Melody Of Rain~
Bölüm 4 ‘Deli’
Canım yanıyor.Ne zaman geleceksin?Yaktığım mumları üflerken gümüş şamdamın üzerinde yansımamı gördüm.Çökmüş derin gözler,yalnız.Şamdanı duvara fırlatıp parçalanmasını izlerken aldığım zevk pahabiçilemezdi.Yaşlar gözlerimde birikip akmaya başladığında bile gülmeye devam ettim.
Hızlı adımlarla bahçeye yürüdüm.Sehun ve benim haftalarca uğraşıp sonunda bitirdiğimiz bahçeye.İçimdeki ses bütün güllerin kafasını koparmamı ve dikenlerini kendi bedenime saplamamı söylüyordu.
Dudaklarımı ısırıp sırtımı duvara yasladım.Yüzümü kollarım arasına alıp hıçkırmaya başladığımda sadece bir an önce gelmesini diliyordum.
Lanet olsun,Oh Sehun.Gel artık.
**
Tanrım,Hadi!
Elimi direksiyona geçirdim.
Korna sesi tüm sokağı inletiyor ama önümdeki orospu çocuğu hala lanet olası kamyonunu hareket ettirmiyordu.
Orta yaşlı adamın teki kamyonundan inip,kapının önünde bekleyen büyük torbaları büyük bir uyuşuklukla kamyona yüklemeye başladı.
Kafamı camdan çıkarıp bağırdım.
‘’Tanrı belanı versin moruk!Çek şu siktiğimin kamyonunu.Yoksa polis çağıracağım.’’
Elimi gözlerime vurup saçlarımı çekiştirerek arkaya attım.
‘’Siktir,şerefsiz!’’ Arabadan inip koşmaya başladığımda duyabileceği kadar yüksek sesle bağırmıştım.
Tanrım,saat 11’e geliyor.Bütün gece JongIn ve küçük sürtüğüyle vakit geçirmeye öylesine çok dalmıştım ki akşama dair ne planım varsa unutmuştum.Luhan sinirlenecekti.Çok sinirlenecekti.Ama asıl sorun kime sinirleneceğiydi.Eğer sinirlendiği kişi bensem,bana zarar verirdi.Ama olurda kendisine sinirlenirse…
Lanet Olsun!
Sonunda bacaklarım beni taşıyamayacak kadar ağırlaştığında dizlerim üzerine düşüp soluklandım.Birkaç kaltak arabalarından bağırıyorlardı.
‘’Nereye kadar koşmayı düşünüyorsun,şeker çocuk?’’
Gözlerim döküntü arabada tiksintiyle gezindi.Saat gecenin bir yarısıydı ve otostop çeksem bile hiç kimse bir erkek için durup onu arabasına almazdı.
‘’Beni bırakabilir misin?’’ dedim.Karşımdaki kadının gözleri siyah eyelinerla öylesine fazla boyanmıştı ki kahverengi gözlerini ayırt etmek için 3 numara gözlük takılması gerekiyordu.
Sakızını birkaç defa patlatıp birkaç tanesi çürümüş dişlerini gösterdi.
‘’Atla bakalım.’’
Yalnızca bir gece Oh Sehun!Tek bir gece.
**
Eve geldiğimde döküntü arabadan inip kadının patlamak üzere olan gögüslerine birkaç dolar bıraktım.
Yeniden sakızını patlatıp gögüsleri arasındaki parayı aldı.
‘’Her zaman bekleriz şeker çocuk.’’ Elindeki parayı sallarken yeniden gögsüne sıkıştırdığını ve sonrada karanlıkta kaybolduklarını gördüm.
Derin bir nefes alıp anahtarı kapıya taktığımda yalnızca uyumuş olması için dua ediyordum.Anahtarı çevirdiğimde çıkan ses öylesine şiddetliydi ki,adeta korkmam gerektiğini söylüyordu.
Sonunda içeri girip kapıyı kapattığımda tek gördüğüm boş bir karanlıktı.Ellerim duvarda lambayı bulmak ümidiyle gezinirken dudaklarım Luhan’a seslenmek için açılıyor sonra uyuyor olduğu düşüncesiyle yeniden kapanıyordu.
Sonunda ışığı bulduğumda koşar adımlarla merdivenleri tırmandım ve yatak odasının kapısını tüm kalbimi ele geçirmiş ümit dalgalarıyla araladım.Yatağa doğru yürüyüp elimi çarşafta gezindirmiş ama ona dair hiçbir şey bulamamıştım.
