Defne Işık
Gece pijamalarımı giyip tam yatağıma yatacakken zil 2 kez çalmıştı. Kimdi ki bu saatte acaba ? Kapıyı açmadan önce kapının deliğinden bakmamla mahcup gibi gözüken İbrahim'i gördükten sonra kapıyı açma fikrimi geldiği gibi geri göndermiştim. Kızgındım ona. Beni bu kadar üzdükten sonra hiçbir şey olmamış gibi kapıma geliyordu. Hangi yüzle yapıyordu bunu ?
Yavaş adımlarla merdivenleri çıkıp odama giderken zil hala alacaklılar gibi çalmaya devam ediyordu. Geri dönüp açsam mı acaba diye düşündüm ilk önce. Daha sonra da çalar çalar gider nasıl olsa deyip ilk düşündüğümü kafamdan hızlıca sildim.
Sabah okula gidecekken telefonuma mesaj gelmişti. Belki Yağmur veya Zeynep'ten gelmiştir diye düşünürken mesajın İbrahim'den geldiğini görünce iyice sinirlenmiştim.
Gönderen : İbrahim
Lütfen affet beni, dün sana öyle davrandığım için özür dilerim.
Gönderilen : İbrahim
Yeni mi geldi aklın başına.
Yazmıştım mesajına karşılık olarak.
Okul kıyafetlerimi giydikten sonra tekrar baktım telefonuma acaba İbrahim'den mesaj gelmiş mi diye. Telefonumu elime almamla hayal kırıklığına uğramıştım. Mesajımı görmesine rağmen atmamıştı mesaj.
Kolay kolay affetmeyecektim. Biraz sürünecekti. Aklı başına gelecekti. Hem bana gerçekten aşıksa onu affetmem için çok yalvaracaktı. Biraz yalvarttıktan sonra affedecektim.
Derse girdiğimizde İbrahim'in yanına oturmamıştım. Yağmur'un yanı boştu. Oraya geçtim. Ders Biyolojiydi. En nefret ettiğim ders. Biyolojinin alt bilim dallarını işliyorduk. Sinem Hoca anlatıyordu dersi.
" Evet çocuklar bugün biyolojinin bilim dallarını işleyeceğiz. Öncelikle biyolojinin bilim dalları nelerdir. Barış sen söyle bakalım. " demesiyle İbrahim'in en yakın arkadaşlarından olarak tahmin ettiğim çocuk ayağa kalkıp söze başladı.
" Botanik, zooloji, morfoloji, anatomi, fizyoloji, embriyoloji, sitoloji, histoloji, genetik, moleküler biyoloji, ekoloji, taksonomi, mikrobiyoloji, entomoloji, parazitoloji, hidrobiyoloji, biyokimya, patoloji ve biyoteknolojidir hocam. " demesiyle bu kadar şeyi nasıl aklında tutabildiğine şaşırmıştım doğrusu." Aferin, dersine iyi çalışmışsın. Bir ara hatırlat da sözlüne 100 vereyim. Evet, ize hidrobiyolojiyi açıklar mısın Deniz ? " dedi hoca en ön sırada oturan sarışın, havalı ve aşırı yakışıklı bir çocuğa bakarken.
" Hidrobiyoloji, sularda yaşayan canlıların hayatını inceleyen bilim dalıdır hocam. " Anlaşılan yakışıklı olduğu kadar da çalışkandı bu çocuk. Genelde böyle yakışıklı çocuklar ego düşkünü olurlardı ama burada öyle değildi sanırım.
Ders bitmişti. Teneffüse girmiştik ama ben dışarı çıkmak yerine sıramda Yağmur ile sohbet ediyordum. Gözümün ucuyla arada İbrahim'e bakıyordum. O da sırasında tek başına hiç konuşmadan oturuyordu. Bir ara adının Barış olduğunu bildiğim çocuk İbrahim'in yanına gidip sessizce bir şeyler söyledi. Sonra da İbrahim'i yine tek başına bırakıp diğer arkadaşlarının yanına geri döndü.
Bir sonraki ders Dil ve Anlatımdı. Serkan Hoca çok sinirliydi. Konuşanları görürse hemen bağırırdı. Ayrıca bağırmakla da kalmaz yanı boş olan başka birinin yanına geçirirdi. Bunu bildiğim halde ders esnasında Yağmur ile konuşmaya devam ediyordum." Evet çocuklar. Bizim ana dilimiz olan Türkçe, Ural-Altay dil ailesindendir. " derken bizim konuştuğumuzu gören Serkan Hoca bana gözlerinden ateş saçarak baktı ve
" Yeni kız ! İbrahim'in yanına geç çabuk ! " diye bağırdı.
Etrafıma göz gezdirdikten sonra başka boş bir yerin olmadığını görünce yenilgiyi kabullenerek İbrahim'in yanına oturdum. Kendim kaşınmıştım sonuçta. Neden bir tek boş yerin İbrahim 'in yanı olduğunu bildiğim halde ve Serkan Hoca'nın bizi konuşurken yakalayacağını, ardından İbrahim'in yanına geçireceğini bildiğim halde Yağmur ile konuşmuştum bilmiyordum.
Ders bittikten sonra tam yerime geçecekken birinin kolumu sıkmasıyla şaşırıp (!) kolumu sıkan kişiye baktım. Tabii ki İbrahim'den başkası değildi kolumu sıkan.
" Kolumu bırakır mısın ? " dedim gayet normal çıkan sesimle İbrahim'e. Kolumu hala sıkan İbrahim suratıma öküzün trene baktığı gibi bakıyordu. Tekrar " Kolumu bırakı mısın ? " demiştim ama bu sefer biraz daha yüksek sesle söylemiştim. İbrahim'den yine aynı bakış gelince taşmış olan sabrımın da getirdiği bir hareketle boşta kalan elimle İbrahim'in sağ yanağına sağlam bir tokat atmıştım. Bu yaptığıma kendim de şaşırmıştım tabii. Sınıftan gülüşmeler gelirken tokadı yiyen İbrahim'in kolumu hızla bırakmasıyla birlikte kolumun acıdığını hissetmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk ve İntikam
Teen FictionDefne... Çirkin mi çirkin sivilceli bir ergen. Ailesi yok ve hiç kimse onu sevmiyor. Kim böyle bir kız olmak ister ki? Sevilmeyen, dışlanan ve sürekli ezilen. O da istemiyordu elbet böyle bir kız olmayı. Ama kader bu