Duvardaki yazıya bakıp iç çektikten sonra ümitsizlikle kafamı salladım.
Everyone you meet is fighting a battle you know nothing about. Be kind. Always.
Vilde'nın orada olması fikri ödümü kopartıyordu. Bir şeyleri fark etme ihtimali, bizi görme ihtimali sanki ince bir buz üzerinde yürümeye benziyordu.
Bu gece William'la ilgili olan her şeyi bitirecektim fakat içten içe bunu istemiyordum. Uzun zamandır kimseye ilgi duymamışken kalbimdeki çarpmaların sebebi olan insanı bırakmak zor geliyordu. Ellerimi tuşlarda gezdirerek kısa bir mesaj attım.
-Russ-
Noora: Herkes partiye vardı mı?
Vilde: Evet. Seni bekliyoruz.
Son bir kıyak geçmeliydim kendime. İnsanların fark etmeyeceğini umduğum bir kıyak. Telefonu elimden bırakmadan William'a mesaj attım.
Noora: Özel davetlini arabayla almayacak mısın?
Telefonumu kilitledikten sonra kırmızı ruju dudaklarımda gezdirdim. Aynada son kez kendime baktıktan sonra üzerime paltomu aldım. O sırada telefonumun zil sesi odada yankılanmıştı.
Willhelm: Aşağıdayım.
Kalbim teklerken onu sessiz olması için azarladım. Sesinin duyulmasından korkuyordum.Telefonumu paltomun cebine koyup ayakkabılarımı giydim. Linn ve Eskild'e haber verdikten sonra dışarı çıkar çıkmaz Onu görmüştüm.
Bay karizmatik, güzel gülen ve yakışıklı.
Kesinlikle öyleydi, bense çoktan ona kapılmıştım.
Siyah Porsche mahallemde çok pahalı duruyordu. Yolcu kapısı açıldığında içeride sırıtan William'ı görmek zor olmamıştı. Hafifçe gülümseyip "Willhelm," dedim. Eliyle binmemi işaret etti.
İçerisi William'la dolu bir cennet gibiydi. Onun kokusu, onun eşyaları ve O. Kafamı yan şekilde koyarak onu izlemeye başladım. Damarlı ellerini, kemikli burnunu, ince dudaklarını... Tanrı tarafından özenle yaratılan bir insandı gözümde.
Ona baktığımı görünce gülümsedi. "Noora Amalie Saetre, bana aşık olacaksın."
Kafamı iki yana sallayarak cevap verdim. "Bu asla gerçekleşmeyecek, Willhelm."
Oysa eğer bu iş bitmeyecek olsa kesinlikle ona aşık olurdum. Ama bana olan ilgisinin sadece onun bana sahip olamamasından kaynaklandığını düşününce kalbim burkuluyordu. Keşke beni gerçekten sevebilseydi. Keşke önümüzde en yakın arkadaşım engeli olmasaydı. Sanırım keşkeler bizim baştan yanlış olduğumuzu kanıtlıyordu.
Bir dağ tepesine geldiğimizde William arabadan çıkmadan önce bana döndü. "Bu gece büyü bozulacak. Senden partiye gitmeden önce bana biraz zaman ayırmanı istiyorum."
Değer miydi? Sana kendime son bir kıyak yapmak için onu çağırmamış mıydım? Öyleyse birazcık zaman ayırmamın bir zararı olmazdı.
-Russ-
Noora: Linn hasta olmuş. Onu uyutur uyutmaz geleceğim.
Kızlara mesaj attıktan sonra kapıyı açıp soğuk havanın tenimle temas etmesini sağladım. Zaten soğuk Norveç havası dağın tepesinde daha da soğuktu. İlerdeki banka oturdum ve ayaklarımın altında duran Norveç manzarasına baktım.
Orada bir yerlerde Vilde William'ı düşünüyordu. Orada bir yerlerde Eva Chris için yanıp tutuşuyordu. Orada bir yerlerde Russ grubum vardı, yalan söylediğim Russ grubum. Ama şimdi bunları düşünmemeliydim. Madem son demiştim güzel bitmeliydi.
Omuzlarıma mavi bir battaniye bırakıldığında onu çekip William'a geri uzattım. Kaşlarını çatarak bana baktı. "Hava soğuk, üşüteceksin."
Dudaklarımı bastırarak kafamı iki yana salladım. "Soğuğu severim." Yalandı. Tamamen soğuktan kaçınmaya çalışırdım. Sadece eğer bu battaniyeyi alsaydım muhtemelen dönüşte geri veremezdim ve ömrüm boyunca bu battaniyeye sarılıp yalnız bir halde film karşısında dondurma kaşıklardım. Eve gittiğimde bunu yapmayacağın bir garantisi yoktu ama yine de bu bahaneye sığındım.
"Neden buradasın?" diye sordu dudakları tek çizgi haline gelirken. Yalan söylediğimi anlamış olabilir miydi? Çocuk haklıydı. Hem çağırıyor hem de surat asıyordum. Ama eğer surat astığım maskemi indirirsem gerçek halimin onu bırakamamasından korkuyordum.
"Peşimi bırakman için." İkinci yalan. Tebrikler, Noora. Böyle devam et.
"Benden nefret ediyorsun öyle değil mi?" Bu cümle aklıma ona sahte hattan attığım ilk mesajı hatırlatmıştı. Senden nefret ediyorum.
Ama etmiyordum. Öfkeliydim, Vilde'nın bu halde olmasına öfkeliydim. Şimdi ise öfkem uçup gitmiş yerini koskoca bir suçluluk almıştı. William haklıydı, beni çözmüştü.
"Seninle ilgilenmiyorum diyelim." Üçüncü yalanım dudaklarından çıktığında bana dönmüştü. Gözlerinden taşan kırgınlığı görmemiş olmayı diledim. Büyü bozulmayacaktı. Gerçekten benden etkileniyordu.
Ellerimi dudaklarımın üzerine kapadım. Bu olamazdı. Her şey bende bitiyor olamazdı. Onu bırakan ben olamazdım. Hikayedeki kötü adam ben olmamalıydım.
"William," dedim ellerimi ağzımdan çektikten sonra. Yanına iyice yaklaştım ve gözlerimi gözlerine diktim. "Lütfen büyünün bozulduğunu söyle."Uzun, kemikli elleriyle yanağımı okşadı. Baş parmağı alt dudağıma temas ettiğinde gözlerimi kapadım. Ve o an Vilde kayboldu, ben de öyle. Yaşadığımız o sahte anlardan en gerçeği belki de bu andı.
"Bu büyü olamayacak kadar gerçek. Sanırım sana tutuluyorum."
Halo! Umarım beğenmişsinizdir çünkü son kısımda ben feelsten ölüyordum. Lütfen yıldız ve yorumlarla fikrinizi belirtin.Sizi seviyorum,xoxo.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
asshole • noorhelm
Storie brevi"Call me what you want." "I choose to call you asshole." Tüm hakları Noora'nın kırmızı ruj kabının içinde saklıdır. 15.06.17 - 26.08.17