Güç dolu... güçlü bir kelime;
sayısız anlam.29 Şubat, 2012
Anastasia Greene'nin OdasıÇok tatlı... Hipnoz edici. Bu adamın daha fazlasına ihtiyacım vardı, ama acımasız olmayan tarafından. Bulunduğumuz pozisyondan dolayı kıpırdayamıyordum, yapabilsem de kıpırdamazdım zaten.
Ellerimi onun güçlü sırtında dolaştırdım ve vücudunu benimkine bastırdı. Sonunda... İstediğim şey buydu... Ama hayal ettiğim şekilde olmadı...
Dudakları dudaklarımın üzerinde kayıyordu ve kollarını etrafıma sarmasıyla kendimi ona teslim ettim.
Çok güzel... Sevgi dolu... Ona dokunma isteği uyandığında ellerimi göğsüne koydum.
Dudaklarıyla beni boğuyordu ve zorla havayı içime çekebiliyordum. Ama... Çekmeye gerekte yoktu. Beni öpüyordu, şu an ihtiyacım olan tek şey oydu.
Daha iyi ilerleyemez diye düşünürken alnıyla başımı duvara yaslattı. Yavaşça dilini alt dudağımdan içeri ittirdiğinde parmaklarımın arasındaki tişörtünü kavradım. Yumuşak, dil darbeleri; kontrolümü ele geçirmişti. Dilinin her hareketi sanki daha fazlasını istiyormuş gibiydi; daha fazlasını hak ediyordu.
Belimi sıktığında nefesim kesildi. Elleri gövdemden sırtıma kaydı ve parmaklarını oraya bastırdı; büyük ihtimalle gücünü ruhuma aktarıyordu.
''Sana dokunmak istiyorum, Anastasia...'' Dili ağzımdan ayrıldığına konuştu, nefes aldım ve ona baktım.
''Dokun bana...'' Elleri yüzüme dokunduğunda fısıldadım. Bana dokunmasını ve bana sahip olmasını istiyordum.
Gülümsemedi bile, sadece saçımı kulağımın arkasına yerleştirdi ve beni tekrar öptü.
Ona ilk defa dokunmayı ne kadar istediğimden emin değildim. Olmayacaktı; kaderim bunun olmasına izin vermezdi.
''Anastasia...'' Neredeyse bana dokunmaktan vazgeçmiş gibi göründüğünde sesli bir nefes verdim.
İç çektim ve ona baktım, ellerimi tekrar göğsüne koydum.
''Değdi mi?'' Hafifçe sırıtarak sordum.
''Bu kadar beklemeye değdi bebeğim. Bunu yaptığıma pişman olduğumu söyleyemem.'' Duvara yasladığı başımın arkasına kolunu koydu ve eğildi, bana baktı.
''Hala cehennemde kül olmamı istiyor musun?'' Sesim çatallaştığında nefes verdi.
''Hayır. Sadece sinirliydim.'' Kafasını salladı ve çenesini sıktı.
''Hala bana dokunmayı istiyor musun?'' Gözlerim gözlerine kitlendi, dudakları yukarı doğru kalktığında rahatladım.
Bileklerimden tuttu ve beni kendine çekti. Dudaklarını benimkilere bastırdı, inlediğimde öpüşü sertleşti.
Kavrayışlarındaki güçle bana her dokunduğunda titrememe sebep oluyordu. Dokunuşlarının altında kıvranmaktan başka bir şey yapamıyordum.
Büyük eli tişörtümden içeri girdiğinde, öpüşürken gülümsedim. Elini sütyenimin arkasına kadar kaydırdı.
Ne olacağını biliyordum, ve korkuyordum. Harry'den korkmuyordum, ilk seferden korkuyordum.
Ben de elimi onun tişörtünden içeri soktum ve vücuduna dokunduğumda nefesi kesildi. Dudaklarını çekti ve onun kalın göğsünün hizasında ağzım açık kalakaldım.