‘’Siktir.Burada Değil.’’ Gözlerim endişeyle büyüyüp,tüm evi adıyla inletirken kalbimin parçalara ayrılmak üzere olduuğuna yemin edebilirdim.Öylesine şiddetli çarpıyordu ki çığlıklarımdan çok kalp atışlarımı duyuyordu kulaklarım.Evin tüm bölümlerini gezmiş ama yinede onu bulamamıştım.
Gözlerimdeki aptal yaşlar birikip görüşümü bulandırmaya başladığında ellerimin tersiyle onları geldikleri yere gönderdim ve ilk elime geçen telefonla polisi aradım.
Tanrı Aşkına,Luhan.Lütfen,lütfen çok fazla uzaklaşmış olma.
**
Polisler geldiler ve Luhan’a ait birkaç resmi alıp gittiler.Elimden gelen hiçbir şey yoktu.Gidebileceği tüm yerlere bakmıştım.
‘Tanrım,sıyırmak üzereyim.’
4 duvar birden üzerime gelmeye başlayıp daraldığımı hissettiğimde kendimi evden dışarı attım.
Hıçkırıklarım gögsümü patlatmak üzereydi ve bu acı veriyordu.Çok fazla.
‘Gelecek.’ ‘Gelmeyecek.’ ‘Gelecek.’ ‘Gelmeyecek.’
Duyduğum sesler yüzünden çıldırmaya başladığımı düşünürken kendimi karanlık bahçeyi turlarken buldum.Her bir adımda sesler netleşiyordu.
Sonunda fazlasıyla büyük bahçede güllerin döşeli olduğu kısma geldiğimde karanlıkta saklanmış beden tıpkı programlanmış gibi aynı şeyi söylüyor,hareket dahi etmiyordu.
‘’Luhan?’’ Bulanık gören gözlerime aldırmadan ona doğru birkaç adım daha atıp fısıldadım.
‘’Luhan sensin,değil mi?’’
Ay ışığının aydınlattığı çökmüş göz altlarına sahip bir çift siyah göz bana çevrildiğinde buracıkta öleceğime yemin edebilirdim.
Ona doğru koşup kollarımı bedenine sardığımda bile tepki vermiyordu.
Elindeki dikenlerle sırtıma derin çizikler attığında bile bağırmadım.Tek yaptığım onu biraz daha kendime bastırıp yalnızca burada olduğumu söylemekti.
‘’Luhan,buradayım.Yanındayım.’’
‘’Gelmeyecek.’’
Geri çekilip yüzünü avuçlarım arasına aldım.
‘’Luhan,ben buradayım.Beni duyuyorsun bebeğim.Sana dokunuyorum.’’
‘’O gelme-‘’
‘’LUHAN!’’ Sesimi yükselttiğimde gözleri irileşti ve ellerini omuzlarıma yerleştirip ağlamaya başladı.
‘’Sehun gelmeyecek.’’
‘’Luhan.Bana bunu yapma yalvarırım.’’
‘’Geri gelmeyecek.’’
Kollarımı yeniden ona dolayıp ağlamaya başladığımda bile Sehun olduğumu inkar ediyor gelmeyeceğimi söylemeye devam ediyordu.
‘’Tanrı Aşkına Luhan,böyle olmandan nefret ediyorum.Seni bu hale getirdiğim için kendimden nefret ediyorum.Dur artık.Lütfen,dur.’’
**
‘’Ne zaman uyanacak?’’
Burnunun üzerindeki gözlüklerini kaldırıp belli belirsiz bir gülümsemeyle yanıtladı.
‘’En kısa zamanda.Birkaç saat belkide yarın.’’
‘’Neden böyle oluyor?Yeniden.Tedavisinin bitmiş olması gerekiyordu.’’
‘’Luhan’ın tedavisi hiçbir zaman bitmeyecek Bay Sehun.Bunu size zaten söylemiştik.’’
‘’O iyiydi.Hiçbir şeyi yoktu ama sonra bir anda?Neden böyle oluyor?Ömür boyu o siktiğimin antidepresanlarını kullanamaz.O ilaçlar ona zarar veriyor.Sakinleşmesini istemiyorum.Tek istediğim iyileşmesi.Yalnızca bir an önce iyileşmesi.’’
‘’En son ne zaman ilaçlarını kontrol ettiniz,Bay Sehun?’’
Yanıtsız kalmıştı.Kaşları anlam veremediğini belli eden bir şekilde kalkarken dudakları konuşmak için aralanıyor sonra yeniden kapanıyordu.
