Merhaba arkadaşlar! Okuyucu sayım az olduğu için birkaç aylık bir ara vermeyi düşünüyorum. Bu süreçte birkaç bölüm yazmak, okur sayım belli bir seviyeyi geçince de yazdığım bölümleri ard arda paylaşmayı planlıyorum.
Okuyan herkese şimdiden çok teşekkür ederim 😊
Keyifli okumalar! Multimedia'daki açacağınız yeri yazdım, dinlerseniz sevinirim.
Geçirdiğim bir haftada pek farklı bir şey olmamıştı. İşe gidip gelmiş, İstanbul'daki
arkadaşlarım ve ağabeyim ile konuşmuştum.Onları çok sık aramadığım için bana kızsalarda anlayış göstermişlerdi ve tabiki bundan sonra onları daha sık arayacağıma dair benden sözler almışlardı.
Onun dışındaki bu hafta içinde aldığım en güzel haber ağabeyimin nişanıydı sanırım. Ağabeyim ve sevgili yengem Şebnem uzun bir süredir beraberlerdi ve benim öküz ağabeyimin göz yaşartan evlenme teklifi ile nişan yapmaya karar vermişlerdi.
Ağabeyime kalsa bugün kız isteme, yarın nişan, sonraki gün kına ve en son da düğün ile bir haftaya kalmaz evlenirlerdi. Ama tabiki de her genç kadın gibi Şebnem yengem de o tatlı düğün telaşını yaşamak istiyordu.
Yani yarın Kerem ile beraber İstanbul'a uçuyorduk. Yaptığımız o tartışmadan sonra hayatımız daha sakin olmuştu. Benim kısa bir tribim ile de birlikte olma konusunu ertelemişti. O süre gelene kadar benim yeni bir plan daha yapmam gerekiyordu.
Ağabeyimin kız istemesi ve nişanı ard arda günlerde olacağı için ve Kerem Bey'in İstanbul'da birkaç toplantısı olduğu için bir hafta kalmaya karar verdik. İş yerimden ise proje çizimimi orada da devam ettirmek şartı ile izin alabilmiştim.
Şimdi ise İstanbul'a gitmeden önce kisişel temizliklerimi halletmek üzere önceden sürekli gittiğim kuaförümden ayrılıyordum. Saçlarım ucundan biraz aldırmış ve ombre yaptırmıştım. Biraz değişiklik fena olmazdı.
Hesabı ödeyip teşekkür ettikten sonra arabama geçtim ve evime sürdüm.
Valizime eklediğim kıyafetlerimi son kez kontrol ettim. Kuaföre gitmeden önce hazırladığım makyaj çantamı da valizime ekledim.
Yatağıma geçip uykunun bana gelmesini bekledim. Bu çokta uzun sürmemişti.
***
Sabah hazırlanıp Kerem'in gelmesini beklerken telefonuma gelen mesaj dikkatimi dağıttı. Elime alıp gelen mesaja baktığımda mesajin Kerem'den geldiğini gördüm.
Kimden: Soysuz Kerem
Hasret bana çok kızacaksın ama ben gelemeyeceğim. Acil bir işim çıktı. Gerçekten çok özür dilerim. Birazdan şöförüm gelir seni havaalanına götürür. İstanbul'da yanında ben olmayacağım diye sakın sinirlerimi bozacak bir harekette bulunma. Görüşmemen gereken insanlardan uzak dur. Özellikle Alaz piçinden! Neyse tekrar özür dilerim. Dediğim gibi şoför birazdan gelmiş olur. Seni seviyorum, kendine dikkat et!Hahahaha! Dalga geçiyordu herhalde. Beni tek başıma gönderecek yani İstanbul'a. Ağabeyime ne diyecektim acaba! "Kusura bakma abiciğim ama senin bu hiç sevmediğin benim sevgili(!) sevgilim gelemiyor, beni tek başıma İstanbul'a gönderiyor. Alaz'ın bulunduğu ortamlarda bulunmayacakmışım. Ha bir de beni çok seviyormuş."
Yok hayatta olmaz. Ben bunları abime söylesem nişan falan dinlemez, İzmir'e gelir Kerem'i çıktığı deliğe geri sokardı. O yüzden susmam en iyisiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HASRET KALBE DAYANDI
JugendliteraturBir kadın, yıllar önce bir karar verdi... Belki de vermek zorunda kaldı. Sevdiği adamı kaybetmekten o kadar korktu ki,kaybetti. Verilen bir karar... Bu karar, dillere destan bir sevdayı karaladı. Adam da kadında, giden de kalan da yıkıldı...