Bölüm 30: "Kayığı Kırık Kimsesiz Okyanus."

5.4K 383 336
                                    

Multimedya:

Bölüm Listesi;
Sofia Karlberg - Take Me To Cruch
Klergy, Valerie Broussard - Start A War
Sezen Aksu - Beni Unutma
2WEI, Edda Hayes - Warriors
Ray Chen, 2WEI  - Awaken
Eda Baba - Ellerimde Çiçekler

İyi okumalar, oy ve yorumları unutmayın, yorumlarınızı okumak için sabırsızlanıyorum çünkü.

Bölüm 30: "Kayığı Kırık Kimsesiz Okyanus."

Herkes yeni bir mevsimi bekleyebilirdi, müzik keşfedebilmek, bir hayalini gerçekleştirmek için çabalayabilirdi. Ya da her şeye rağmen gülebilir, düştüğünde kalkabilir ve pes etmeden yola devam edebilirdi. Benim hiçbir şeye gücüm kalmadı.

Gerçekten çok zordu ve ben artık bu zorluğun üstesinden gelebilecek gücü kendimde bulamıyordum. Bir umudu yeşertip, bir dala tutunacak kadar yaşama gücüm kalmamıştı.

Belki de güçlüydüm lakin güç acıyı azaltmıyordu.

Çok acıyordu.

Başımı, altındaki göğüsten kaldırdım. Hala onun göğsündeydim, sırtını duvara yaslamış, konuşmamıştı. Susturmamıştı. Kaç saat bağırarak ağladım sonra kaç saat sessizce hıçkırdım bilmiyordum. Sadece güneş doğmuştu, tepedeydi, açtığım gözlerimle pencereden bunu görebilmiştim. Kucağıma düşmüş ellerimi kaldırarak sızlayan başımı sıvazladım. Kollarını rahat hareket edebilmem için hafifçe gevşetmişti.

Bunu fırsat bilerek onu sert olmayacak bir şekilde iteledim ve ince uzun parmaklarımı soğuk zemine yaslayarak ayağa kalkmaya çalıştım. Sardığı kolumun kanaması durmuştu ama ufakta olsa acısı vardı. Ellerini uzatarak yardım etmek istedi. Kabul etmeyerek sızıdan çatılan kaşlarımla tek başıma ayağa kalktım. Ben yıllarımı düşüp kalkmakla geçirmiştim, yalnız başıma kalkabilirdim.

"Düşeceksin," dedi ayağa kalkıp masaya tutunmuş güçsüz bedenime uzanmak isterken. Vücudumdaki tüm gücün akıp gittiğini hissediyordum.

Bana doğru uzanan elini savurdum. "İstemiyorum, düşeceğim," dedim yanan boğazımla. Sanki yırtılmış gibiydi. Yutkundum. "Dokunma."

Bir adım atarak masayı bırakmadan yürümeye çalıştım. Gözlerim zonkluyordu. Beni dinlemedi. "Bana ait olana dokunurum," dediğinde, bir kolu belime dolanmış, diğeriyle bacaklarımı sararak beni kucağına almıştı.

Ses çıkarmadım. Ona ait bir Denizkızıydım.

Kollarımı ona dolamadan kucağıma düşürdüm ve ışığın rahatsız ettiği gözlerimi yumdum. Biliyordum, çok saat geçmişti benliğimi kaybettiğim o an üzerinden ama hâlâ içimde tazeydi korku. Hâlâ kanıyordum.

Çalışma odasından çıkarak koridordan yatak odasına geçti. Güçsüzleştiği için olduğundan daha çok üşüyordu bedenim. Ve ufak ufak titriyordu içten içe. Onun sağlam ve tok adımlarıyla yatak odanın içine girip yatağın ucuna geldiğimizde, beni yatağa bırakmasına izin vermeden kucağından inmeye çalıştım. Buna izin vererek beni ayaklarım üzerine, yere bıraktı. Düşmemeye çalışarak saçlarımı geriye iteleyip odanın ortasına doğru ilerledim.

Konuşmadı. Ona kızgındım, kırılmıştım. Bana yalan söylemişti, biri ararsa söyleyeceğim demişti. Bensiz bir yerlere gidip beni yalnız bırakmıştı.

Dolaba yönelerek önüme gelen bir eşofmanı ve sweatı alıp eğilirken daha çok acıyan başımla dizlerim üzerine çöktüm ve çekmeceyi açarak iç çamaşırları alıp geri kapattım. Dolabın kapağına tutunarak destek alıp ayağa kalkmaya çalıştığımda, kucağıma tıkıştırdığım kıyafetlerden biri yere düşmüştü. Yükümü dolaba vermeye çalışarak ayağa kalktım.

ÖLÜMÜN DÜŞLER SAHNESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin