Bölüm 3: Yaralı Bir Kız Çocuğu

8 1 0
                                    

Bölüm biraz kısa oldu, biliyorum. Ancak vote ve yorum gelmeyince beraberinde ilham da gelmiyor. Bu seferlik elimden gelen bu kadar oldu.

    İyi okumalar!


     İzmir'de sıcak bir öğlenin ardından gelen serinlik, İzmir halkını oldukça mutlu etmişti. Akşam üzeri, güneş yavaş yavaş batarken çocuklar oyunlarına son hızla devam ediyorlardı. Çiçek bahçesi sitesi sakinlerinin kadınları evlerinde yemeklerini yaparken, erkekleri işlerinde evlerine ekmek kazandırmak icin çalışıyorlardı. Çocukları ise okuldan gelmiş, gelir gelmez de soluğu aşağı parkta bulmuşlardı.

Sitenin; asi tavırlarının aksine masum, güzel bir yüze sahip olan Hasret'i abisi ile birlikte aşağıda futbol oynuyordu. Annesinin ve babasının sıkı tembihine rağmen futbol oynamaktan vazgeçemiyordu. Üzerinde; babasının geçenlerde kutladıkları 7.yaş gününde aldığı Fenerbahçe forması vardı.

     Ayağı ile sürüyerek ilerlediği top ile karşısında kendinden büyük erkek çocuklarına çalımlar atıyordu, attığı paslarla takımının gol atmasına neden oluyor yada topu direkt kaleye çekerek gol atıyordu.

     Onda şöyle bir tuhaflık vardı: onu kızlar evcilik oynamaya çağırdığında gitmez, erkekler kavgaya yada maça çağırdıklarında koşarak giderdi.

     Abisinden ve komşularının torunu Alaz'dan öğrendiği hareketlerle çok iyi kavga ederdi. Böylece her zaman kendini koruyabilirdi. Ama bu durumun tabiki de dezavantajları da vardı. Örneğin, girdiği her kavga sayısı kadar cezası oluyordu. Bu cezalar tabiki de kızının iyiliğini isteyen ve doğal olarak kızının 'gerçek bir kız çocuğu' gibi yetişmesini isteyen babası tarafından veriliyordu. Bu cezalar genelde Fener'in maçını izletmeme, yeni çıkan formalardan almama ve futbol oynamayı yasaklama oluyordu.

     Bugün de o günlerden biri idi. Merve, Özge ve Simge parkta evcilik oynarken, Hasret erkeklerle futbol oynuyordu. En yakın erkek arkadaşı Buğra, ağabeyi Görkem ve kendini herkesten kıskanan Alaz. Bu Alaz'da herkesten kıskanıyordu Hasret'i. Hasret bunun nedenini anlayamayacak kadar küçük olduğu içinde Alaz tavırlarına dikkat etmek zorunda kalmıyordu.

     Erkeklerle top oynaması, rahat hareket edebilmek icin giydiği şortun kısalığı, her gol attığında sarıldığı Buğra ve sevincinden abisinin sırtına atlaması Alazı çıldırtıyordu.

     Kimse onu görmesin, kimse sesini duymasın, kimse ona değmesin istiyordu Alaz. Hasreti sadece kendine saklamak, kimseye göstermemek istiyordu. Abisi ve babası da dahil. Ha bir de ufak erkek kardeşi vardı. Hasretin annesi 7 aylık hamile idi ve 2 ay sonra gelecek bebekte erkekti.

     Hasret, ayağındaki topu sürüyerek ilerletti ve karşı binada oturan Ayı Burak'a çalım attı. Burak yaşına göre fazlaca kilolu olan çok kaba bir çocuktu.Ayı Burak'ı atlattıktan sonra karşı takımın kalecisi ile baş başa kalmıştı. Kalenin sağına bakıp topu sola çekmesi ile şaşıran kaleci topu yakalayamamış ve gol olmuştu.

     Topun fileye girdiğini gören Hasret ve takım arkadaşları sevinirken, karşı takımın oyuncuları topu yakalayamayan kalecilerine sövüyorlardı.

     Hasret üzerindeki Fenerbahçe formasının armasını öptü ve koşarak abisinin sırtına atladı. Abisi onu hemen kavradı ve hızla koşmaya başladı. Sahayı turlarken Hasret iki elini de havaya kaldırmış, yumruk yapmış sevinç nidaları eşliğinde bağırıyordu.

HASRET KALBE DAYANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin