•KRALİÇENİN TOKASI•
Ardından gözlerinin önüne kızın ne kadar iyi yalan söylediği geldi,sonra onunla oynaması, cesareti... Sen bu işin neresindesin papatya?!
Cüneyt düşündükçe delirecek gibi oluyordu,hayır hayır Selin bu işte olamazdı, o yıllardır yalan denizinin içersindeydi ve bu kızda anormal hiç bir şey görmemişti. Yoksa beyni ona oyun mu oynuyordu? Belki de kızın dudaklarından kanına akan sarhoşluk hissi yüzünden mantıklı düşünemiyordu?
Oturduğu yerden hızla kalktı ve pencerenin önüne geldi. Buradan ön bahçeyi görüyordu. Göz ucuyla yan evin kapısına baktı ve aklına gelen planı devreye sokması gerektiğini düşündü. Selin'in bu işin neresin de olduğunu öğrenene kadar onu kullanmayacaktı. Ya o da dedesinin izinden gidiyorsa Gölge, o zaman mı kullanacaksın onu? diyen iç sesi bütün benliğine bir darbe vurmuştu! Daha 10 dakika önce dudaklarıyla ona cenneti vaad eden kadına bunu yapacak mıydı gerçekten , buna içi el verecek miydi? Sen ne zaman vicdanına kulaklarını tıkadın Gölge, sen ne zaman bir kadını kullanmanın düşüncesini geçirdin aklından?
Gözlerini yere çevirdiğin de gölgesine baktı. Konuşmalıydı onunla,ne yapacağını anlatırdı ona...Sonra gökyüzünde baktı bütün parlaklığı ile selamladı dolunay onu ve tekrar başını gölgeye çevirdiğin de onu gördü, 10 yaşlarında ki küçük gölgeyi. Bu defa yerde iki büklüm yatıyordu. Ağlıyor gibiydi,hayır hayır ağlamamak için iç çekiyor,delice titriyordu ama asla ağlamıyordu, sadece perişan haldeydi. Sesi yine çıkmıyordu,uzun zamandır sesi çıkmazdı zaten ama bir yerden öyle bir ses geldi ki, sıkıca yumdu gözlerini Gölge! Dayanamadı küçük gölge'nin titreyeşine.
Acı bir çığlık sesi doldurdu tüm odayı ,feryat figan ağlıyordu kadın, yardım istiyordu. Küçük Gölge daha da büzüşmüştü, ellerini vücuda sardı ama asla kulaklarını kapatmadı! Her acı dolu haykırışı benliğine kaydetti. Kendine cezasıydı bu, acıyı içinde hissedecek annesine yardım edemediği her anın acısını o da çekecekti. O yüzden bitene kadar dinledi tüm sesleri, bütün algısını anne babasının yatak odasına verdi.
Sonra...
Sonrası yoktu,küçük gölge gitmişti. Cüneyt başını hafif kaldırdığında Feridun abisiyle göz göze geldi. Feridun Gölge'nin ne durumda olduğunu görmüş ve hemen perdeyi çekmişti. Salon şimdi zifiri karanlıktı. Az biraz birbirlerini görüyorlardı.
"Cüneyt...O kızı hemen kullan demiyoruz, sadece biraz yakın ol ona, işin neresinde öğren." Feridun'un sesi ılımlıydı.
Gölge alay eder gibi güldü. Hayır ne olursa olsun bunu yapmayacaktı,onun başka planları vardı.
"Bizler kendi adaletimizi sağlayacaktık hani abi! Ne bu şimdi? Gencecik bir kızın hayatıyla oynamam ben!"
Gölge'nin sesi git gide artıyordu. Feridun ise çok sinirlenmişti.
"Sana kızı kullan at diyen oldu mu salak herif! Kıza yakın ol derken yatağına al demedik! Tövbe tövbe konuşturma beni sen de."
Gölge anında bakışlarını kaçırdı. İçerisinin karanlık olması işine geliyordu. Feridun ve Cingöz abisiyle böyle konuları konuşmazlardı.
Onların arasında ki abi kardeş ilişkisinin yanına bu konuları konuşmamak saygı göstergesi olarak görülüyordu. O yüzden hafiften utandı,hem onlara gerçeği söyleyemediği için hem de Selinle ilgili düşüncelerinin kaydığı yön için. Ki bu düşünceleri genç kızı, mavi suyun için de yarı çıplak gördüğü günden beri içinde tutuyor,aklına getirmemek için olağanca çabalıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGE | SelCün
Fanfic"Gölge mi? Ne o kötü adamcılık mı oynuyorsunuz?" "Daha önce önce çok fazla kötü adam görmüş gibi konuşuyorsunuz!" ^ "G-Gölge! Napıyorsun sen?" Selin fısıldayarak konuşuyordu ancak bunun dahi adamda bıraktığı etkiyi bilmiyordu. Genç adamın parmakla...