Gözüme giren güneşi engellemek için sağ elimi kaldırıp yüzüme tuttum. Gözlerimi sıkıca yumup önümdeki bulanık görüntüyü silmeye çalıştım.
Aklıma gelen isimle istemsizce kasılan kaslarım bana bağıran beynim eşliğinde yerlerinden kalkarak aşağı koştular.
Birkaç kez tökezlediğim merdivenlerden sonunda düşmeden inmeyi başardığım sırada Yoongi mutfaktan elinde su dolu kapla çıkıyordu.
Hızla Yoongi'nin peşinden salona girerek etrafta göz gezdirdim. Koltuğa bakmaya korkuyordum.
Sırayla herkese gözümün ucuyla baktıktan sonra dolan gözlerimi koltuğa çevirdim.
Jimin hala hareketsiz bir biçimde,soluk teniyle orada yatıyordu. Sanki bir gecede tüm kanı çekilmiş,zayıflamıştı.
Yugyeom içeri girerek hepimize baktı.
"Çocuklar,malesef hiçbirinizin kanı Jimin'e uymuyor. Acilen kana ihtiyacımız var. Bu şekilde " derin bir nefes alıp ellerini önünde birleştirdi "bu şekilde daha fazla dayanamaz."
Yugyeom'a dönerek kolumu açtım.
"Benden denemediniz ,değil mi ?"
Jungkook oturduğu yerden kalkarken Hoseok onu göğsünden tuttu.
Yugyeom bana dikkatle bakarken gözlerimi yavaşça kapatıp açtım. Çantasına dönerken bana oturmamı söyledi.
Elinde kolumu sıkmak için lastik,pamuk ve enjektör vardı.
Lastiği koluma bağladıktan sonra pamukla damarımın üzerini sildi. Daha sonra son kez bana bakarak enjektörü derime sapladı.
Acıyla gözlerimi kapatıp geri açtığım zaman Tae dikkatle gözlerime bakıyordu.
İlk başta anlamasam bile kafamı sol taraftaki aynaya çevirince bakma nedenini anlamıştım.
O sırada Yugyeom enjektörü çıkartıp lastiği açtı ve pamuğu deldiği yere koydu.
"Bastırmayı unutma."
Cevap vermeden aynada kendime bakarak yürüdüm. Aynanın önüne geldiğimde gözlerime dikkatle baktım.
Grimsi parlak kendini daha çok beyaza bırakmış,içinde yeşil lekeler barındırıyordu.
Gözümü tekrar açıp kapatarak aynaya baktım. Geçmişti. Evet geçmişti. Ama başıma saplanan korkunç ağrıyla bulduğum ilk yere tutundum ve yere çöktüm.
İsmimi bağıran sesleri duyuyordum ama sanki orada değil gibiydim. Kesik görüntüler zihnimden gözlerimin önüne akarken tek bir anda kaldım.
Etraf karanlıktı. Ortama cılız bir sarı ışık konulmuştu. Ayak sesleri duyarken kendimi duvara daha çok ittim. Şansım varsa karanlık beni saklardı.
"Hoşgeldin,kızım."
Nefesimi tutarak bekledim.
"Gözlerin kendini ele veriyor Elizya." birkaç kez dilini damağına vurarak cık sesi çıkarttı.
"Bu geçmiş değil,geleceğinden bir an da değil. Şu an tam da olduğun an ,kızım."
Kızım kelimesiyle ensemdeki tüylerin ayaklandığını hissettim.
"Benden ne istiyorsun ?"
Kahkaha atarak iyice ışığın altına geldi. Gözleri,gözbebeklerimi delercesine odaklıydı.
"Senden ne istediğimi mi merak ediyorsun ? Öğreneceksin. Abin de sen de öğreneceksiniz."
Bir adım öne atarak daha fazla görüş açısına girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LIMITLESS |jeon jungkook
Fanfiction"Benim sınırım yok,peki senin benim sınırımı çizmeye gücün var mı ?" başlangıç :18.03.2017 ~ bitiş : 18.08.2017 ~