Yağmur Ünal
Üvey babamın bana seslenmesiyle hızlıca yanına gittim. Üvey babam çok sinirli biridir. Eğer onun sinirleneceği bir hareket yaparsam beni dövebilirdi. Evet benim bir üvey babam var. Gerçek babam ben 1,5 yaşımdayken ölmüş. Onu ancak resimlerde görebildim. Annem de dul kalmak istemediği için çalıştığı otelden çok zengin bir adam bulup evlenmiş. Ama evlendiği için çok pişman. Üvey babam annemi sürekli döver. Annem kaç kez evden kaçmaya çalışmış ama üvey babam kaçmasına izin vermemiş ve birkaç gün boyunca ona işkence etmişti. Aynı işkenceleri bazen bana da yapar. Çok cani bir adam.
" Yağmur ! Gel çabuk buraya. "
Koşa koşa gittim üvey babamın yanına. Yine her zamanki gibi arabasını temizletecekti bana. Hizmetçi tutmak yerine bu tür işleri hep bana yaptırırdı. Güzel yapmazsam eğer bir ton dayakla birlikte dışarı çıkmama cezası verirdi. Ben de hem dayaktan hem de cezadan kurtulmak için işleri düzgün yapmaya özen gösterirdim. Benim de kaderim buydu işte. Kader mahkumuydum. Arabayı temizlemeyi bitirdiğim sırada telefonuma gelen mesajla elimi telefonuma götürdüm. Mesaj Defne'den gelmişti.
" Yağmur , müsaitsen bana gelebilir misin ? " yazmıştı mesajda Defne.
" Tabii , önemli bir durum mu var yoksa ? " diye yanıtladım Defne'nin mesajını.
Defne'den sabırsızlıkla mesaj beklediğim birkaç dakikanın ardından beklediğim mesaj gelmişti.
" Evet , gelsen iyi olur. Anlatacağım birkaç bir şey var da. "
" Tamam , yarım saate oradayım. " yazıp hızlıca hazırlandıktan sonra Defne'nin evine gittim. Zili 2 defa çalmamın ardından kapı açılmıştı.
Barış Saygın
" Barış ! Naber evlat. Beni hatırladın mı ? Borç aldığın ama hala o borcu ödemediğin Hikmet Abini. " demesinin ardından jeton düşmüştü.
Bundan 1,5 ay kadar önce Nihan'a tektaş yüzük almak için param yetmemişti. Öğrenci adamız sonuçta. Uzun bir uğraş sonucunda o parayı bulmuştum. Kimden mi. İşte beni kaçıran kişilerin patronu olan Hikmet Abiden. Hikmet Abi küçüklüğümden beri tanıdığım mafya babasıdır. Küçükken bizim eve sürekli gelip giderdi. Babam ile çok iyi dost olduğunu söylerdi hep annem. Ben de babamın dostu olduğu için bana biraz yardımı dokunur diye borç almaya Hikmet Abiye gitmiştim. Baştan tanımadı beni ama babamdan biraz bahsedince babamı sevdiği için bana yardımcı olacağını söyledi. İstediğim miktar parayı bana borç verirken
" Borcunu zamanında ödemezsen baban çok iyi dostumdu demem yakarım canını. " diye de uyarmıştı.
Borcu aldıktan sonra kuyumcuya tekrar gidip en beğendiğim tektaş yüzüğü Nihan'a alıp hediye paketi yaptırmıştım. Nihan bu tektaş yüzüğü görünce acaba ne yapacak diye heyecanlanırken borcu tamamen unutmuştum. Nihan aldığım hediyeyi çok beğenmişti. Bunun sevinciyle iyice aklımdan çıkmıştı Hikmet Abiye olan borcum. Borcun süresi 1 aydı. Hikmet Abi tanıdık olduğum için extradan 2 hafta daha süre eklemişti. Süre yaklaştıkça parayı bir şekilde bulurum diyordum. Ama ne yazık ki bulamamıştım o parayı. Bunun üzerine de Hikmet Abi beni kaçırtmıştı adamlarına.
" Konuş lan ! Nerede param ? Hani getirecektin zamanında. Ben sana ne dedim borcu verirken ? Babanı tanıyorum diye parayı zamanında getirmezsen yakarım canını dedim değil mi ? "
Hikmet Abinin bağırmasıyla başımı önüme eğmiş son duamı etmek için hazırlık yapıyordum ki kafamın arkaya doğru itilmesiyle Hikmet Abi ile göz göze gelmiştim.
" Susmakla kurtulacağını sanıyorsan yanılıyorsun koçum ! Daha sen hiçbir şey görmedin. " dedi sıktığı dişlerinin arasından tıslayarak.
Hikmet Abinin işaretiyle gözlerimi bağlayan iri yarı nöbetçi bandajı çok fazla sıktığı için başıma tekrar ağrı girmişti. Gittikçe şiddeti artan ağrıdan sonra sanırım bayılmıştım.
Defne Işık
Kapıyı açtığımda Yağmur'un geldiğini görüp içeri geçmesini söyledim. Mutfağa geçip mutfak masasının etrafındaki sandalyelerden birine oturmuştu Yağmur. Ben de kahve içeriz karşılıklı diye kahve yapıyordum.
" Eee , söyle bakalım , niye çağırdın beni buraya ? Benimle konuşacağın önemli konu ne ? " diye sordu meraktan delirmek üzere olan gözleriyle gözlerime bakarken." Ya , aslında sana bir şey itiraf edeceğim. Ama dalga geçmek yok baştan söyleyeyim. " diye başladım sözüme.
" Tamam hadi söyle artık bak vallahi çatlayacağım meraktan. " dedi Yağmur heyecanını belli eden bir tonda.
" Bizim sınıfta İbrahim var ya... işte ben ona aşık oldum sanırım. " dememle Yağmur'un çığlık sesinden dolayı iki elimle birden kulaklarımı tıkamam bir olmuştu.
Uzun bir çığlığın ardından Yağmur'un nefesinin tükenmesi için ettiğim dua kabul olmuştu sanırım. Kulak zarım delinecekti susmasaydı.
" Ciddi misin sen kızım ? Nasıl anladın peki aşık olduğunu ? "
" Onu düşündükçe içimde kelebekler uçuşuyor sanki. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi 2 kat daha hızlı atıyor. " diyebilmiştim heyecan dolu sesimle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk ve İntikam
Teen FictionDefne... Çirkin mi çirkin sivilceli bir ergen. Ailesi yok ve hiç kimse onu sevmiyor. Kim böyle bir kız olmak ister ki? Sevilmeyen, dışlanan ve sürekli ezilen. O da istemiyordu elbet böyle bir kız olmayı. Ama kader bu