Bölüm 5: "Utanç."

20.8K 1.3K 681
                                    

Medya;

Kaelo - I Cant Go On Without You LIVE

Bu şarkıyı ölene kadar dinleyebilirim. Ve bu şarkı, bu hikâyenin Koca Adamına gelsin.

Bölüm 5: "Utanç."

Dizleri yaraları kız çocuklarının ruhları koyu olur derler. O kız çocuklarının renkleri çalınmış, ruhları yaraları olurmuş diye rivayet ederler.

Bende bir kız çocuğuydum. Ve sen, anlatacaklarımı dinle, içimde taşan yanardağın köpüren kızgın suları sana bir şeyler anlatıyor.

🌊

Siz hiç, kimsesiz kaldınız mı? Kendinizi yanızlık kuyusunda, ölmüş gibi hissettiniz mi? Yada kendinizden nefret ettiniz mi?

Ben etmiştim. Kendimi bildim bileli, kötü eller bana dokunduğundan beri ben kendimden nefret etmiş, kendimi ölü hissetmiş ve kimsesiz bellemiştim. Geçmişin kader yarası, intikamın kirli bulutları ensemde bu yüzden yer edinmiş, güneşin battığı yerde ölmüş, doğduğu yerde doğmuştum.

Ruhuma ördüğüm duvarın her ilmeğinde, bir acım, bir sızım, bir sarsıntım ve yangınım vardı. Ve ben o duvarları sağlam kılmak için buzdan çarşaflarla örtmüştüm. Üstüne o çarşafın altına cehennemi sığdırmış, tüm geçmişimi yakmak için çabalamıştım.

Ama cehennem tutuşmamıştı. O cehennem sadece acılarımı harlamıştı.

Yattığım yatakta doğruldum. Bütün gece uyuyamamıştım. Korhan, ben yatakta sıkıntı ile kıpırdanırken bana rahat olmamı söylemiş, sadece korktuğum için burada olduğunu ve ben uyuduğumda gideceğini söylemişti. Öylede yapmıştı. Onun sınırlarıma yaklaştığında adım seslerinden anlar anlamaz uyuyor numarası yapmıştım ve o da açık olan üzerimi yorganla yavaşça örtmüş, kapıyı sessizce açarak odadan çıkmıştı.

Gecem yine zordu. Gecem yine bir uyuyup bir uyandığım bir geceydi ve.. Uykusuz geçen bir gecenin nedenlerini, tek bir nefeste ve bir kaç satırda anlatmam mümkün değildi.

Çünkü acısı cehennem olana gece mezar, uyku haram, yatak kemiktir.

Uykuya dalıyordum fakat sonrasında kendi kendime uyanıyordum. Bu yüzden uykusuz hissediyordum. Doğrulduğum yataktan ayaklarımı sarkıtarak zeminde dikeldim. Gün geçtikçe kendimi yitiriyor, biraz daha yok oluyor ve hissizleşiyordum. Dün düştüğümden dolayı sızlayan dizlerimi umursamadan, ellerimi ve yüzümü kendime gelmek için yıkamak isteyerek banyoya yöneldim. Kanımda sürekli olarak kaynayan bir hüzün vardı. Kendimi ölüme teslim etmek istiyor, bir an önce aldığım nefesi tuzla buz etmek istiyordum.

Bu acı ve hüzün, bu istek bedenime ve yaşıma fazlaydı, biliyordum. Fakat yaşımın üç katı acı ve hüzün taşıyordum.

Tanrının şu adaleti..

Girdiğim banyoda hızlıca ellerimi ve yüzümü yıkadım. Saçlarım aşırı derecede rahatsız edici ve sinir bozucuydu. Sert ve birbirine girmişti. Bunu düşünmek istemeyerek banyodan hızlıca çıktım. Eşofmanı tutmaktan sıkıldığım için, lastik kısmını iki kez katlayarak bir ucunu iç çamaşırına sıkıştırmış ve düşmesini engelleyerek tutmaktan kurtulmuştum. Fakat aşağıya bu komik görüntüm ile inmeyeceğim için, iç çamaşırıma sıkıştırdığım eşofmanın ucunu kurtardım ve avuçlarım ile sıkı sıkı tutarak odadan çıktım.

Uzun koridoru sakin adımlar ile adımlayan ayaklarımda soğuğu hissedebiliyordum. Üstelik yaklaşık beş gündür üzerimde olan yoğun uykusuzluk gözlerimi fazlasıyla şişirmişken, vücudum ısıya daha çok hassas gibiydi. Bu şişlik gözlerimin sızlamasına neden oluyordu. Merdivenlerin bana yorucu gelen basamaklarını tek tek indim. Korhan koltukta yoktu. Gözlerim koca evde onu aradı istemsizce ama gördüğüm tek şey masanın üzerinde duran boş viski şişesi ve devrilmiş kristal bardaktı.

ÖLÜMÜN DÜŞLER SAHNESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin