1.4

760 56 9
                                    

"Hep böyle kaçtığın yerlerde mi ağlarsın?" diye seslenilince olduğum yerde durdum. Her yerde karşıma çıkıyordu, neden ondan kurtulmama izin vermiyordu?

"Lütfen, lütfen uzak dur benden. Tanıyamıyorum artık kendimi." Hıçkırıklarım içimden çıkmak için baskı yaptıklarında inatla onları geri gönderdim. Peşimi bırakmasını sağlayana kadar direnecektim. "Sana bana aşık olacaksın demiştim."

İnkar etmedim. Bununla uğraşamazdım. Zaten kendimde emin olamıyordum ona aşık olup olmadığıma. Aşk neydi ki? Vilde'nın hissettiğiyse eğer aşık değildim. Eğer Eva ise olasıydı. Belki de aşk herkesçe göreceli bir kavramdı. "Sana nefret mesajları attığımda beni bulacağını söylemiştin," dedim arkamı dönmeden. "Kaybettin William."

William söylediklerimi idrak edemeden uçarcasına koşmaya başladım. Az önce ne yaptığımı düşünürsem kafayı yiyecektim. Bu yüzden koştum. Eve nihayet vardığımda telefonumdaki adımsayar 25.000'i gösteriyordu.

Anahtarlarımı titreyen ellerimle yuvasına yerleştirip kapıyı açtım. Eve girdiğimde yüzüme çarpan sıcaklık gerçekler gibiydi.

Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken odama girip kapıyı çarptım. Yastığın altına kafamı sokarak burada ölüp ölemeyeceğimi merak ettim. Bu sorunun cevabına ihtiyacım vardı çünkü ona göre bu yastığın altından hiç çıkmama kararı alacaktım.

"N, depresyonda mısın yoksa?" Eskild'in sesini duyunca kafamdaki yastığı çekip dağılmış saçlarımın arasından ona baktım. Elinde dondurma kutusu ve iki kaşıkla birlikte masumca bana bakıyordu.

Elimle yanımı işaret ederek yatakta biraz kaydım. Gülümseyerek yanıma oturdu ve kaşıklardan birini bana uzattı. "Yanlış anlama ama hemcinslerinden nefret ediyorum, sen nasıl sevebiliyorsun?"

"Onları yatakta gör bir de sen," dedi ve kaşığını dondurmaya daldırdı. Kusma sesleri çıkararak bende dondurmayı kaşıkladım. "Anlat bana."

Derin bir nefes aldım. Ne söyleyeceğimi kafamda toparlamak için kendime izin verdim.

"Vilde'nın aşık olduğu çocuğu hatırlıyorsundur, çocuğa sahte hattan nefret mesajları attım. Sonra ona okulda çıkıştım ve çocuk bana kafayı taktı. Sürekli randevu için peşimde koştu. Bende etkilendim," duraksayıp tepkisini ölçtükten sonra devam ettim. "Ama Vilde üzülmesin diye belli etmedim. Son güzel bir gece geçirelim istedim ve onca güzel kelimeden sonra onu başka bir kızla öpüşürken gördüm. Vilde'yı teselli ederken ne kadar zorlandım bir fikrin var mı? Gecenin sonunda peşimden geldiğinde ise sahte hattan mesaj atanın ben olduğumu söyledim. Sanırım sonsuza dek bitti."

Dondurmalı kaşığı ağzıma tıkıp gelen ağlama dalgasını durdurdu. "Bak Noora, erkek olduğum için ve sürekli başkaları ile yattığım için demiyorum ama erkekler böyledir. Birini isterler, birini alırlar ve başkasını isterler. Bu döngü sonsuza dek devam eder."

Linn başını kapıdan sarkıtarak acınası halime karşın dudaklarını büzdü. "Vilde'yı önemsemen çok hoş ama başka ihtiyaçlarını da karşıla artık." Süs yastıklarından birini ona fırlattım. Tek eliyle yakaladıktan sonra o da yatağa oturarak kafasını duvara yasladı.

"Bir seferinde bir erkekle iki ay çıkmıştım." Şaşkınlıkla Linn'e bakarken o erkeğin kim olduğunu merak etmiştim. "Yakışıklıydı anlıyor musunuz, her iki anlamda da. Neyse sonuç olarak ona aşık olduğumu sanmıştım."

Linn bile aşık olduğunu sandıysa benim halim ne olurdu merak ediyordum. "Sonra beni aldattı. Mutlu son."

Hikayenin baştan buraya varacağını anlamadığımdan biraz hayal kırıklığına uğramıştım açıkçası. Kaşığı Linn'e uzatıp dondurmayı yemesini izledim. Acı çekiyor gibi gözükmüyordu. Kaşığı geri almalıydım belki de.

"Mesaj atanın sen olduğunu öğrendiği için pişman mısın?" diye sordu Eskild. Kafamı iki yana salladıktan sonra aslında biraz rahatladığımı fark ettim. "Pantalonundaki delikten dolayı bana biraz öfkeli olabilir. Yüzüne boya da fırlamıştı. Birde her konuşmada ona hakaret ettiğim gerçeği var. Sanırım yakışıklı, karizmatik ve gülüşünün güzel olduğunu da kabul ettim. Kısacası sıçmışım."

Sona doğru yüzüm iyice asılmıştı. Benim başta Vilde'nın bu halde olmasının verdiği kızgınla yaptığım şeyler bizi ne hale getirmişti. Linn omzumu sıvazlayıp dondurma yemeğe devam etti. Eskild bir şey söyleyeceği sırada zil çaldı.

Kapıya en yakın olan ben olduğum için oflayarak ayağa kalktım. Kapının deliğinden baktığımda kimse görünmüyordu. Kapıyı açtım ve gerçekten de kimse yoktu. Belki de çalan kişi gitmiştir diye bakınırken yere bırakılan paketi gördüm.

Kocaman kutuyu açtığımda o gün onun sırasına sürdüğüm yapıştırıcı sayesinde açılan büyük delikli pantolonunu gördüm. Onu çıkarttıktan sonra altında bir pasta ve bir şarap vardı. Onları da çıkardıktan sonra kırmızı bir kart vardı. Yazılanları okuyunca bir gülümseme dudaklarımda yer bulmuştu.

"Hala nefret ettiğini mi sanıyorsun benden? Eğer cevabın hayır ise özür dilemen için seni dışarıda bekliyor olacağım. Pasta ve şarap sevdiğimi nereden tahmin ettiğini soracağım ve gülüşeceğiz. Havadan sudan konuşacağız böylece senin bizim birbirimiz için yaratıldığını anlamanı sağlayacağım. Çünkü o havadan sudan konuşma bize dönüşecek. Yan yanayken her şey biz olacak. Pantolon ileride bakıp ne kadar inatçı olduğunu ve buna rağmen seni nasıl kazandığımı hatırlatacak sana. Kısaca Noora Amalie Saetre, dışarı gel."




Eskild ve Linn'in o finaldeki tipleri geldi aklıma yazarken hüzünlendim, onları özleyeceğim.

Neyse Shawn ficime de bakın. Ve sizi seviyorum,xoxo.

asshole • noorhelmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin