Bölüm 1: "İlk Perde."

54.1K 2.2K 1.8K
                                    

Bölüm şarkıları;
Kaelo - Way Down We Go /
Lana Del Rey - Oh Say Can You See.

Bu hikayeyi, akıl'sızımın tek sebebi olan ruhu güzel adam Korhan Çağlayan'a ithaf ediyorum.

İyi okumalar.

21.01.17

Bölüm 1: "İlk Perde

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bölüm 1: "İlk Perde."

Acı kaderin koynundaydı. Yıllar ezilmiş, ölüm her yeri sarmıştı.

Ölümlü bir ruh tarifsiz acıya mahkumken, Tanrı acıları bir ipe dizip zümrütten bir kolye gibi gerdanıma doladı.

Kaderin laneti her daim ensemde soğuk nefesi ile birlikteydi.

Sessizlik; içime vurduğum haykırışlar kadar sesliyken, dışıma vurduğu tüm hissizlik kadar da acı vericiydi.

On sekiz yaşına yeni girmiş bir beden, etinden tırnağına nasıl bu kadar acı taşıyordu anlamıyordum. İçinde var ettiği renkleri kaybolmuş bir gökyüzünü, her ağladığında akan gözyaşlarından kırılan renksiz bir gökkuşağı ile var etmeye çalışan bir kızdım. O gökyüzünü, intiharın renksiz tuvaline bastırdığım parmak uçlarımla boyamıştım. Her ağladığımda gözyaşlarımı kırıp bir gökkuşağı doğuruyordum.

Tuvalim ise renkleri çalınmış ruhumdu.
Tüm renklerimi; tuvalleri renksiz olan iyi sandıklarıma, şeytanın kötülüğünü kullanarak kendini iyi sananlara vermiştim.

Bu yüzden her şeyim fazlasıyla renksizdi.

Omuzlarıma kadar uzanan siyah saçlarımı geriye iteleyerek karanlık denize döndüm. Siyah havanın kasvetli teninde sönmüş gökyüzünün koyu mavi rengi, kasvetli teninde taçlandırığı yıldızlarla daralan ruhuma biraz olsun nefes aldırabiliyordu. Aldığım her nefes ciğerlerimi yaksada..

Hafif, siyah bir makyajın olduğu gözlerimi sıkıca yumdum. Etrafımda dönüp dolaşıp tüm acılarımı alıp götürmesini istediğim rüzgar saçlarıma asılarak etrafımda dönüp dolaşıp gidiyordu. Gözlerimi tüm hayatımı reddedip unutmak için daha çok sıktım, gözyaşlarım akmak için gözlerimi sulandırırken. Üzerimdeki ceketin ceplerinde yumruk yaptığım ellerim titriyordu. Soğuktan mıydı yoksa yok olmaya başlamanın verdiği hissizlikten mi olduğunu bilmiyordum.

Dolunay Alasya.

Ben Dolunay Alasya.

Ruhumun girdap dolu yollarında, kalp kafesimde kurduğum mahzenlerden yükselen çığlıklarla yüreğim, korktuğum karanlığa mahkum edilmiş gibiydi. İçimde hiçbir şey yoktu. Kendimi anlatacak kadar var hissetmiyordum ve bu farklı bir histi. Sanki bu son yılımmış ve on sekiz yaşıma basmışım ama böyle giderse seneye burada olmayacakmışım gibiydi. Kendimi gittikçe kaybediyordum. Yaşarım belki ama, bunu beceremem korkusu gibi.

ÖLÜMÜN DÜŞLER SAHNESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin