I Won't Give Up

1.4K 93 26
                                    

Bu bölümün çevirisi için LAboyhes'e teşekkürler.

Dünya dağılsa bile, vazgeçme.

10 Mart, 2012

Dahm Köşkü

Bavulum elimde ve gözyaşlarıyüzümden düşerken Dahm köşkünün ön kapısını gürültülü bir şekilde açtım. O beni Harry'nin haberi bile olmadan kovarak kim olduğunu sanıyor?

Bavulumu sol tarafıma attığımda bardak şeklindeki bir vazoya isabet ettiğinde bu ileri doğru gidip bağırmama yol açtı.

Bunu yapamam. O sürtük bana bunu yapamaz.

Ani bir şekilde cebim titreşmeye başladığında telefonumu kapatmadığımı fark ettim.

"Merhaba?" dedim nefes nefese oflayarak.

"Hangi cehennemdesin?" bu Harry'ydi ve çıldırmış gibi hareket ediyor, gürültü yapıyor ve bir şeyleri itiyordu.

"Ben...Evdeyim." dudağımı ısırdığımda ağzından bir kıkırtı çıkmasına izin verdi.

"Hayır. Benim yaşadığım yer senin evin." Bu beni gülümsetti ve o bir dakikalığına sessiz kaldı. "Dahm'da mısın?"

"Evet. Ama-"

"Oraya geliyorum." Sonra telefon konuşması kesildi ve telefonumu cebime tekrar koyup bavulumu da alıp odama doğru yürüdüm.

Özlemişim. Gerçekten özlemişim. Her şey bıraktığım gibi duruyordu ve odama hala tapıyordum. Ellerim oyulmuş yatak direğine gittiğinde gülümsedim.

Bunu babam ve ben yapmıştık. Yani daha çok babam yapmıştı ama ben babasının küçük yardımcısıydım.

Gözlerimden göz yaşları aktığında yatağıma oturup annemin her zaman vücuduma örttüğü yorganı aldım. Bir insan birini nasıl bu kadar özleyebilirdi?

Hiç ailemin bu kadar erken öleceğini düşünmemiştim...

"Anastasia? Hangi cehennemdesin?" Harry evime izinsiz girmişti.

Hızlıca odamdan çıkıp aşağıya indim ve lobi'de Harry buluştum.

"Neden buradasın?" Ben zorlukla yutkunurken o ellerini saçlarına geçirdi.

"O gece her şeyin planlı olduğunu düşünüyordun, değil mi? Annen bizi birlikte gördükten sonra hiçbir şey yapmayacağını sandın, değil mi?" diye sorduğumda aşağıya doğru bakmaya başladı.

"Neden bilmiyorum ama annem bu sabah gitti.." diye mırıldandığında ona doğru yürüdüm.

"Annen hayatımı kontrol edebileceğini düşünüyor. Bana her istediğinde vurabileceğini düşünüyor. Yatağa gitmeden önce bana vurduğunda sırtımda izler oluştu. Ve uyandığımda ise beni eve yolladı. Sanırım, sana söylemedi." kafamı salladığımda dudağını ısırdı.

"Sana vurdu mu?" Bu soruyu sorarken neredeyse korkmuş görünüyordu.

Tişörtümü düzelttiğimde irkilip sırtımdaki uzun izlere dokundu.

"O benim annem bile olsa, hayatımı nasıl yaşayacağımı söylemesini istemiyorum. Beni koruması veya ona benzer boklar yapması gerektiğini biliyorum ama bunu yapmasını istemiyorum." kafasını salladı ve tişörtümü aşağı indirdi.

Onu aile odamıza götürdüğümde koltuğa oturduk.

"Sana ne yaptı?" Diye sorduğumda yine kafasını salladı.

"Kötü bir şey yapmadı. Bilirsin, sadece birkaç kez vurdu. Belki sana vurduğundan daha fazla." Kafasını aşağı eğerek parmaklarıyla oynamaya başladı. "Ve sonra evleneceğimi söyledi."

