Melina,Ecthelion'un alnındaki ve kolundaki yara ile ilgileniyordu.Ectehlion'un yüz ifadesi hiç değişmiyordu.Sadece Melina'ya bakıyordu.Lord Glorfindel ile düşmanı o oyalamış bunun sayesinde de Gondolin gizli kalmıştı.Noldor bir süre daha huzurlu yaşayabilirdi.Melina birden durdu
"Canınız yanmıyor mu?" diye sordu
"Eliniz çok hafif"
Melina gülümsedi ve devam etti bu sırada Ecthelion konu açma sırasının onda olduğunu anladı ve "Thuringwethil ile mücadeleden sağ çıkan azdır" dedi ve gözlerini Melina'nınkine dikti ardından devam etti "siz de bu azınlıktansınız" dedi Melina'nın eli beyaz elbisesinin üzerine indi ve gözlerini kaçırdı
"Bunu bir elf beyinden duymak beni mutlu etti"
"Hitabınız buz kadar soğuk lakin kelimeleriniz ise Laurelin'in meyvesi kadar sıcak, yüzünüz bir o kadar ifadesiz lakin bir o kadar da gülümsemek üzere, bir o kadar nazik bir o kadar da sert, neşeniz bir o kadar toy, bilgeliğiniz ise bir o kadar baliğ" dedi Ecthelion ve ilk kez Melina'ya o kadar içten seslendi ki Melina adeta olduğu yerde mıhlandı.Ve içinde verdiği büyük savaştan sonra kafasını hafif geri çekip Ecthelion'a "Anma törenine geç kalmak hoş olmaz" dedi davet edercesine.Ecthelion hafifçe kafasını salladı ve Melina'nın ardından kralın büyük salonuna girdi.
O gece Noldor ne yeni kralları için sevinebildi ne de teker teker yas tutabildi her ölen için.sayısız gözyaşı savaşı...Mandos demişti Teleri'nin kuğuları yakıldıktan sonra ama geçti artık noldor bir kere körleşmişti sinirden, biricik kralları öldürülmüştü.Lailas'da büyük bir keder vardı dostu için.Fingon ve Lailas uzun süredir dostlardı hatta Fingon,Lailas ile olan dostluğunu "Eski günleri unutturacak bir şer zihnime işlese bile Lailas ile yaşadığım maceraları unutamam"diyerek özetlemişti.Turgon, ağabeyi için çok üzgündü, önce kız kardeşini sonra babasını sonra ise ağabeyini kaybetmişti.
Lailas ve Melina alışmıştı öksüzlüğe, Celeb ve Loth'dan ayrılırken Melian, bir elfi bırakın bir İnsana göre bile tam yetişkin yaşta değildi.Lailas ise daha yeni 100 yaşına gitmişti.
Ah,Lailas de lai hendi
hin-u de sael
hi-an na caure
Ah, Melina de Melima
hen anta kal-i Telperion
hon kal-i Laurelin
Melina gözlerini kapattı ve huzuru buldu açmak istemiyordu... sanki gözlerini açarsa yine bir şeyler için endişeye düşüp içi içini kemirecekti, veya Lailas'ın hüzünlü yüzünden korkuyordu.Nefes aldı
Melina babasına doğru koşuyordu.Celeb kızına kollarını açmış kahkahalarla gülüyordu
"Baba bak sana ne getirdim" dedi ve avucunu açtı ve gümüş bir çiçek çıktı bu oldukça güzeldi Celeb gülümsedi "Teşekkür ederim Lalaith" dedi bu ismi hatırlıyordu Melina "gülen " anlamına geliyordu birden babası elini cebine attı ve
"Bak senin için de ben bir şey getirdim"
ah biricik babası, nasıl özlemişti şimdi onu.Adı onun gümüş saçlı olduğunu sanmanıza yol açmasın o siyah saçlıydı ama yüzü gümüş gibiydi ve şüphesiz tüm Noldor içerisinde gümüşü en güzel işleyenlerdendi o birden gözünü açtı ve eli boynuna gitti ama gözünü tekrar kapattı ama göz yaşları düştü.Annesi aklındaydı her zaman onun güzel perimsi yüzü.
Loth, Noldor'un en güzellerindendi.Kızı ona çok benzerdi.Hür düşünceli ve güçlülerdi, bilinmezliğe karşı olan merakları vardı.Loth, Noldor'da ak-çehreli olarak da bilinirdi.Vana'dan canlıların dilini öğrenmişti.Bütün çiçek ve bitkilere karşı bir sevgisi vardı.Celeb Hanedanının yaşadığı yerde zaten hep gümüş çiçekler olurdu.Sembolleri oydu zaten Celebloth (gümüş çiçek)Ne özlemişti annesinin bahçesinde koşmayı Lailas ile...
Acaba nasıldılar şimdi.Annesi ağabeyine çok kızmış mıdır akraba kıyımından dolayı?veya ona kızmış mıdır Gondolin'e giderken yalnız bıraktığında.Gözünü açtı ve ağabeyinin omzuna koydu kafasını.Gözlerinden anlamsızca yaşlar dökülüyordu.İçinde sonsuz bir özlem vardı.Sevgiye olan açlığı ,Ungoliant'ın açlığıyla yarışırdı.Ayağı kalktı
"Ben gidiyorum Lailas sen nerede kalacaksın"
"Ben sonra gelirim yerini biliyorum, yanında bir konak var zaten" dedi kısık sesle
kardeşi ayağa kalktı siyah pelerini dalgalandı.Yavaşça beyaz Gondolin sokaklarından geçti.Bahçesine gitti ve bri yere oturdu ,annesininkiler gibi yapamadığı beyaz-gümüş bir çiçeğe bakmaya başladı.Gözlerindeki yaşların yaptığı buğulanmadan görememeye başlamıştı.Üşüyordu ama umrunda değildi lakin birden ürperti geçti ve kafasını geniş bir omuza yasladı...
"B-ben artık yoruldum"
"Biliyorum"
"Tekrar göremeden ölmek istemiyorum-"
"Korkma "
"Hayır korkmuyorum ölümden veya bedensel acıdan"
"Neden kokuyorsun?"
"Zamanın olmadığı bir boşluk ve sonsuz bekleyişten"
****************************************************
Yukarıdaki şiir-yazının çevirisi
Yeşil gözlü Lailas
kalbi bilge
ve bir o kadar korkusuz
Adil Melima
Yüzü Telperion gibi
Kalbi Laurelin gibi parlar...
Okuduğunuz için teşekkürler...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melina
FanfictionNoldor'un en adaletlisi,Mandos'un gözdesi,Finwe hanedanındakilerin en iyi dostu; gri çeliğin solgunluğundaki yüzü,gri pelerini ve güzel yüzü ile şüphesiz o Noldor'un gururuydu Valar'ın merhametini en çok hak eden kişi. Ecthelion anladı sonun gelişin...