Elimdeki onlarca dosyaya bakıp
iç çektim. Kafamın dağılması bu kadar kolay olmamalıydı. Derslerime odaklanmalı ve elimden gelenin en iyisini yapmalıydım. Fakat her gün yaptığım nefret planlarının geri dönüşü bu dosyalar olmuştu. Dersleri aksatmıştım.Sarı saçlarımı karıştırdım ve kantindeki sesten soyutlanmak amacıyla kulaklıklarımı taktım. Kahvemden bir yudum aldım ve dosyaların ilkini açtım. Harika, İspanyolca mı? Kesinlikle sıçmıştım.
Kırmızı rujlu dudaklarımı birbirine bastırırken telefonum titremişti.
William: Elma dersem çık, armut dersem çıkma.
William: İncir.
Bilinmeyen: Çok komik William.
Bilinmeyen: Bakalım günün sonunda da böyle gülebilecek misin?
William: Pekala ciddileşiyorum.
William: Neden numaranı arattığımda karşıma koca bir hiçlik çıkıyor?
William: Yoksa alt dönemden misin?
Bilinmeyen: Belki evet, belki hayır.
Telefonu kapatıp masaya koydum. İşin sonunda adımı öğreneceğini biliyordum. Önemli olan onun acı çekmesini sağlamaktı. Kim olduğumu öğrense de beni tanımayacağını biliyordum. Kim yattığı onlarca kızın arasından onların en yakın arkadaşlarının adını bilirdi ki?
Yanımdaki sandalye çekildiğinde gelene baktım. Vilde gözlerini karşıdaki masaya dikmiş somurtuyordu. Kime baktığını bilmeme gerek yoktu. William'ın orada olduğunu biliyordum.
"Hala aramadı," diye mırıldandı Vilde. Kulaklıklarımı çıkarmış, tırnaklarımla onlara işkence ediyordum. "Arayacaktır," dedim gülmesi için.
Gülümseyerek bana baktığında William'dan bir kez daha nefret ettim. O ona yapacağım her şeyi hak ediyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
asshole • noorhelm
Short Story"Call me what you want." "I choose to call you asshole." Tüm hakları Noora'nın kırmızı ruj kabının içinde saklıdır. 15.06.17 - 26.08.17