Beni kaldırdı ve yatağa yatırdı, kollarıyla etrafımı sardı.
''Sen benim prensesimsin, Anastasia. Ve seni koruyacağım...'' Dudakları tenimle buluştuğunda tüylerim diken diken oldu.
''Beni koruyacağını biliyorum.'' Gülümsedim ve çeneme buse kondurdu.
''Yani seni böyle bir acıya itemem.'' Diye mırıldandı, bana baktı. Kafam karışmış gibi baktığımda iç çekti, saçları gözlerinin önünde düşüyordu. ''Bunun için doğru zaman değil.''
Ne demek istediğini anladım.
''Peki ya hazırsam?'' Oturdum ve dizlerimi göğsüme çektim.
''Hazır olamazsın. Ve bunu düşünürken bağırıp çağırmadan duramayacağını biliyorum. Seni incitirim.'' Kafasını salladı, parmaklarıyla saçlarını taradı.
''Ben...'' Bu tartışmaya girmeyecektim. Sonunda beni öptükten sonra onunla kavga etmek istemiyordum. ''Sana sürekli bağırdığım için özür dilerim...''
Elimi tuttuğunda gülümsedim. ''Sana karşı öküz gibi davrandığım için özür dilerim. Ama biz insanız Ana, kavga da etmeliyiz.''
''Bunu sana ben söylemiştim!'' Küçük bir kahkaha attım ve gözlerini düşürdü.
''Düşündüğümden daha farklıydı.'' Diye mırıldandı ve bana yaklaştı.
''Ne demek istiyorsun?'' Diye sordum ve parmaklarıyla oynamaya başladı.
''Seni öpmek. Daha az dramatik ve çekici olur diye düşünmüştüm.'' Yine kahkaha attığımda bana baktı.
''Seni öpmekte farklıydı. Bana göre rahatlatıcıydı.'' Gülümsedim ve elini yanağıma koydu.
Öne eğildi ve beni tekrar öptü. Ve hala ilk seferki gibi büyüleyiciydi. (Y/N: siz de alıştınız öpüşmeye he)
Bir şey hissettim. Saçma aşk filmlerindeki gençlerin beraber ölürlerken hissettiği kıpırtıları. Tabii ben içimdeki tüm kargaşadan haberdardım. (Y/N: hani filmlerdeki gençler birbirlerine aşık olduklarını milyon sene sonra anca anlıyorlar ya ondan bahsediyor)
Gücü muhteşemdi ve daha fazlasını istiyordum.
Üstümden çekildi ve yanağımı okşadı. ''Seni sonunda kollarımda bulmak çok güzel hissettiriyor, Anastasia.''
''Beni kollarında tutmak senin için iyi olmalı.'' Fısıldadım ve küçük bir gülümseme verdi.
Komidindeki saate baktım ve ''10:44'' olduğunu görünce iç çektim. Uyuma saatiydi.
Kollarını bana sardı ve beni yatırdı, başımı göğsüne yasladım. Ellerini saçımda dolaştırdığında gülümsedim. Bunun ne zaman sona ereceğini merak ettim...
''Uyu, güzel bebeğim.'' Alnımı öptü ve güzel bir uykuya dalmak için gözlerimi kapattım.
---
Cr; kalthegoat
Lütfen yorum ve oyları unutmayın <3 Yüzümüzde piç bir gülümseme ile okuduğumuz bir başka bölüm daha ghfdsljgsljdfghnljdf Ayrıca bir önceki bölümde 'sonunda öpüştüler' diye eşe dosta haber falan mı verdiniz okunması diğer bölümlerden daha çabuk arttıda fjsgklsdfhngksldfjk
ŞİMDİ OKUDUĞUN
headmaster styles. → Türkçe
FanficAnastasia, Harry ile tanıştığında her şey haddinden fazla değişti. Tek bildiği şey onunla tanıştığında, kalbini değiştireceğiydi. Onun da değişeceğini asla bilemezdi. - thank you for your permission! @remediez. { çeviri iznimiz vardır. }