kız uzaklara daldığından mıdır nedir onun geldiğini görmemişti. Poyraz usulca yanına yaklaştı ve kızın kulağına eğilip fısıldadı.
"Birini mi bekliyorsun güzelim?"
Esila kulağında hissettiği fısıltıyla irkildi. O fısıltının Poyraz'a ait olduğunu anlayınca ayağa kalktı ve hiç düşünmeden adamın boynuna atladı.
"Yaşıyorsun. Allah'a şükürler olsun ki yaşıyorsun!"
Poyraz kızın birden boynuna atlamasına şaşırmıştı. Açıkçası sevineceğini düşünmüştü ama bu kadarını da beklemiyordu. Elleri havada kalmıştı. Sonunda o eller de yerini buldu ve kızın belini sıkıca sardı. Bir süre öyle durduktan sonra Esila ne yaptığının farkına vardı. Hızlıca kollarını adamın boynundan çekti ve gözünden akan bir damla yaşı gizlice silerek hazırola geçti.
"İyi olduğunuza sevindim komutanım."
Poyraz, Esila'nın gözlerine baktı. Ağlamış mıydı o ? Ne için ağlamıştı ? Kimin için ağlamıştı ? Kim ağlatmıştı ? Bunları düşününce birden sinirlendi. Acaba sorsamıydı ki ? Ama yok, olmazdı. Onun ne haddine böyle birşeyi sormak. İçten içe dertlenmişti. Sorsa soramazdı, dokunsa dokunamazdı, öpse öpemezdi...
------------------------------------------------------
"Kahretsin ya ben niye sarıldım ki adama. Yanlış anlayacak şimdi. E anlamasında ne yapsın. Sanki adamın sevgilisisinde sarılıyosun. Aferin sana Esila iyi halt ettin. Bir dakka o bana güzelim mi dedi ?! Yok be dememiştir, niye desinki. Yanlış duydum ben herhalde. Yok yok basbayağı güzelim dedi işte. Allah'ım sen yardım et aklımı kaçırıcam bu adam yüzünden. Hayır yani aşık değilim birşey değilim. Bu kadar heyecan ney."
Poyraz karakola geldiğinden beri Esila'nın kafasında bunlar dolaşıp duruyordu. O kadar çok düşünce vardı ki aklında Kemal Albay'ın ona seslendiğini bile duymamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKINCILAR
Fiksi UmumPoyraz ölüm için hazırlanmış bu yiğitlere baktı. Buz mavisi gözlerini her birinin üzerinde tek tek gezdirdi. Bunlara operasyondan önce biraz cesaret gerek diye düşündü, sanki yeterince yokmuş gibi... Elini havaya kaldırarak işaret parmağıyla o güzel...