Ne?! "Şimdi ne yapacaksın?" Birkaç kere göz kırpıştırdım.

"Bana Penelope adında bir kızı ayarladı ve evleneceğiz."  Bana baktığında göz yaşlarım kemerli çeneme doğru süzüldü. "Bunu yapmaya hakkı var..."

"Ama ya evlenmeni istemiyorsam?" diye sorduğumda gülümsedi.

"Çok fazla seçeneğimin olduğunu sanmıyorum,Anastasia" Ellerini yüzüne koydu ve ben göz yaşlarımın yüzümden düşmemesi için çok çaba sarf ettim. "Ama senden vazgeçmeyeceğim. Bu kesin."

Gülümseyerek ona baktım. "Şey eğer başka seçeneğimiz yoksa bunun hakkında yapabileceğim bir şey de yok." Ayağı kalkıp yatak odama doğru yürümeye başladım.

"Bekle. Nereye gidiyorsun?" Diye sordu peşimden gelerek.

"Um, Odama. Başka nereye gidebilirim?" Ona baktığımda ellerini ceplerine soktu.

"Benimle gel." Omuzlarını silktiğinde gözyaşlarım düşmeye başladı.

"Bunu yapamam. Seninle gelip aşık olmak bile istemediğin birine aşık olmanı izleyemem. Seninle gelip bir başka bir kadınla yaşayamam." Kafamı salladığımda bana doğru bir adım attı.

"Evlenmemi istiyor musun?" diye sorduğunda merdivenlere oturdum.

"Dürüst olmak gerekirse ne yaptığın beni ilgilendirmiyor Harry." Benim yanıma oturdu. Omuzlarımız değiyordu. "Bunun hakkında hiçbir şey yapamam. Eğer o kıza aşık olursan, seni durduramam. Kalbini kontrol edemem."

"Bu komik." dedi ellerimizi birleştirirken. "Çünkü şuan kontrol etmek için bir yolun olduğuna eminsin."

İç çekerek kafamı omzuna koydum. "Eğer evlenmek istiyorsan ve istediğin şey buysa, senin için mutlu olurum."

"Senin teminatına ihtiyacım var." Diye mırıldandığında ağzımdan ufak bir kıkırdama çıktı. "Kızla evlenmek isteyip istemediğimden emin bile değilim."

"Bu yüzden onunla tanışmalısın." Ona baktığımda gülümsedi.

"Bu yüzden onunla tanışmalıyız." Dediğinde kaşlarımı kaldırdım. "Herhangi biriyle evlenmeden önce bana teminat vermelisin."

"Tamam. Sadece onun gelmesini istediğinde söyle." dedim ve güldü.

Elimi alarak etrafına sardı. "Burada kaldığını söylediğin için ne yaptığını bilmiyorum. Annem gitti." Aşağı bakıyordu. "Yani hala kurallarım var ve seni korumak zorundayım. Ben kendi dünyamın adamıyım, ve sözleri asla bozmam, Bayan Greene."

"Bunu gördüğümde inanacağım." Sırıttığımda işaret parmağını çeneme koydu.

Dudakları bana yaklaştığında beni öpmediği için kıvranıyordum. Dudaklarını yalarken yanlışlıkla dili alttaki dudağıma değdi.

"Beni delirtiyorsunuz, Bayan Greene. Ve lanet olsun, cennet gibi kokuyorsunuz"  Kızgın bir sesle söylediğinde ellerimi yumruk yaptım.

Annesi gittiğinde hep böyle mi davranacak? Davranışlarını birden böyle değiştirecek mi? Ama bana karşı böyle davranamaz... Siktir. O evlenecek.

"Eşyalarını al. Benimle geliyorsun." diye talep ederek evin dışına doğru yürüdü.

Ve evleneceğini mi sanıyor? Benim teminatımla? Sürtük sen öyle san.

---

Cr; remediez

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 14, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

headmaster styles. → TürkçeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin