Bana ait olmadığını biliyordum. Onu reddettikten sonra bende takılı kalmayacağını biliyordum. Her ittiğimde geri dönemezdi ya. Kabullenmiştim ama bu ölü gibi gezinmeme engel değildi. Ne yaparsam yapayım gitmiyordu gözümün önünden.
"Chris William hakkında endişelendiğini söyledi," dedi Eva karşımdaki banka otururken. "Sürekli içiyormuş. Üstelik en sevdiği içki olan şarabı ağzına sürmüyormuş."
Burukça gülümsedim. Kızların benim hakkımda endişelendiğini görebiliyordum ama yanıma gelmeye çekindikleri ortadaydı. O kadar hassastım ki ben bile kendimden çekiniyordum. Ara sıra Sana yanıma uğruyordu ancak Eva hiç gitmiyordu bile. Christina ise benden uzak duruyordu. Koridorda karşılaştığımızda gülümsüyor ve hemen ardından koşarcasına uzaklaşıyordu. Onların Vilde ile aralarındaki bağın daha farklı olduğunu bildiğimden yaptığını anlıyordum ama bu kalbimin kırılmasını engellemiyordu. Onları özlemiştim. Birlikte eğlenmeyi özlemiştim.Vilde'yı henüz görmesem de onu göreceğim zamanın yakın olduğunun farkındaydım. Birbirimizden sonsuza dek kaçamazdık. O zamanın gelmesini her ne kadar istesem de korkuyordum. Tepkisi sert olursa buna dayanamayacağımı biliyordum çünkü.
"Ona benim de senin hakkında endişelendiğimi söyledim. William'a ileteceğine eminim. Belki mesaj atar, ha?" Kafamı umutsuzca iki yana sallayıp telefonumdan dudak yiyici kızılın profiline girdim. Son fotoğrafını açtıktan sonra telefonumu Eva'ya uzattım.
Fotoğrafta William gülümseyip gözlerini kapatmış bir şekilde dudak yiyici kızıla yaslanmıştı, dudak yiyici kızıl ise dişlerini göstererek ona bakıyordu. Fotoğraftan çıkardığım anlamlar bana çoktan unutuldun diyordu. "Onlar mutlular Eva. Ben artık yokum."
Eva gözlerini devirdikten sonra bana telefonumu uzattı. Kendi telefonundan kısa bir mesaj çekti ve bana döndü. "Chris'in benim dikkatimi çekmek için her hafta farklı bir kızla yanımdan geçerek selam verdiğini biliyor muydun?" Gözlerim şaşkınlıkla açılırken o gülmeye başladı. "O kadar sinirlerim bozuluyordu ki. Benden hoşlanma ihtimalinin olmadığını düşünüyordum. Ama bu bir oyundu N. Aslında yapmak istediği şey dikkatimi çekmekti. William'ın da amacının o olduğuna eminim."
Siyah Porsche'yi gördüğümde bir an kalbim duracak sandım. İçinden çıkan Chris ve William bize doğru yürürlerken elimle kalbimi kontrol etme ihtiyacı hissetmiştim. Sorun yok, atıyordu.
Neredeyse önümüzde durduklarında William'ın rahatsız yüz ifadesi istenmediğimi ortaya seriyordu. Oturduğum banktan kalktım ve Eva'ya kızları bulacağıma dair bir şeyler söyledim. Arkamı döndüğüm sırada duyduğum söylerle duraksadım. "Sana beni görmek istemediğini söylemiştim. Midesini bulandırıyorum."
Yavaşça arkama döndüğümde William ile göz göze gelmiştim. "Midemi bulandırdığın doğru ama bu görünüşünle alakalı değil William. O kızla alakalı." Kalktığım banka otururken alayla dudaklarını büzdü.
"Kıskandın mı yoksa?" Bu kıskanmak mıydı bilmiyorum. Sadece yedirememiş de olabilirdim. Ama kesinlikle kötü hissettirdiği açıktı. "Bak William. Dünya senin çevrende dönmüyor. Bu kıskanmak değil anlıyor musun? Bu görüntü kirliliği."
Öyleydi, kızıl kafasını yolmamak için baya çaba sarf ediyordum. "Bende sen ölü gibi gezerken aynı şeyi düşünüyordum. Neyin var senin?"
Bize şaşkınlıkla bakan Chris ve Eva'yı unutmuş tartışıyorduk. Bize bakan gözleri merak doluydu. Ne yaptığımızı anlamıyorlardı. Bir an birbirimizden kaçarken diğer an tutkulu bir kavgaya tutuşuyorduk. Dengesizdik. Ben de bir sonraki adımımızı kestiremiyordum.
"Vilde öğrendi. Senin yüzünden en yakın arkadaşımı kaybettim." Ayağa kalkarak karşıma geçtiğinde alaylı ifadesi gitmiş yerine ciddi bir William gelmişti. "Buna senin duyguların sebep oldu aptal. Sen yaklaşmama izin vermeseydin Vilde öğrenmezdi. Ama beni suçlamak kolay öyle değil mi? William kötü, William bencil, William'ın kalbi yok öyle değil mi?"
Bağırırken ben yerimde iyice küçülmüştüm. İlk defa bu kadar sinirli görüyordum onu. Ve korkmuştum çünkü gözlerinden çıkan alevlerin hedefinin ben olduğunu, yakacağını biliyordum. "Senden gerçekten hoşlanmıştım biliyor musun? Ve sen bunu mahvettin."
Arkamı dönüp koşmaya başladığımda seslenen Eva'yı umursamadan devam ettim. Mahvetmiştim. Kendimden başka suçlu yoktu. Ve bu inanılmaz derecede canımı acıtıyordu.
Sizi seviyorum,xoxo.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
asshole • noorhelm
Short Story"Call me what you want." "I choose to call you asshole." Tüm hakları Noora'nın kırmızı ruj kabının içinde saklıdır. 15.06.17 - 26.08.17