(HATIRLATMA)
-Yaşasın, İngilizceden yırttık!!!
Hepimiz çok mutlu olmuştuk.Orhan öğretmen tabi ki bir şey anlamamıştı.Kısa bir şaşkınlıktan sonra kendisine geldi ve bağırdı:
- Susmazsanız kağıtları dağıtmam ve sınava Geç başlarsınız ve yine de zil çalınca kağıtları toplarım.Şimdi buyrun istediğiniz zaman susun.
Hah, Orhan öğretmenin her zamanki lafı.Şimdi kaba olacak ama sınıfta laftan anlamayan Öküzler var.Öğretmenle inatlaşıp susmuyorlar.Ee sizin susturamadığınızı pardon ama Biz nasıl susturalım ki.Anlamıyor işte.
Segenay arkasını dönüp arkadakilere-genellikle sorunlular arka da otururlar- susmalarînı işaret etti.Zar zor lafını dinletti.Hey allahım her sınav bu çekilir mi ya.Boşa geçiyor on dakikamız.Allahtan Sosyal sınavı olacağız ve genelde tarih soruları olacağı için ben de çoğunu sallayacagım.O yüzden zamandan yana sıkıntım yok.
Nihayet Orhan öğretmen sınav kâğıtlarını dağıtmaya karar vermişti. En önde oturanlara gruba yetecek kadar kağıt verip dağıtmalarînı söyledi.Sonra da sınıfa derin bir sessizlik hakim oldu.Sanırım bizim sınıfı susturabilmenin tek yolu sınav yapmak.Hiçbir öğretmen bunu farketmese bari.
Sınav Sonrası...
- Nasıl geçti sınavın?
- Sanane!
-Neden saklıyorsun ki? Sınav Sonuçları açıklanacak nasıl olsa.
- O zaman öğrenirsin Doğukan!
-Ne bağırıyorsun ya.Düzgün bir soru sordum sadece.
- Yüz ifaden öyle söylemiyor ama.
- Ah çok taniyorsun beni.
- git başımdan Doğukan!
-Haha haha haaaa.
Allahım, şu Doğukan'ı al başımdan ya.İki ay oldu bu okula geleli ve iki aydır benle uğraşıyor.Derdi ne benle çözemedim.Sadece o gıcıklık yapsa yine sabrederim ama Berke,o, Arda... Haa bir de Bedirhan var.Okulun ilk haftasında kavga etmiştik ve o en son bana tokat atmıştı.Tüm sınıfta bunu seyretmisti.O günden sonra da hiç yüzüne bakmadım.Bakmıyorum da. Bu tokadın altında kalmazdım ama tam tokadı attığı sırada Orhan öğretmen sınıfa girdi ve olayı gördü ve Bedirhan'a zorla Özür diletti.Ben de olayı büyütmedim ama konuşmam onla zaten umrumda değil.Her neyse Doğukan dan bahsederken nerelere geldim.Aslında tüm sınıfın erkekleri ne sinir oluyorum.Kimseyi sevemedim. Kızların da bazılarına gıcık oluyorum. Şimdi böyle bakınca nerdeyse hiç arkadaşım yok gibi gözüküyor olabilir ama var yani gerçekten var sınıf çok kalabalık-44 kisiyiz-bunların arasında 10 tane arkadaş bana yetiyor da artıyor.Hani daha fazla olsa Hayır demem ama neyse.
Beni böyle düşünceli gören Esila tuttu kolumdan zorla dışarı çıkardı.Ee kız akıllı tabi gelip'Dışarı çıkalım mı'diye sorsa tabi ki de Hayır olurdu cevabım.Ama haklıyım.Şimdi o oturduğum yerden kalkacağım,kapının önünde uzun eşek oynayanları zorlukla geçeceğim,iki kat aşağı ineceğim,falan filan.Şimdi ben buna üşenmiyeyim de neye üşeneyim?Esila da tüm bu düşüncelerimi bildiği için hiç bana sormadan kolumdan tutup dışarı çıkardı.Gerçi pek de pişman sayılmam. Doğukan'dan kurtuldum sonuçta.Ha bir de sınıfta ki zekilerin sınav soruları hakkında ki konuşmalarından.Çok bunalıyorum ya. Zaten kırk dakikadır soru çözmekle uğraşmışım, bir de teneffüs de soruların cevaplarını tartışacağım.Oldu,başka?
Esila ile güzel bir teneffüs geçirmiş sınıfa dönerken Hilale rastladım.Bakışları hiç hayra alamet değildi.Acaba yine ne yapmıştım? Ben böyle düşüne düşüne yanına gittiğimde gayet sakin bir ses tonunda:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AH ŞU ÖĞRENCİLİK(askıya alındı)
Teen Fiction(sınıfta büyük bir gürültü kopar ve ben meraklı iş başında) -Noldu yine? -Eee,şey kapıyı kırdım ben. -Neee!!Hayır başka gün bulamadın mı,bugün sınıfta toplantı var,öğretmenler toplantısı. -Valla kusura bakma Nefise kırarken gününe dikkat edemedim.Bi...