//9//

562 65 183
                                    

bölüm şarkısı: edis - çok çok

⭐️

Annem hep, olur da birini seversen sakın bırakma onu, derdi. Sakın bırakma, söyle gitsin sevdiğini, bu hayat çekilmez eğer sevmezsen, söyle sevdiğini ki o da seni sevsin.

Şimdiye dek birini sevmediğim yahut hoşlanmadığım düşüncesi aklımın yollarında yürüyordu, hiç kimseyi sevmemiş, hiç aşk isimli şu deliliğe düşmemiştim. Babamın da dediği gibi haylazın tekiydim, babam her daim biz bunu yaparken hata yaptık, işi gücü aşna fişne diyerek başımın etini yer sonra anneme yakınırdı, sahiden de öyleydim, lise yıllarımda Hoseok ve onun delilikleriyle baş etmiştim, ara sıra da birilerini keserdik ama hepsi hevesti işte. Hoseok ile buluştuğumuz zaman gider öpüşen çiftleri falan dikizler, kuzenimin ulan bir bana mı yok şöyle yar diyerek yakarışlarını dinler, sonra oturur çekirdek çitlerdik, Jungkook yanımıza gelince abi gibi davranıp ahlak dersi verdiğimiz de olurdu. Kimseye aşık olmamış veyahut öyle işlere girişmemiştim, aşk denen kavram hayatımda bir köşede sürünüp gitmişti ve ne zaman birbiriyle oynaşan çiftleri görsem kusacak gibi yapıyor, gözlerimi manyak bir yavaşlıkla deviriyordum, hatta bir ara Hoseok'un saplığının bana da bulaştığını sanıp kendime jilet atasım bile gelmişti ama sonuç buydu, sevmemiş ve sevilmemiştim.

Annem doğru konuşurdu, kadın zaten süper birisiydi ve ben nasıl bu kadından çıktım diyerek ağzımı açtığım sırada, ağzıma terlikle vururdu, o esnada ağzım yamulurdu falan fistan. Eh, benim annem sonuçta.

Neyse gençler, lafı dolandırmadan demek istediğim şu, eğer olur da birine kalbimi kaptırırsam sanırım deli aşık olacağım, sonra da onu hiç bırakmayacağım.

"Biri bana ne yaptığımızı açıklayabilir mi?"

Beş kafadar bir arabaya sıkışmışken düşündüğüm şeyler bunlardı işte. Yoongi'nin sürücü koltuğunda delicesine rap yapışını dinliyor, Jungkook'un onu salyalarını akıtarak seyretmesine gözlerimi deviriyordum. Hoseok Jungkook ile aramıza oturmuştu ve ayaklarını pedala uzattığında Yoongi ona sıkı bir küfür çekmişti, kuzenim de siktir deli diyerek ortalığın tozunu attırmıştı. Pekâlâ, buraya kadar nasıl geldiğimizi anlatıyorum. Jimin ile yaşadığım ufak çaplı şokun sonrasında Yoongi ve Hoseok yanımızda bitmiş, ortam görün ortam diyerek ikimizi de arabaya fırlatmışlardı, Jungkook da sonradan yanımıza damlamıştı tabii. Amaç neydi, bilmiyordum, herhalde hava falan alacak veya bana şehri gezdireceklerdi. Yoongi'nin araba yarışlarından birinde kazandığı üstü açık spor arabasıyla şehri turlarken, hepimiz de delirmiş gibi davranıyorduk, radyoda yolla kaderim yolla diye bir şarkı çalıyordu ve Hoseok şarkıyı acayip sevmişti, öyle ki bağıra çağıra söylemeye başlamıştı ve ben bununla nasıl arkadaş oldum lan diyerek hayatı sorgulasam da, ortam böyleydi işte.

"Sana şehri gezdirelim dedik," diyerek sorumu yanıtladı, Yoongi. "Daha doğrusu Jimin demişti yani hepsi onun başının altından-"

"Sen niye her seferinde beni ifşalama peşindesin?"

Jimin, ruhsuz bir ifadeyle mırıldandı. Tamam, onunla şu öpme meselesinden beri tek kelime dahi konuşmamıştık. Gerçi o anın üstünden herhalde yarım saat falan geçmişti ama konumuz bu değil, gençler. Konuşmamıştık işte, Jimin'e ara sıra kaçamak bakışlar atmakla yetinmiştim, ne yalan söyleyeyim kalbim maratona çıkmış gibi atıyordu. Dudağının izi hâlâ orada sayılırdı, arabaya binerken elimin yanağımda olduğunu fark etmiştim, Jungkook yüzündeki iğrenir ifadeyi silmeden aşık mısın sen diyerek beyin fırtınası yapmıştı. Ve, buradayız.

first prince lady, vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin