•KRALİÇENİN TOKASI•
Saat 02:15 Ankara| Diplomatın Evi
"Biz bahşettiğiniz bu güzel geceye kaldırıyorum kadehimi!" İhtişamlı yalının geniş salonunda genç adam, karşısında geceden boyu gözlerini kendisinden ayırmayan, otuzların ortasında ki kadının gözlerinin içine bakarak elinde ki kırmızı şarabı kaldırdı. Beyaz yuvarlak masanın etrafında toplanan diğer 5 kişi de kendisine eşlik etti. Genç adam gözlerini zümrüt yeşili gözlerden hiç ayırmadan şarabından büyük bir yudum aldı ve kadehi henüz dudaklarından çekmeden kadına çapkınca göz kırpttı. Adamın cüretkar davranışı karşısında kadın bir yaprak gibi titredi. Genç adamdan yayılan auranın etkisi altına girmesi işte bu kadar kolay olmuştu. Gölge, diplomatın eşini etkisi altına alamanın verdiği zevk ile gülümsemeye devam etti. Kulağında Cingöz abisinin sözleri yankılanıyordu.
*
"Kadını etkile ve evde sadece ikinizin kalmasını sağla.""Peki ya Diplomat?"
diye sormuştu Gölge. Kocası evde iken kadınla nasıl yalnız kalacaklardı. Cingöz her zaman ki ukala gülüsemesini takıldı."O işi de Feridun hallecek."
*
Nitekim öyle de olmuştu. Diplomatın evinde sadece 7 kişi kalmışlardı. Hizmetliler buna dahil değildi ancak Gölge için bu çocuk oyuncağı idi. Oyunbaz eda ile kadının gözlerinin içine bakarak konuştu."Eşiniz nerelerde, yarım saat önce kendisini burada görmüştüm oysa ki!"
Gölgenin sesinden buram buram 'Nerede olduğunu biliyorum' ifadesi akıyordu. Kadın biraz afallamış görünüyordu. Yüzünde ki gergin ifadeyi sildi ve izleyenlerin bakışları altında ustaca yalanını söyledi."Acil bir toplantı haberi aldı ve ilk uçakla İstanbul'a gitti. "
Kadının tek nefeste kurduğu cümle üzerine Gölge masaya doğru eğildi,sol elinin parmaklarını, ünlü iş adamı Hakan Çolak imajına ithafen bıraktığı ince bıyığın hemen altında ki dolgun dudaklarında dolaştırdı ve kehribarlarıyla kadına sıcak bir bakış attı. "Öyle mi?" Kadın 50'lilerin sonunda ki eşini, onunla geçirdiği zevksiz geceleri düşündü ve anında vaat dolu bir öyle cevabını verdi.
*
Feridun orta ki sehpa da duran en sevdiği atıştırmalık olan kırmızı elmayı aldı ve yerken konuşmaya başladı."Mehmet Alparslan! Nam-ı değer Cepçi, rüşvet almadığı siyasi yok, üstelik illegal işlerin adamı. Ankara da kendince ufak çağlı bir devlet kurmuş. Sandığın kadar büyük bir adam değil ama bir cezayı hak ediyor."
Gölge favori hareketi olarak sakalını tekrar kaşıdı ardından toplu saçlarından fırlayan bir iki tutam saçı kulağının arkasına sıkıştırdı.
"Yani amacımız bu defa paraları almak değil." Cingöz gülen gözleri ile söze girdi.
"Ufak bir ceza diyelim... Toplumu yönetip, yine onları kendilerine mebcur edenlere ufak bir uyarı vermiş olacağız."
Gölgenin aklına bu iş çok yatmamış olmasa da böyle bir adamın kencince cezalandırmak hoşuna gitmişti ancak işin büyük bir bölümünün kendine düşüceğini hiç tahmin etmemişti.
"Feridun, Mehmet Alparslan'ı arayacak ve ofisinde ki belgelere ulaştığını söyleyecek. Bir buluşma yeri ayarlayacak."
"Böyle bir belge var mı elimiz de peki?"
Feridun Gölge'ye cevap verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGE | SelCün
Fanfiction"Gölge mi? Ne o kötü adamcılık mı oynuyorsunuz?" "Daha önce önce çok fazla kötü adam görmüş gibi konuşuyorsunuz!" ^ "G-Gölge! Napıyorsun sen?" Selin fısıldayarak konuşuyordu ancak bunun dahi adamda bıraktığı etkiyi bilmiyordu. Genç adamın parmakla...