Önünde durduğumuz mezara baktım. Sahte mi gerçek mi emin değildim. Ama içimden bir ses babamın burda olmadığını söylüyordu.
Mezar taşından gözlerimi ayırıp arkama döndüm. Hepsi gecenin bir köründe benim için kalkmış ve ellerinde kürekle bulduğumuz mezarlığa gelmişlerdi.
Babamın mezarına. Öz babamın mezarına.
Gözlerimde kararsızlık yoktu buna emindim. Kimseye gözükmeden bu mezarın boş olduğunu kendime kanıtlamalıydım.
Jimin öten baykuşun sesiyle Yoongi'nin tek kolunu sardı. Jungkook yanıma gelip hazır olduğumu anlamak istercesine gözlerime baktı.
Hazırdım.
"Elizya gözlerinin karanlıkta bu denli parlamasına senelerdir alışamadım."
Tae'ye dönüp gülümserken duygularımı kontrol altında tutmaya çalışıyordum.
Onları korkutmak istemiyordum.
Ayın önüne gelen bulutla etraf kapkaranlık olurken ellerimle yardımı olması için minik ateş ışıkları oluşturdum.
Hepsi bana hayran gibi bakarken bu beni utandırmış, kafamı çevirmeme neden olmuştu.
Hoseok öne atıldı. Elindeki küreği bir kez havaya hafifçe atıp geri tutarken bana baktı.
"Eh, başlayalım o zaman."
Hepsi mezarı açmaya başlarken ben onlara yardım olsun diye ışık görevi görüyordum.
Bir müddet sonra ellerim yedisine birden yetmemeye başladı.
Daha önce sadece küçükken denediğim bir şeyi denemek istedim.
Ellerimi iki yanımda yumruk yaparken gözlerimi kapattım.
"Elizya ne ol-"
Jimin soru sormaya çalışmıştı ama lafı biri tarafından kesilmişti.
Hepsinin bana baktığını biliyordum ve başarısız olmak istememiştim o an.
Bunu yapmalıydım. Yapabilirdim.
Tüm vücudumun alev kaplı olduğunu düşündüm. O an zihnim tamamen boştu.
Tamamen ateşe odaklıydım.
Hoseok değişik bir ses çıkardı ve ardından çatırtılar duydum.
Başarmıştım. Tüm vücudumu alevle kaplamayı başarmıştım.
Gözlerimi açarak etrafa baktım. Sanki etrafımda görünmez bir çember vardı ve o çember ateşten oluşuyordu.
Dışarıyı hafif turuncu görüyordum.
"Hadi acele edin bu şekilde fazla dayanamaz."
Jin haklıydı. Bunu ilk kez başarmış olmama rağmen hemen fark etmiştim. Sanki biri tüm enerjimi ufak ufak sömürüyor gibiydi.
Yavaş yavaş bilincim bedenimi kaybederken sendeledim. Elim başıma gitti ve benim bile zor duyduğum sesimle Jungkook'a seslendim.
En son duyduğum kelime haklıymışız oldu.
•°•°•°•°•°•°•°•°•°•
Başımı koyduğum yumuşak yerden kaldırdım. Mezarlıkta olduğumuzu hatırlıyordum. Buraya ne zaman gelmiştik ki ?
Yattığım yumuşak yerin Jungkook'un göğsü olduğunu tek gözüm kapalı bir biçimde bakarken fark ettim.
Hareketlendiğimi fark edince dağılmış saçlarıyla kafasını kaldırdı. Tek eliyle gözünü ovalarken esneyerek günaydın dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LIMITLESS |jeon jungkook
Fiksi Penggemar"Benim sınırım yok,peki senin benim sınırımı çizmeye gücün var mı ?" başlangıç :18.03.2017 ~ bitiş : 18.08.2017 ~