Kelimeleri bir araya getirebildiğinde cevapladı.
‘’İlaçlarını kontrol etmeme gerek yok.Kullandığını biliyorum.Kullanıyor olmalı.Luhan,o hiçbir zaman bana verdiği sözleri bozmaz.Ne olursa olsun.’’
‘’Yalnızca inanmak istediğiniz şeye inanıyorsunuz.Nedenini biliyor olmanıza rağmen bana soruyorsunuz.Luhan ilaçlarını almıyor,Bay Sehun.Birkaç gün ya da birkaç haftadır değil,aylardır o ilaçları kullanmıyor ve eğer ona söylenenleri yerine getirmezse hiçbir şey için garanti veremeyeceğiz.İyileşen bir hastanın yeniden çıldırması 1000 parçaya ayrılan bir vazoyu bir araya getirmek kadar zordur ve eminim bunun olmasını istemezsiniz.’’
‘’Pekala.Ne yapmam gerekiyor?’’
‘’Fazla bir şey değil yalnızca onunla daha çok vakit geçirmelisiniz.Sizi sevdiğini söylediğinde sizde aynı şekilde onu sevdiğinizi söylemelisiniz.Size ihtiyacı olduğunu belirttiğinde yanında olmalısınız.Ağladığında onunla birlikte ağlamak yerine ona destek olmalısınız ve hepsinden de önemlisi o ilaçları kullandığına emin olmalısınız,Bay Sehun.Küçük şeyler gibi görünüyor olabilir.Ama her biri tıpkı bir yapboz parçası gibi birbirine bağlı ve eğer herhangi birisini dahi eksik yaparsanız yapbozu hiçbir zaman tamamlayamazsınız.Hep bir yerleri eksik kalır.Kaybolan parçanın olduğu yer,her zaman boş kalır.’’
**
Yanına oturup elimi sıcak alnına yerleştirdiğimde suratını küçük bir gülücük kaplamış,olduğu yerde hafifçe kıpırdanmıştı.
İstemsizce gülüp dudaklarımı dudaklarına yerleştirdim.
‘’İyi olacaksın.’’ Kulağına eğilirken fısıldamıştım.
Evet,Luhan hasta.Bedensel olarak hiçbir kusuru yok.Aksine o kusursuz.
Ama psikolojik olarak..
Luhan’la tanıştığımda henüz 16 yaşındaydı ve bileklerini kesmişti.
Çok fazla kan kaybettiği için ölümün eşiğindeydi ve kana ihtiyacı vardı.Çok fazla kana.
Hastanelerden her zaman korkmuştum.Her zaman.Ama o gün farklıydı.Tamamını hatırlamıyorum tek bildiğim onun sedyeyle aynı renk olan yüzünü gördüğümde kalbimde bir şeylerin yer değiştirdiğiydi.
Kendimi küçük bir sandalyeye oturmuş tüplerce kan verirken bulmuştum.
B negatif.Her 100 kişiden yalnızca 1 tanesinde bulunuyordu ve verdiğim onca tüp bile ona yetmemişti.Öleceğini söylediler.Benim dışımda kan verecek kimsesinin olmadığını.
Daha fazla almalarını söyledim.Yaşayıncaya kadar alabildikleri kadar almalarını.
Devam edemeyeceklerini söylemişlerdi.Almaya devam ederlerse benim hayatımın riske gireceğini.Duyduğum o ‘risk’ kelimesi bile bana engel olmadı.Daha fazla verdim.Daha fazla ve daha fazla.Onu yaşatabilecek kadar fazla.
Sonunda ne mi oldu?
Kendimi Luhan’ın yanındaki yatakta boğazıma bıçak dayanmış halde buldum.Onu kurtardığım için benden nefret ediyor beni öldüreceğini söylüyordu.
Parmağımı dahi kıpırdatamadım.Bedenim yorgundu.Tüm enerjim çekilmişti ve elimden hiçbir şey gelmiyordu.Soğuk bıçak boğazıma dayandığında yalnızca gözlerimi kapatıp sebepsiz yere gülümsedim.
Bölüm Sonu~
![](https://img.wattpad.com/cover/13858064-288-k627323.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Melody Of Rain~
Romance''Seni Seviyorum.'' ''Seni Özlüyorum.'' ''Seni İstiyorum.'' Derler ki,bazı aşklar hiç bitmezmiş.Bir taraf gitse bile öbür taraf onu sevmeye devam edermiş. Derler ki,seven hiç aldatmazmış.Sadece sevdiği kişiyi görürmüş gözleri başkalarını istemezmiş...