MEDYA: EZGI
Giriş kapısının anahtarını deliğe koyup kapıyı açtım. Içerideki tek ses annemin eski dikiş makinasından yükselen sesti, onun dışında içeriden çıt bile çıkmıyordu.
Anahtarı cebime koyup ayakkabılarımı indirdikten sonra yavaş adımlarla içeriye girdim ve hiç ses çıkarmadan annemin arkasında dikilmeye başladım.
Annem önündeki kumaşı dikmeyi bırakıp arkasına bile dönmeden "neredeydin?" Diye sordu. Aslında ona gerçekleri anlatsam bu kadar sorumsuz bir insan olduğum için bana kızardı.
Bir yalan bulsam hemen anlardı. Bu yalan söyleme kabiliyetimin kötü olmasıyla alakalı değildi, anneler dedektif gibi olur yalan söyleyip söylemediğini hemen anlar. En azından benimki öyleydi.
En sonunda gerçekleri anlatıp kurtulayım dedim.
Başımı öne eğip parmaklarımla oynamaya başladım. "Şey... ben otobüsü kaçırdım" dedim. Binevi yalan söylememiş oluyordum. Yani eğer otobüs durağına gitmiş olsaydım kaçırmayıp binmiş olurdum. Ama gitmemiştim işte.
Annem dikiş makinasını bırakıp ayağa kalktı. Birkaç saniye yüzüme şüpheyle baktıktan sonra "peki telefonun neden kapalıydı?" Diye sordu tekrar.
"Sabah okula giderken düşürdüm. Kendiliğinden kapanmış olmalı. Hiç farketmedim" nefesini sıkıntıyla dışarıya verdikten sonra yüzüme sessizece baktı.
Söylediğim yalanı yutmamış ama hadi bu seferlik böyle olsun der gibi yüzüme bir bir süre baktı.
Küçük bir bakıştan tüm bunları nasıl çıkardığımı sorabilirsiniz ama insan bir süreden sonra tek bir bakışın bile ne kadar anlam taşıdığını sözlerden daha iyi anlar.
Annem sonunda bir süredir kapalı tuttuğu ağzını açmaya karar verip konuşmaya başladı "Hadi git üzerine kuru birşeyler giy kızım. Bende sana yiyecek birşeyler hazırlayayım" dedi gülümseyerek.
O bunu söyledikten sonra zor da olsa gülümseyip kendi odama doğru gittim.
Odam, koridorun sonunda bulunan küçük bir odaydı. Kardeşimle birlikte aynı odada kalmadığım için bana yetiyordu.
Odamda en sevdiğim şey, içinde büyük bir dolabın bulunuyor olmasıydı. Kıyafetlere bayılırdım, param oldukça koşup kıyafet alırdım. Kıyafet almadığım zamanlarda ise kitap veya kozmetik eşyası alırdım.
Süslü biriydim ama süsü fazlaya kaçıranlardan nefret ederdim. Herşey dozunda güzel.
Önce banyoya gidip güzel bir duş almalıydım. Yoksa tüm gün boyunca kendimi kötü hissederdim. Çamur banyosu yapmıştım sonuçta.
←→
Banyodan çıktıktan sonra dolabımın karşısına geçip güzel birşeyler aramaya başladım. Bulduğum koyu yeşil kazağımla bordo pantolonu bir çırpıda üzerime geçirip saçlarımı topuz yaptıktan sonra annemin yanına gitmek için odamdan çıktım.
Annem mutfakta yiyecek birşeyler hazırlamış beni bekliyordu. Kardeşim okulda olduğu için o daha sonra yiyecekti.
Annem hemen tabağımı doldurup önüme indirdikten sonra kendinkini de doldurup benimle birlikte yemeye başladı.
Uzun süren sessiz yemek yememizden sonra annemin bakışlarını üzerimde olduğunu hissettim. Bu bakışların garip birşey sormadan önceki bakışlar olduğunu biliyordum, her zaman sevmediği birşey soracağında veya garip birşeyler soracağında attığı bakıştı bu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANLI TUVAL
Teen FictionÖnünüzde tuvaller olduğunu düşünün, insanların hayatlarını resmedildiği tuvaller. Bu resimleri o tuvalere sizler yapıyorsunuz, o tuvallerdeki resmin nasıl olacağını sizler karar veriyorsunuz. Herkesin hayatının resmedildiği tuvallerde her tondan re...